Dövize bağlı olarak hareket eden TL faizlerindeki sıkışıklık, gecelik fonlama maliyetlerini yükseltti. Mali sistemdeki özellikle bankalarla ilgili piyasalarda oluşan tedirginlik ve başka bankaların fona devredilebileceği kaygısı bono faizlerini yükseltti. Dış piyasalarda gerçekleşen olumsuzluklar ve iç piyasada yapılan spekülasyonlar bono satışlarını artırdı.
Biraz da likidite sıkışıklığından bahsetmek gerekirse, Merkez Bankası tarafından piyasaya likidite sunulması iç piyasaya döviz girişi olmasına bağlı. Fakat şu sıralar piyasalarda yüksek döviz çıkışı söz konusu. Bunun bir nedeni de en son açıklanan ve oldukça yüksek olan cari işlemler açığı. Ağustos’ta 873 milyon dolar olan cari işlemler açığı bu ay daha da yüksek bekleniyor. Cari işlemler açığının yüksek olarak algılanmaması yılın ilk yarısında belki doğru olarak algılanabilirdi, bu da Hazine’nin yurtdışından uzun vadeli ve düşük faizle borçlanıyor olmasıydı. Fakat yıl sonuna gelirken hızla yükselen cari açık, oldukça can sıkıyor.
Bir de bu döviz girişinin oldukça azalması yabancı yatırımcılardan kaynaklanıyor. Yabancı yatırımcılar borsada yatırımdan kaçınıyorlar ve çıkıyorlar. Bunun karşılığı döviz çıkışı demek.
Ayrıca bankaların yıl sonu nedeniyle açık pozisyonlarını kapatıyor olması da döviz talebinin yoğunlaşmasına başka bir etken.
Piyasaya 500 Trilyon Gelecek…
Bu kadar olumsuz gelişme içinde bugün Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel bankaların ayırdıkları ve yüzde 6 olan mevduat munzam karşılıklarının yüzde 4’e düşürüldüğü gibi piyasalar için oldukça olumlu bir açıklamada bulundu. Bu uygulamanın başlangıç tarihi, 12 Ocak 2001. Bu uygulama ile birlikte piyasaya 500 trilyon civarında nakit para girişi olacak ve bu miktar biraz da olsa bu likidite sıkışıklığı içinde bankaları ve dolayısıyla piyasayı rahatlatacak.
Yıl sonuna kadar gecelik faizler yüzde 100’lerin altına düşmeyeceği piyasada oluşan genel bir beklenti. Yıl sonuna kadar borsada oluşan düşmeye paralel olarak repo oldukça iyi bir yatırım aracı olarak değerlendiriliyor. (Tradecnet)