Sermaye piyasasında özel sektör dışlanıyor

31.03.2005 - 09:27 | Son Güncelleme :


TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, ‘Kamunun mali piyasalarda ağırlığı sürüyor. Bu yüzden devlet özel sektörün sermaye piyasasından dışlanmasına neden oluyor’ dedi. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, kamu borçlanma senetleri lehine yaratılan avantajlar ve yüksek faizlerle devletin sermaye piyasasından özel sektörün dışlanmasına neden olduğunu savundu.

SINIFLANDIRMA DIŞI DEĞİLİZ:

TÜSİAD tarafından hazırlatılan ‘Türkiye Sermaye Piyasasının Geliştirilmesine Yönelik Öneriler Raporu’nun tanıtıldığı toplantıda konuşan Sabancı, nispeten istikrarlı ekonomik ortamda dikkatlerin güncel ekonomik göstergelerin ötesine kaydığını belirtti. ‘Son dönemde makro ekonomik parametrelerde görülen iyileşmeyle beraber, enflasyon, bütçe açığı, kur, faiz gibi temel ekonomik göstergelerde artık uluslararası karşılaştırmalarda sınıflandırma dışı kalmaktan kurtulduk’ diyen Sabancı, sağlıklı ve kesintisiz büyüme süreci için de çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı.

ÖZEL SEKTÖRÜN FİNANSMANI:

AB ile entegrasyon sürecinde talebin farklılaşması nedeniyle özel sektörün finansman ihtiyacının değiştiğini kaydeden Sabancı, ‘Türkiye, büyüme sürecinin gerektirdiği finansman ihtiyacını ve bu finansmanın hangi yollarla elde edileceği sorununu konuşmak zorundadır’ dedi. Makro ekonomide yaşanan olumlu gelişmelere karşın mali sistemde kamunun dışlama etkisinin devam ettiğini belirten Sabancı, bu konuda şunları söyledi: ‘Devlet, kamu borçlanma senetleri lehine yarattığı avantajlar ve sağladığı yüksek faizlerle, sermaye piyasasından özel sektörün dışlanmasına neden oluyor. Evet, bütçe açığının azalması ve kamu borç oranının düşmesi, kamu borçlanmasının uzun vadelere kaymasına ve faiz oranlarının düşmesine neden olmakta. Ancak bu gelişmelerin, özel sektöre sermaye piyasaları üzerinden kısa vadede finansman sağlanması üzerinde olumlu bir etkisi henüz görülemiyor.’

ABD FAİZLERİNE DİKKAT:

Ekonomideki global etkileşime dikkat çeken Sabancı, şunları söyledi: ‘ABD’de faizlerde meydana gelen artışın tüm dünyayı, bu arada Türkiye’yi de birkaç gün içinde olumsuz etkilemesi, bu konudaki politikaların ne denli hassas olması gerektiğini gösteriyor. Önümüzdeki dönemde devam etmesi beklenen, ABD’de faiz artışının ve bu nedenle fonların gelişmekte olan ülke piyasalarını terk edip ABD hazine bonolarına yönelmesinin, Türkiye açısından dikkatle izlenmesi gerekiyor.’

Kriz tetikleyici unsurlar gündemden çıkıyor

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, aşırı sıcak para, makro ekonomik volatilite, mali sektör kırılganlığı, yetersiz likidite gibi kriz tetikleyicisi unsurların Türkiye gündeminden çıkmaya başladığını söyledi. TÜSİAD’ın rapor tanıtım toplantısında konuşan Şener, reel sektöre ‘ayak bağı’ olarak tanımladığı yüksek faiz ve istikrarsız kur gibi faktörlerin ortadan kalktığını ve bu şekilde reel sektörün rekabet gücünün arttığını kaydederken, mali sistemin bundan böyle devletten çok reel sektöre hizmet edeceğini savundu. Ekonomide kırılgan yapının ortadan kalktığını ve ekonominin her geçen gün daha sağlam temellere oturduğunu dile getirdi. Şener, sözlerine şöyle devam etti: ‘Üretim, yatırım ve tüketim yozlaşmasına yol açarak, rantı ekonomik faaliyetlerin odağına yerleştiren ve 25 yıldır bu çarkı besleyen kamu açıkları makul düzeye çekilmeye başlamış ve enflasyon düşmüştür. Aşırı sıcak para, makro ekonomik volatilite, mali sektör kırılganlığı, yetersiz likidite gibi kriz tetikleyicisi unsurların Türkiye gündeminden çıkmaya başladı.’

Babacan: Sosyal güvenlik tasarısı bu hafta TBMM’de

DEVLET Bakanı Ali Babacan, ‘Türkiye’nin AB’ye katılımı Sürecinde Stratejik Liderlik’ konulu seminerde yaptığı konuşmasında,IMF’nin yeni stand-by düzenlemesi için ön şartlarından olan Sosyal Güvenlik tasarılarının, bu hafta TBMM’ye sevk edileceğini açıkladı. Babacan. AB’nin de bugün sorunu olan sosyal güvenlik sistemindeki açığı, 10 yıllık süreçte düşüreceklerini belirtti. Bu arada Türkiye’nin Maastrich Kriterleri’ni zamanından önce gerçekleştirebileceğini söyleyen Babacan, bütçe açığına ilişkin kriterin 2006’da, borç stoğuna ilişkin kriterin de 2007’de tutturulacağını ifade etti.

Yüzde 15 stopaja itiraz

TÜRKİYE Sermaye Piyasalarının Gelişimine Yönelik Öneriler adlı raporunun tanıtıldığı toplantıda üzerinde durulan konulardan biri özel sektör borçlanma senetleri olurken vergilendirme konusu de ele alındı. Raporda 1 Ocak 2006’dan itibaren ihraç edilecek DİBS (devlet iç borçlanma senetleri) ve özel sektör tahvillerinin faiz gelirleri ile alım-satım kazançlarının yüzde 15 stopaja tabi tutulmasına ilişkin şu değerlendirme yer aldı: ‘DİBS ile özel sektör borçlanma senetleri arasında gerek beyan yükümlügü gerekse stopaj oranlarında yaratılan farklılıkların giderilerek özel sektörün sermaye piyasasından borçlanma yoluyla kaynak temin edebilmesinin önü açılmıştır. Ancak yüzde 15 stopaj oranının aşağıya çekilmesi ve özel sektör borçlanma senetleri üzerinde damga vergisinin kaldırılması uygun olacaktır.’
 

Hisse Başarıyla eklendi