İki araştırma; e - devlet`te `utanç`, beyaz yakada `tükeniş`

09.05.2002 - 09:26 | Son Güncelleme :


Araştırma, anket, kamuoyu yoklamalarından ne kadar sonuç alırız, bilime ne kadar inanırız, bilimin gereğini ne kadar yerine getiririz. Sadece şu son bir kaç gündür yaşanan, biber, çilek, hormon tartışması bile bunu gösteriyor.
Türkiye Zirai Donatım Kurumunu, Zirai Mücadele ve Karantina Genel Müdürlüğünü, Yem Sanayiini, Süt Endüstrisi Kurumunu, Et ve Balık Kurumu`nu kapatan, özelleştiren, Toprak Su Genel Müdürlüğü teşkilatını ortadan kaldıran, Cumhuriyet`le yaşıt Tarımsal yapıyı IMF ve Dünya Bankası aklıyla yok eden, 60 - 70 yıllık birikimi, bir kalemde silip atan bir ülke, başına gelenlere müstehak değil mi?
Tarım Reformu diye niyet mektubu ile bu ülkeye yutturulan, Tütün ve Şeker kanunları, doğrudan gelir desteği uydurmacası, tıpkı yukarıda sıraladığımız, bugün tarih olmuş tarımsal örgütlenmelerin yok edilişinin acısını çektiğimiz şu günlerdeki gibi, 20 - 30 yıl sonra `biz ne yaptık?` diye inim, inleyeceğimiz şeyler.
Toprak Su, Yol - Su Elektrik (YSE) Genel Müdürlüklerini kapatıp, kırsal kesim kalkınmasını, toprak analizlerini, erozyonla mücadeleyi unutan, her yıl Kıbrıs adası kadar bir toprağı denizlere dökülen bu ülke, çevreyi, toprağı, yeşili, eğitimi, sağlığı, beslenmeyi, ve `devlet elini çeksin` talimatı verilen daha bir çok alanı, holding bağışlarıyla ayakta duran, o nedenle de bağışçı holdinglere karşı duramayan, sivil toplum örgütlerine `havale` etmiş durumda.
Şimdi de bunların yerine oluşturulan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, lağvedilmeye, bölge müdürlükleri kapatılmaya çalışılıyor. Kontrollü zirai mücadele, karantina, ilaç ve gübre, tohum, ithali ve kullanımını öngören birimler yok edildiği için, yediğimizden, içtiğimizden korkar hale geldik.
Peki, bütün bu olup bitenler karşısında, ülkenin, devletin bilgiye, bilime, teknolojiye mesafesi, yaklaşımı nedir, derseniz içler acısı.
Yarından itibaren Ankara`da, Türkiye Bilişim Şurası başlıyor. Bilginin, teknolojinin önemi, değeri anlatılacak tartışılacak.
Bunun öncesinde Türkiye Bilişim Derneği (TBD) `E - Devlet`, kamu yönetiminde bilgisayar ve bilgiye ulaşım, bilginin kullanımı konularında bir araştırma yaptı. Araştırma sonuçları da, TBMM Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubu toplantısında, TBD Başkanı Rahmi Aktepe tarafından mebuslarımıza sunuldu.
Başkan Aktepe, özellikle kamu üst yönetiminde, bilgisayar kullanımı ile bilgiye ulaşım, karar sürecinde bilgisayar ve bilgi kullanımı konularında 70 kurumun, genel müdür, müdür yardımcısı, müsteşar, müsteşar muavini düzeyinde 100 yöneticisiyle yapılan araştırma ve yüzyüze görüşmelerde elde edilen sonuçları `açıklamaya utandığını` söyledi, üyelere. Sonuç derseniz, bilgisayar destekli ve bilgiye dayalı bir yönetimden söz etmek mümkün değil.
Kamudaki üst yöneticilerin yüzde 85`inin evinde bilgisayar var ama, yüzde 78`inin elektronik posta adresi bile yok. Yöneticilerin yüzde 51`i interneti sadece işyerinde kullanıyor. Sadece yüzde 15`i bilgisayar ve internet eğitimine `evet` diyor, çoğunluk ancak zamanı olursa almaktan yana. Utanç verici sonuç ise, kamuda yöneticiler karar verme sürecinde bilgisayar desteğinden yararlanmıyor, bilgiyi ve bilgiye ulaşmada, bilgisayarı kullanmıyor.
Araştırmaya, bilgiye, Devlet ilgi ve ihtiyaç duymuyor. Tıpkı, yukarıda tarımsal alanda bilgiye, bilime, ihtiyaç duyulmaması, var olanların dağıtılması, kapatılması, yok edilmesi gibi.
Gelelim, diğer araştırmaya.
Ekonomik kriz geçmiş dönemlerden farklı olarak, bu defa üst düzey yönetici, eğitimli, master ve doktoralı olanları da vurdu. Onbinlerce bankacı, finansçı, şirket yöneticisi işini yitirdi. Türkiye, nitelikli insan gücünü, varlığını umutsuz bıraktı, tüketti.
Kapanan, bankalarda, fabrikalarda, işsiz ve `boşta` kalanlar, üzerinde yapılan anketle, `üst düzey` ve eğitimli işsizlerin yüzde 12`sinin psikolojik tedavi gördüğü, yüzde 18`inin bu yaştan sonra `ailesinin, ana - babasının yanına taşındığı` yüzde 69`unun `borç içinde` yaşadığı, iş bulma umudu da taşımadığı belirlendi.
İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği`nin araştırmasında, eğitimli - doktoralı işsizlerin yüzde 76`sının ise, bu kadar eğitim, bunca zaman çalışma ile yaptığı birikimlerini, işsiz kaldığı sürede tükettiğini, `elde avuçta` bir şey kalmadığını, ortaya çıkarttı.
Gelecek güvencesinden yoksun, ülkenin istikbalinden umudunu yitirmiş, bu ülkeden gitmeyi düşünen onbinler.
Bir yanda, var olanları dağıtıp, kapatıp yok eden bir ülke.
Bir yanda, bilgiye, uzak, bilgiden korkan bir devlet ve o devletin üst yöneticileri.
Nihayet, bu ülkenin kıt kaynaklarıyla eğittiği, yurt içinde, yurt dışında okuttuğu, bilgiyle donattığı, ama şimdi aç bıraktığı, ülkeyi terk noktasına getirdiği insanları.
Yer yüzünde kendi kendini yok eden, tüketen, adeta intihar eden, böyle bir ülke daha var mıdır?


 

Hisse Başarıyla eklendi