Sezer`in Zor Kararı

11.12.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :



Cumhurbaşkanı Sezer, ‘‘içine sinmeyen’’ af yasası için karar vermekte zorlanıyor. Sezer, ‘‘Anayasaya ve hukuka uygunluk-eşitlik-kamu vicdanı’’ arasında tercih yapacak.

Af yasası, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer`i köşeye sıkıştırdı. Sezer bir yanda toplum vicdanını yaralayan ve veto etmesi için eylem yapan af mağduru vatandaşlarla, diğer yanda 9 yıl önce Anayasa Mahkemesi asıl üyesiyken, bu konuda verdiği ‘‘iptal’’ kararları ve ‘‘karşıoyların’’ arasında kaldı. 1991`de, Sezer`in, mahkeme asıl üyesi sıfatıyla altında imzası bulunan ‘‘iptal’’ kararlarıyla ‘‘şartlı tahliye’’ ile getirilen affın kapsamını genişletmişti. Hatta, Mahkeme yine Sezer`in imzası bulunan 19 Temmuz 1991 gün 1991/15-22 esas sayılı kararı ile Anayasa`ya göre affı imkansız olan ve idam cezasını öngören TCK`nın 146. maddesindeki, ‘‘Devletin Anayasal düzenini bozma’’ suçunu ‘‘şartlı salıverme’’ kapsamına almıştı.

TECAVÜZCÜLERE DE AF

Yüksek Mahkeme, yerel mahkemelerin itiraz yoluyla yaptıkları başvurular üzerine altında Sezer`in imzası olan iptal kararları ile ‘‘Uyuşturcu madde ticareti ve kullanımı’’, ‘‘Tecavüz, ırza geçme’’ suçlarını da ‘‘şartlı salıverme’’ kapsamına sokmuştu.

O dönemde, iptal kararı ile şartlı tahliye kapsamına alınan, bu suçlar madde madde şöyle:

‘‘146 (Anayasal devlet düzenini bozma),403 (Uyuşturcu madde ticareti) 404 (Uyuşturucu madde kullanma, kullanımını kolaylaştırma), 405 (Sahte reçeteyle uyuşturcu madde satıın alma) 406 (403. maddedeki ticaret suçunu sağlık görevlilerinin işlemesi halinde idam cezası verilmesini, diğer hallerde cezanın artırılmasını düzenliyor) 407 (Bu maddelerde geçen suçlardan dolayı birinin sağlıkça arızaya uğraması halinde sanığın cezasının bir misli artırılacağı, ölüm halinde idam cezası verileceğini öngörüyor) 414 (Irza geçme) 416 (Irza geçme ve tasaddi), 418 (Irza geçme suçlarında mağdur ölürse, idam cezası verilmesini öngörüyor)’’

RED KARARINA KARŞI ÇIKTI

Sezer`in, o dönemde, heyet değişikliği sonrasında, 6`ya karşı 5 oyla verilen birkaç red kararına muhalif kaldığı ve iptal yönünde görüş bildirdiği de belirlendi. Sezer, 22.13.1992 tarihli 1992/42 esas sayılı karara karşıoy verdi. Sezer, Terörlü Mücadele Yasası`nın geçici 4. maddesinin birinci fıkrası ile getirilen şartlı tahliye uygulaması ile ilgili daha önceki iptal kararlarında belirtildiği gibi aynı gerekçeyle iptal kararı verilmesi gerektiğini savundu ve çoğunluk görüşüne karşı çıktı.

Önceki iptal gerekçesi

EŞİT UYGULAMA

Anayasa Mahkemesi`nin yerleşik kararlarına göre aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme Anayasa`ya aykırılık oluşturur.

CEZA POLİTİKASI

Suçlu topluma uyum zorlukları gösteren ve uyumsuzluğunu suç işlemekle açığa vuran kimsedir. Cezanın caydırıcılığı ve suçlunun toplumla uyum sağlayabilmesi başka bir deyişle topluma yeniden kazandırılması, ceza politikasının temel ilkesini oluşturur. Toplumun suça verdiği önem ve suçun ağırlığı, cezanın farklılaştırılmasını ya da ağırlaştırılmasına esas olur. Bu husus, devletin cezalandırma politikasına uygun olarak yasakoyucunun buu konudaki değerlendirmesine ve takdirine göre belirlenir.

İNFAZIN AMACI FARKLIDIR

Ancak, cezanın infazı, işlenen suçun türüne bağlı olmaksızın, suçlunun topluma uyum sağlamasını ve topluma yeniden kazandırılmasını amaçlar. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi, suça bağlı kalmadan ayrı bir programın uygulanmasını gerektirir.

İNFAZDA SUÇ AYRIMI OLMAZ

Tüm çabalar, suçlunun uyumsuzluğuna neden olan psikolojik, çevresel, sosyal ve kişisel etkenlerin belirli bir infaz programı içinde giderilerek, suça yeniden yönelmesini önlemektir. Bu program suça göre değil, suçlunun infaz süresince gösterdiği davranışlara ve gözlenen iyi durumuna göre düzenlenecektir. Bu da infazın, mahkumların işledikleri suçlara göre bir ayrıma gidilmeden, aynı esaslara ve belirli bir programa göre yapılmasını ve sonuçlarının gözlenmesini gerektirir.

CEZANIN FARKLI ÇEKTİRİLMESİ

Aynı miktar cezayı alan iki hükümlüden birinin, sırf suçunun türü nedeniyle daha uzun süre ceza çektikten sonra şartla salıverilmesi, cezaların farklı çektirilmesi sonucunu doğurur ve bu iki mahkum arasında eşitsizliğe neden olur.

ÇAĞDAŞ ŞARTLI SALIVERME

Şartlı salıvermede çağdaş eğilim, özgürlüğü bağlayıcı cezanın yasarla belirlenecek bir alt sınırının infaz kurumunda geçirilmesi koşuluuyla, suçlunun kişiliğindeki gelişmeleri gözleyerek, uygun zamanın belirlenmesi yönündendir. Bu yöntemde işlenen suçun, şartla salıverme açısından belirleyici bir niteliği yoktur.

ANAYASA`YA AYKIRILIK

Böylece, infaz yönünden eşit ve aynı durumda bulunan mahkumlar arasında şartlı salıverme bakımından ayrı uygulama, Anayasa`nın 10. maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik ilkesine uygun düşmemekte ve bu ayrılığın haklı bir nedeni de bulunmamaktadır.(HÜRRİYET)
 

Hisse Başarıyla eklendi