Robert D. Kaplan`ın Die Welt`te yayınlanan makalesine göre, Amerika Birleşik Devletleri ulusal bir devlet olmaktan çıkıp dünyanın en dinamik beyinlerinin buluştuğu bir merkeze dönüşüyor. Makaleden bölümler aktarıyoruz
ABD seçimlerinde sözü edilmeyen en önemli konulardan biri, ABD`nin yeni bir nitelikte ülkeye dönüşmekte olduğu olgusudur. İç Savaş yıllarından beri ABD, Kuzey Amerika`nın ılımlı ikliminde doğuya ve batıya açık bir ticaret cumhuriyeti olmuştu. Şimdi ülke, Meksika`nin derinliklerine kadar uzanan uluslararası bir medeniyete dönüşmekte. Ülkenin çeşitlilik arz eden dev metropolleri bu uygarlığın çekirdekleri olacaktır. (...)Amerikalılar için Meksika bugüne kadar sadece
aşağımızdaki o problemli yer idi. Oysa Meksika, Amerika`nın kaderini yeniden tanımlamaya hazırlanmaktadır. 20. yüzyılın başlarında Meksika`nın nüfusu ABD`ninkinin sadece altıda biri kadardı; bugün ise 100 milyon kişiyle ABD`nin üçte biri kadar nüfusa sahiptir. Yeni ulaşım araçları iki ülkeyi her zamankinden çok birbirine yaklaştırdı.
Meksika yine de yasaların hüküm sürmediği, çok yoksul bir ülkedir. İşleyen, herhangi bir kurumsal yapısı bile yoktur. (...) Bu iki farklı ülke, devasa bir hızla birbiriyle bütünleşiyor. Birbirine muhtaç bir dünyanın, kültür savaşının en çarpıcı örneği ABD ve Meksika`nin bütünleşmesi ile yaşanacaktır. 2050 yılında Amerikalılar`ın yarısı en azından günlük düzeyde İspanyolca konuşmaya başlayacaktır. Bütün bunlar baş döndürücü bir kentleşme eşliğinde gerçekleşecek. (...) Bu kent-sonrası nüveler yüzlerce kilometre uzunluğundadır ve sahip oldukları yüksek teknoloji sayesinde dünya ticaretinin bağımsız platformları haline gelmektedir. Bu devasa kentsel merkezler zamanla kendi dış ticari çıkarlarını formüle etmekte ve birbirleriyle barışçı bir rekabete girmektedir. Onlara damgasını vuran artık büyük şirketlerdir ve bu büyük şirketler giderek ulusal devletten kopmaktadır.
Bir başka deyişle: ABD`nin ulusal devlet olma özelliği artık giderek arka plana düşüyor. Buna karşın ABD, dünyanın en dinamik, hırslı ve yaratıcı beyinlerinin toplandığı ekonomik ve kültürel bir merkez olmaya doğru hızla evrilmektedir. Bir kıta ölçeğinde dev bir serbest ticaret bölgesi. ABD`nin çıktığı bu yolculuk onu tarih sahnesinden bir ulus devlet olarak neredeyse silecek ve dünyayla tam bütünleşmesine neden olacaktır. Ulus devletler, orta sınıf burjuvazinin iktidara uzanması ile ortaya çıkmıştı. Ama ABD`nin bu yeni metropol bölgelerinde yeni bir kozmopolit elitin ortaya çıkışı yaşanıyor. Eskiden yoksullar Yeni Dünya`ya akın ederdi; bugün ise Latin Amerika`dan, Uzakdoğu`dan ve Hindistan`dan son derece eğitimli ve kalifiye kesimlerin göçünü yaşıyoruz. Onlar geride bıraktıkları aileleri ve çevreleriyle bağlarını koparmayarak ABD`yi dünyayla bütünleştiren yeni ağlar kuruyorlar. Yeni göçmenler beyazlarla çok yüksek oranlarda evliliğe de gidiyor. Böylece ABD`de yeni bir melez insanlar kuşağı ortaya çıkarak eskinin o keskin siyah ırk-beyaz ırk ayrımını da değiştirecek ve önemsizleştirecektir. ABD`nin 50 eyaleti gelecekte Meksika`nin kuzeyini ve tüm Kanada`yı kapsayan bir imparatorluğun ticari ve düşünsel merkezleri olacaktır. (YENİ BİNYIL)