Kente göç, kadının işgücüne katılımını düşürdü

15.05.2015 - 14:24 | Son Güncelleme :

Atik: Bu düşüşü etkileyen en önemli faktör köyden kente göçtür

https://i.bigpara.com/i/55big/ciftci_kadin.jpg

Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Dr. Hatice Gülay Atik, kadınların işgücüne katılım oranının sürekli düşüş kaydettiğini belirterek, "Bu düşüşü etkileyen en önemli faktör köyden kente göçtür. Kırsal kesimde faal iken kente göç eden kadınlar ya ev kadını haline gelerek işgücüne dahi katılmamakta ya enformel sektörde çalışmakta ya da işsizlere katılmaktadır" dedi.
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Dr. Hatice Gülay Atik, kadınların çalışma hayatına katılmasının tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de sanayileşmeye paralel olarak gelişme gösterdiğini ifade etti. Osmanlı'da, 1908 yılı itibariyle 250 bin sanayi işçisinin 75 bininin kadın olduğunu söyleyen Dr. Atik, Osmanlı sanayisinde kadınların çalıştırılmasındaki temel belirleyici etmenin, her yerde olduğu gibi kız çocuk ve kadınların erkeklere göre daha düşük ücret almaları olduğunu dile getirerek, "Özellikle 1980'li yıllardan sonra kadınlar, geleneksel olarak erkeğe özgü olarak nitelenen pek çok işte örneğin; girişimcilik, yöneticilik, turizmcilik, reklamcılık, bankacılık, sigortacılık gibi alanlarda yer almışlardır. 1988-2011 döneminde kadınların kırsal alanda işgücüne katılımları yüzde 50.7'den yüzde 37.5'e düşerken, kentte yüzde 17.7'den yüzde 24.8'e yükselmiştir. Türkiye genelinde kadınların işgücüne katılım oranları ise 1988 yılında yüzde 34.3 iken 2004’te yüzde 24, 2012’de yüzde 29.5 olmuştur. Bu oranlar köyden kente göçün, kadın işgücüne katılımına etkisini çarpıcı olarak gözler önüne sermektedir" diye konuştu.

DHA'dan Murat Sandıkçı'nın haberine göre;Türkiye'de dünya çapında eğilimin tersine 1950'lerin ortalarından başlayarak 2004 yılına kadar kadınların işgücüne katılım oranları sürekli düştüğünü ifade eden Dr. Atik, "Bu düşüşü etkileyen başlıca faktörlerden biri, kırsaldan kente yaşanan yoğun ve sürekli göç dalgalarıdır. Kırsal alanda tarımsal üretimde ücretsiz aile işgücü olarak da olsa yer alan kadın, kente göç ederek iktisaden faal nüfusun dışına çıkmaktadır. Kırsal kesimde faal iken kente göç eden kadınlar ya ev kadını hale gelerek işgücüne dahi katılmamakta ya enformel sektörde çalışmakta ya da işsizlere katılmaktadır. 1988-2011 döneminde kırsal alanda kadınların işgücüne katılım oranında yüzde 13.2'lik bir düşüş yaşanmasına rağmen kentsel alanda sadece yüzde 7.1 artması bu şekilde açıklanabilir" dedi. 

Haberin Devamı

Dr. Hatice Gülay Atik sözlerini şöyle sürdürdü:

Haberin Devamı

"1995 yılında istihdam edilen toplam 5 milyon 976 bin kadının yüzde 71.2'si tarımda, yüzde 13.2'si sanayide, yüzde 19.2'si hizmet sektöründedir. 2007 yılında ise çalışan kadın sayısı 5 milyon 356 bine düşmüş olup tarım payı yüzde 47'ye geriledi. Hizmetler 37.9'a, sanayi 14.2'ye yükselmiştir. 2012 yılına gelindiğinde istihdam edilen toplam kadın sayısı 7 milyon 309 bin olduğu görülmektedir. İstihdam edilen kadınların yüzde 39.2'si tarımda, yüzde 45'i hizmetler sektöründe, yüzde 14.8'i de sanayi sektöründe çalışmaktadır. Buna göre istihdamda en büyük paya sahip olan tarımın oranı Türkiye genelinde istikrarlı bir şekilde azalmaktadır. Ancak daha çok kentsel istihdamın göstergesi olan sanayi ve hizmetlerdeki oran kentsel nüfusun hızlı artışına rağmen yavaş bir gelişim seyri izlemektedir."

Haberin Devamı

2013 Mart ayı verilerine göre kadınlarda kayıt dışılık oranının yüzde 51.6, erkeklerde ise yüzde 30.4 olduğunu belirten Dr.Hatice Gülay Atik, bunun nedeninin kayıt dışının görüldüğü tekstil, konfeksiyon, gıda ve hizmet gibi alanlarda istihdam imkanı bulabilmesi olduğunu kaydetti. Eğitim seviyesinin Türkiye'de kadının işgücüne katılımını ciddi şekilde etkilediğini söyleyen Dr. Atik, "2013 Mart ayı hane halkı işgücü anketi sonuçlarına göre ise yüksekokul mezunlarının işgücüne katılım oranı yüzde 80.7, lise ve dengi okullar için yüzde 52.5, lise seviyesinden düşük eğitim alanlar yüzde 47.2'dir. Türkiye'de kadının işgücü piyasasına bağımsız bir şekilde girmesini sağlayan en önemli anahtar eğitimdir. Bu aynı zamanda bireysel özgürlüğün ve ikincil konumdan kurtuluşun en önemli adımıdır. Eğitim sadece işgücünün üretkenliğini artırarak ücret düzeylerinin yükselmesine imkan tanımamakta, ataerkil zihniyet yapılarını zayıflatarak kadınların işgücüne katılımına toplum nezdinde meşruiyet sağlamaktadır" dedi.

 

Hisse Başarıyla eklendi