TÜSİAD`dan `siyasi` çıkarma

27.06.2001 - 00:00 | Son Güncelleme :


Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), siyasi partilerin iç işleyişinin demokratikleştirilerek, `hiç değişmeyen lider` olgusunun kaldırılması, siyasi partilerle ilgili yasakların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları çerçevesinde yeniden ele alınması ve siyasi parti ve seçimlerin finansmanı konularının yeniden düzenlenmesini istedi.

TÜSİAD, Siyasi Partiler Yasası`nda değişiklik öngören paketiyle ilgili olarak bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Başkan Yardımcısı ve Parlamento İşleri Komisyonu Başkanı Mustafa Koç, Anayasa değişiklik paketinin Meclis tatile girmeden kanunlaşmasının hem içerde, hem de yurtdışında Türkiye`nin geleceğine olan güvenin artmasına yardımcı olacağını söyledi. Koç, geçen hafta yaşanan olayların Anayasa değişiklik paketinin ne denli önemli olduğunu gösterdiğini belirterek, değişikliklerde gecikildiğini ifade etti.

Demokratikleşmede öncü olmalıyız
Koç, önümüzdeki yasama yılında parlamentodan tüm siyasi partilerin uzlaşması ile hazırlanmış bir Siyasi Partiler Kanunu`nun geçmesinin çoğulcu, özgürlükçü, şeffaf ve topluma değer veren bir siyasi parti yapısının sağlamasını ümit ettiklerini belirterek, mevcut mevzuatın reforma tabi tutulmasının başta parlamenterler olmak üzere tüm kuruluşlar için önemli bir öncelik olduğuna işaret etti. Koç, toplumun siyasi partilere güvenini artıracak en önemli araçlardan birinin partilerin finansmanında şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin sağlanması olduğunu kaydetti.

Parlamento İşleri Komisyonu Üyesi ve Siyasi Kriterler Çalışma Grubu Başkanı Can Paker ise çeşitli kamuoyu araştırmalarının, mevcut partilerin oylarının ciddi şekilde düşmesinin yanı sıra, seçmenlerin büyük bölümünün kararlı bir şekilde hiçbir partiye oy vermeme eğiliminde olduğunu gösterdiğini belirterek, `Bu, siyasi sistemimizin alması gereken ciddi bir uyarı mesajıdır` diye konuştu. Lider merkezli parti anlayışının parlamenteri milletin temsilcisi olmaktan çıkartıp liderin temsilcisi durumuna getirdiğini anlatan Paker, Türkiye`de siyasi partiler mevzuatının çizdiği çerçevenin dış dünyaya, yani hem kendi tabanına, hem de topluma kapalı partiler yarattığını belirtti.

Paker, kapalı devre sistemlerin tıpkı çevresinden enerji temin edemeyen insan vücudu gibi ölmeye mahkum olduğunu ifade ederek, siyasi sistemler için de aynı kuralın geçerli olduğunu, bunun en çarpıcı örneğinin Türkiye`nin siyasi yapısında görülebileceğini savundu. İş dünyası da dahil dış dünyaya açık tüm diğer sistemlerde etkinliğin ölçüsü ve görevde kalmanın teminatı başarılı olmak olduğunu anlatan Paker, siyasette başarının ölçüsü olarak kabul edilebilecek en önemli gösterge olan seçimlerde oyları dramatik şekilde düşen partilerin liderlerinin dahi konumlarını muhafaza edebildiğini anlatarak, `Partiler kendi içlerinde demokratik olmamaları ve başarısız ekipleri tasfiye edememeleri yüzünden siyasi sistemde gerçek bir rekabet ortamı sağlananamakta ve toplum bir ömür boyu aynı politik simalarla yaşamak zorunda kalmaktadır. Siyasi partiler mevzuatının dayattığı yapının sosyal maliyeti başarısız siyasi kadrolara mahkum olmak şeklinde belirmektedir` diye konuştu.

Yüzde 70 yeni siyasi hareket bekliyor
Paker, neden böyle bir paketin hazırlandığına yönelik soruya ise sivil toplumun kendi görüşlerini açıklamasının (siyasiler bunu yapamıyor. Biz yapacağız) anlamına gelmediğini belirterek, demokratik süreçte sivil toplum gözetimi yaptıklarını söyledi. Paker bir başka soru üzerine, seçmenlerin yüzde 70`inin yeni siyasi hareketi doğru bulduğunu, yüzde 40 - 50`sinin hiçbir siyasi partiye oy vermeme kararında olduğunu anlatarak, bu kadar toplumsal baskıya kimsenin dayanamayacağını ifade etti. Toplantıda konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Profesörü Süheyl Batum da, hazırladıkları pakette parti işleyişinin demokratik esaslara uygunluğu ve siyasi partilerle ilgili yasaklara ilişkin öneriler bulunduğunu anlatarak, siyasi partilerin finansmanına ilişkin ayrı bir tasarı hazırladıklarını bildirdi. Batum bir partinin tüzük ve programı nedeniyle kapatılmaması gerektiğini de anlatarak, partilerin Anayasa Mahkemesi`nin tespitiyle eylemlerde odak olma durumunda kapatılması görüşünü savundu.

TÜSİAD`ın istediği üç değişiklik
1- SİYASİ PARTİLERİN İÇ İŞLEYİŞLERİ, DEMOKRATİK ESASLARA UYSUN: Partilerde keyfi üye silimi önlenmelidir. Parti sicilinin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenmesi ve denetlenmesine imkan sağlanmalıdır. Genel Başkanlık konusunda seçim sürecinin demokratik işleyişi ve hiç değişmeyen lider olgusunun ortadan kaldırılması için genel başkanlık dönem sayısı sınırlandırılmalıdır. Parti adaylığında önseçim zorunlu hale getirilmelidir.

2- SİYASİ PARTİLERLE İLGİLİ YASAKLAR, YENİDEN ELE ALINSIN: Siyasi partilerin fikir özgürlüklerini sınırlayan yasaklar kaldırılmalı; müeyyideler kademeli hale getirilmeli; kapatma müeyyidesinden önce, ihtar, devlet yardımından mahrumiyet gibi ara müeyyideler konulmalıdır.

3- SİYASİ PARTİLERİN VE SEÇİMLERİN FİNANSMANI ELE ALINSIN: Siyasi partiler, iktidara talip olurken, bu siyasi sistemin işleyişini çarpıtmamaları, hukuka uygun, demokratik bir işleyiş sağlayabilmeleri için demokratik ülkelerde üzerinde en çok durulan nokta partilerin ve seçimlerin finansmanıdır. Bu amaçla parti hesaplarının ve seçim harcamalarının şeffaflığı ve denetimi ile ilgili ayrıntılı düzenlemelere mutlaka yer verilmelidir.
 

Hisse Başarıyla eklendi