Hipermarketlere Karşı “Gıda Platformu”

18.12.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :


Hipermarket ve süpermarket zincirleriyle gıda üreticileri arasında uzun süredir yaşanan gizli ve soğuk savaş, artık su yüzüne çıktı. Savaşın taraflarından gıda üreticisi firmaların bağlı bulundukları dernekler, geçen hafta Ankaar’da toplanarak Gıda Platformu adı altında bir güçbirliği oluşturma kararı aldı.

Gıda Platformu’nun amacı, marketlerin ellerinde bulunan ödeme gücünü kötüye kullanmalarını engellemek. Gıda Platformu’nu oluşturan derneklere çaydan süte, meşrubattan bakliyata gıda sektörünün nabzını tutan 10 ana kalemde yüzlerce firma üye.

Taraflar arasındaki savaşın geçmişi eskiye dayanıyor. Zincir marketler özellikle de büyük grupların bünyesinde olanlar reponun cazip olduğu yüksek faiz dönemlerinde ödemeleri mümkün olduğu kadar uzatıyordu.

Karlılığın kaynağı

Bu durum yıllardır Carrefoursa, Migros, Tansaş ve Gima başta olmak üzere hemen tüm zincir marketlerin muhasebe kayıtlarındaki “faaliyet dışı kar” hanesine ciddi rakamlar olarak yansıyordu. Öyle ki zaman zaman bazı zincir marketlerin faaliyet dışı karlarının, faaliyet karlarını bile geçtiği oldu.

Bu dönemlerde 60 gün olan vadeler 90, hatta 120 güne uzadı. Bunun karşılığında zincir marketlere mal veren firmalar her hangi bir yaptırımda bulunamadı. Onlar da uzayan vadeleri fiyatlarına yansıttılar. Dolayısıyla ucuz mal sloganı sadece lafta kaldı.

Bu durum bir süredir yani faizlerin düşük olduğu geçen 11 ay içinde durmuştu. Vade süreleri azalınca doğal olarak fiyatlar düştü. Bu da enflasyona olumlu yansıdı.

Eskiye dönüş oldu

Ancak faizlerin yeniden tırmanışa geçtiği geçen kasım ayının son haftakıs ile birlikte bankaların piyasaya uyguladığı repo oranları gecelik yüzde 500’lere kadar çıktı. Zincir marketler bu gelişme ile birlikte yeniden eski sisteme dönerek vadeleri uzattı. Parayı repoda tutmaya başladılar. Ayrıca firmalardan aldıkları katılım bedeli adı altındaki paraların miktarını da artırdılar. İşte bu gelişme sonrasında Türkiye’nin en büyük gıda üreticilerinin de üye olduğu 10 büyük dernek geçen hafta Ankara’da gizlice toplandı. Önümüzdeki günlerde tekrar biraraya gelerek oluşturdukları ‘Gıda Platformu’nu kamuoyuna açıklayacak olan üreticiler marketlere karşı ilk kez böylesine örgütlü bir tepkide bulunuyor.

Gıda sektörüne yönelik faaliyet gösteren üretici derneklerinin temsilcilerinden oluşan ‘Gıda Platformu’ hipermarketlere karşı ortak bir bildiri yayınlamaya hazırlanıyor.

Kimler katıldı?

Geçen hafta Ankara’da toplanan ve önümüzdeki hafta tekrar biraraya gelerek ortak görüş açıklamayı planlayan yeni oluşumda, konserveden makarnaya, süt üreticisinden çay üreticisine, un sanayicilerinden meşrubat ve meyve suyu üreticilerine kadar birçok gıda sektörü şirket en üst düzeyde katılımda bulunuyor.

Gıda, ithalatçıları ile beyaz et üreticilerinin de temsil edildiği toplantının ikincisine katılımın çok daha yüksek olması bekleniyor. Üreticiler yayınlayacakları bildiride hipermarket ve süpermarketlerin yıllar itibariyle gerçekleştirdikleri faaliyet dışı karlarına dikkat çekecek ve bu karların kendilerine yapılan geç ödemelerle elde edildiğinin altını çizecekler.

Fiyatlara yansıyor

Hipermarketlerin bu uygulamalarının maliyetlerini artırıdğını belirten üreticiler, yeni bir ürün çıkarırken maliyet hesaplarına ‘raf bedeli’ adı altında yeni bir kalem daha eklediklerini vurguluyor.

Marketlerin aldığı bu ücretlerin ve ödemeleri geciktirmelerinin ürünlerinin fiyatlarını en az yüzde 15 ile 50 arasında artırdığını savunan gıda üreticileri, marketlerden aalcaklarını tahsil edemeyince marketlerin yan kuruluşları olan bankalardan kredi almaya başladıklarını ifade ediyorlar.

Avrupa’daki uygulama

Avrupa ve ABD’de üreticiler ile marketler arasındaki ticari ilişkileri düzenlenen yasalar var. Türkiye’de üreticilerin şikayet ettiği giriş ve raf bedeli uygulamaları sadece Türkiye’ye özgü bir uygulama değil. Dünyanın her tarafında marketlerde makul ölçülerde raf bedeli alınıyor. Ancak ABD ve Avrupa’da tüketici ile marketler arasında ticari ilişkileri düzenleyen yasalar olduğundan herşey yasalara uygun olarak yapılıyor.

Türkiye’de ise henüz bu alanda bir yasa olmadığı için bu bedeller genellikle pazarlığa tabi ve market yöneticilerinin istediği doğrultuda alınıyor.

Türkiye’de üreticilerden alınan mal bedeli ‘açık hesap havale usulü’ ile yapılırken, Avrupa ve ABD’de çeklerle yapılıyor. Türkiye’de marketler ekonomik duruma göre ödemeleri 150 güne kadar uzatabiliyor. Geç ödemeler için de herhangi bir vade farkı ödemiyor. Yurt dışında ise marketler üreticilerin ödemelerini geciktirdiği zaman günlük vade farkı veriyor. (EKONOMİST)
 

Hisse Başarıyla eklendi