Türkiye`de gelir dağılımı dengesiz

20.12.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :

Yıllardır yüzde 80-90 enflasyon oranlarına alışmış olan Türkiye’nin artık bu oranlarla devam edemeyeceği tüm toplum kesimlerince kabul ediliyor


Türkiye ekonomisi yaşadığı krizlere rağmen enflasyonu düşürme kararlılığını her fırsatta vurguluyor. Yıllardır ortalama yüzde 80-90 enflasyon oranlarına alışmış olan Türkiye’nin artık bu oranlarla devam edemeyeceği tüm toplum kesimlerince kabul edilmiş görünüyor. Yüksek enflasyon ortamının yarattığı en büyük sıkıntılardan biri olan gelir dağılımı eşitsizliği konusunda da önemli çalışmalar ve tesbitler yapılmakta. Bunlardan biri de Tüsiad’ın yeni yayınladığı Gelir Dağılımı ve Yoksulluk ve Avrupa Birliği ile karşılaştırma raporu oldu. Raporda kapsamlı incelemelerde bulunulduğu gözleniyor.

Raporda yeralan bazı istatistiki veriler :
1994 krizinin gelir dağılımı eşitsizliğini derinleştirici yönde olduğu vurgulanıyor. Bu yılla beraber faiz gelirlerinin teşebbüs gelirlerinden daha fazla yer tutmaya başladığı,rant ekonomisine ağırlık verildiği belirtiliyor

1994 gelir dağılımı anketine göre kırsal alanda nüfusun yüzde 32’si, kentlerde nüfusun yüzde 68’inin yaşamakta olduğu ortaya çıkıyor. Dikkati çeken olumsuz nokta, kırsal nüfusun toplam gelirden sadece yüzde 25, kentsel nüfusun ise yüzde 75 civarında pay aldıklarının belirtilmesi.

Transfer harcamalarının Türkiye’de yoksullukla mücadele etmede çok yetersiz kaldığı tesbit ediliyor. Transfer harcamalarının faiz ödemelerini de kapsadığı için bu harcamalardan üst gelir grubunun faydalandığı belirtiliyor. Gelir düzeyinde tepedeki yüzde 30’un transfer gelirlerinin yüzde 75’ini aldığı vurgulanıyor. Bütçeden alınacak payın yükselmesiyle transfer harcamalarının yoksullukla mücadelede etkin bir şekilde kullanılabileceği belirtiliyor.

Türkiye’de sektörel ücret farklılıklarının çok yüksek düzeyde olduğu ve kamu-özel sektörde büyük ücret farklılıklarının oluştuğu belirtiliyor. Örnek vermek gerekirse özel sektörde genel müdürlük yapan bir kişinin devlet sektöründe genel müdür olan bir kişiden 5-10 kat daha fazla maaş alabildiği tesbit ediliyor. Bu oranın Avrupa Birliği ülkelerinde sadece ½ düzeyinde kaldığı belirtiliyor. Hatta kamuda sözleşmeli işçi statüsünde çalışan bir işçinin genel müdürden daha fazla maaş alabildiği bu bakımdan kamu sektörünün verimlilik ve ücret konularında rehabilitasyona ihtiyacı bulunduğu vurgulanıyor.

1994 yılı baz alındığında en alt gelirli %20’lik hanehalkı toplam ülke gelirinin yüzde 4.9’unu, en yüksek gelirli yüzde 20’lik hanehalkının gelirin yüzde 54.9’unu almakta olduğu görülüyor. Bu da eşitsizliği ortaya koyan çarpıcı bir gösterge olarak ortaya çıkıyor.

Gelir dağılımı raporu hakkındaki ayrıntılı bilgiler http://www.tusiad.org/raporlar.nsf/ adresinden bulunabilir.

 

Hisse Başarıyla eklendi