İnsanları güçlendirmek zenginliğe götürür

10.10.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :


Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn`un Dünya Bankası / IMF`nin Prag toplantısında da belirttiği söylediği gibi, fakirliğin sürekli azaltılması için en büyük gücü ekonomik büyüme oluşturuyor. Büyüme merkez öneme sahip, ama yeterli değil. Basında çıkan bazı yorumlar Dünya Bankası`nın gelişmekte olan ülkelerde fakirliği azaltmak amacıyla ekonomik büyümeyi ön plana çıkarma stratejisini sorguladı. Bizim büyümeden yana eğilimimiz değişmedi.

Fakirliğin üstesinden nasıl gelebileceğimize ilişkin anlayışımız ise derinlik kazandı. Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn`un Dünya Bankası / IMF`nin Prag toplantısında da belirttiği gibi ekonomik büyüme, fakirliğin sürekli azaltılması için en büyük gücü oluşturuyor. Büyüme merkezde, ama yeterli değil.Daha fazla ne gerek? Bu yılın Dünya Gelişimi Raporu olan Fakirliğe Taarruz, her ülkenin kendi fakirliği azaltma stratejisine sahip olmasını öneriyor. Bu stratejilerin üç unsuru kapsaması şart.

Birincisi fırsat. Ekonomik büyüme, piyasaların onlar için daha iyi çalışmasını ve onların, eğitim ve toprak gibi varlıkları satın almasını sağlamak, fakir insanlar için ekonomik fırsatları genişletmek anlamına geliyor.

İkincisi güçlendirme. Fakir insanların yerel karar verme organlarına katılmalarını sağlamak onların yaşamlarını etkileyecek ve cinsiyet, ırk, etnik durum, ve sosyal statü farklılıklarının getirdiği sosyal engelleri ortadan kaldırabilecek.

Üçüncüsü güvenlik: fakir insanların hastalık, ekonomik şoklar, tarımsal başarısızlıklar, doğal afetler ve şiddet karşısındaki güçsüzlüklerini azaltmak, ve bu talihsizliklerden birisi ortaya çıktığı zaman bunların üstesinden gelecek stratejiler sağlamak.Bu fikirler entelektüel yalanlar değil, kanıtların incelenmesinden ortaya çıkan sonuçlar.

Bunlar, fakir insanların kendi görüşlerini kapsıyor - 60 ülkede 60 bin kişiyla yapılan mülakatların sonucu.Bu fikirlerin her birinin hergün sadece ayakta kalarak yaşamaya çalışan yüzlerce milyon insana yardımcı olabilmesi açsından pratik bir değeri var. Fırsat ve güvenlik konuları diğerlerine göre daha kolay anlaşılıyor; güçlendirmeye ise şu ana dek daha az odaklanıldı. Oysa bu konu fakirler açısından sabit bir kaygı olmaya devam ediyor.

Hindistan`da bir köyde yaşadığım 1970`li yıllarda, bunu gördüm. Öğretmen o gün gelmediği zaman köylülerin başka bir alternatifi yoktu. Yine bunun gibi sübvansiyonların en fazla gereksinimi olana değil de en iyi kontakları olanlara gitmesi karşısında çaresizdiler. Bu tür sorunlar Hindistan`a özgü değil. Dünyanın her yerinde fakir insanlar kendi yaşamlarını etkileyecek kararların alınma sürecinde yer alamıyor.

Ekonomik büyüme bu durumu değişitirebilecek mi? Eğer yeterli zaman ve büyüme olursa, belki. Fakir insanların kendi kaderlerini ellerine alabilmeleri için şu anda atılabilecek adımlar var mı? Kesinlikle. Dünya Bankası, krediciler ve gelişmekte olan ülkelerin çoğu bunu yapıyor.

Bangladeş`de Dünya bankası 5 milyon ailenin yaşamlarını değiştiren hükümet - dışı örgütleri destekliyor. Uganda`da topluluklara verilen para yardımı kadar yardım sağlıyor, okula devamlılığı artırmaya çalışıyor ve sağlık konularına eğiliyoruz.Dünyanın her yerinde, katılımcılık çalışır: okullar, velilerin katılımıyla daha iyi çalışır; sulama kanalları işleri, çiftçilerin katılımıyla verimli hale gelir; kredi, alacaklının katılımıyla daha etkin hale gelir. Ve ülke çapında reform programları çok daha etkindir - eğer o ülkede formüle edilmiş ve hükümet tarafından da desteklenmişse. Katılım pratik ve güçlüdür.Hiçbir makul insan ekonomik büyümenin kilit olduğunu inkar edemez. Piyasa eğilimli reformların büyümeye ve büyümenin de fakirliğini azalmasına yol açtığı doğrudur, ama fazla basite indirgenmiş bir durumdur.

Yakın tarih, piyasa serbestleştirme girişimlerinin sorumlu hükümetler, sağlam bir finans sistemi ve hukukun üstünlüğü olmayan yerlerde daramtik başarıslızklara uğradığını göstermiştir.Yine deneyimler, fakirlerin güçlendirilmesi ve güvenliğin sağlanması yönünde önlem alındığı takdirde büyümenin daha büyük ve süratli fakirlik azalmasına neden olduğunu göstermekedir. Doğal olarak, bunları yapmak söylemekten daha zordur. Ve Dünya Bankası herşeyle ilgilenemez. O ülkenin kendi stratejileri temelinde, biz hükümetlerle, özel sektörle ve geniş bir yerle ve uluslararası kurumlar topluluğuyla ortak çalışırız Şükür ki, giderek artan miktarda ülkeler sürekli büyüme için gereken politikları izlemek amacıyla kendi kurumlarını oluşturuyor.

Sonuçta, gelişmekte olan ülkelerin manzarası umut vaadediyor: kişi başına gelirler, gelecek birkaç yıl için yüzde 3`ün çok üzerine tırmanacak. Bu değişikliklerin mimarı söz konusu ülkelerse de, uluslar arası kurumlar da belirli bir rol oynuyor.Bugünün global ekonomi ortamı, emsali görülmeyen fırsat ortamları sağlıyor. Ayrıca fakirliğin ne olduğu ve onu yenmek için ne yapılması gerektiğini şimdi daha iyi biliyoruz. Öğrendiğimiz şey, fakir insanların kendilerine ilişkin kararların verildiği süreçlere bağlanması, fakirliğin ortadan kaldırılması açısından çok güçlü bir araç olabiliyor.

* Nicholas Stern, Dünya Bankası`nda şef ekonomist.
(FİNANSAL FORUM - FİNANCİAL TİMES)


 

Hisse Başarıyla eklendi