Fiyat Endeksleri ve Enflasyon

18.10.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :


Gerek borçlar gerekse ticaret kanunumuzda prensip olarak uygun görülmeyen `bileşik faiz` hesap tekniğinin, iktisadi alanda fiyatların belirlenmesinde uygulana gelmesi çelişkili bir görünüm arzediyor.


Enflasyon ve faiz arasındaki ilişkinin; oldukça yaygın olarak, Faiz oranının, enflasyon oranından büyük olması gerektiği, aksi halde, tasarruf yapılmayacağı veya mevcut tasarrufların bankalara kanalize edilemiyeceği olgusundan ibaret olduğu görülmektedir. Enflasyon esas itibariyle iktisadi bir olaydır ancak; hesaplanmasına esas piyasa fiyatlarının oluşması beraberinde önemli bir dizi matematiksel işlemi de oluşturmaktadır, dolayısıyla etkin bir enflasyon mücadelesinde bu hususun gözardı edilmemesi gerekmektedir. Temennimiz bu çalışmanın, bir önceki yazımız gibi gazete sayfaları arasında kalmayıp(1) adresine ulaşmasıdır. Bu çalışma ile; enflasyon ve faiz arasındaki ilişkiye, enflasyon endekslerinden hareketle farklı bir boyut kazandırılmak istenmiş ve enflasyonun bir neticesi olarak görülen DİE`nin aylık artış oranlarının enflasyonun belki sebebi değil ama enflasyon düzeyine pozitif yönde katkıda bulunan bir araç olabileceği kanaatine varılarak, bu husus ortaya konulmaya çalışılmıştır.


ENFLASYON;

Enflasyon en basit tanımıyla; Toplam talebin, toplam arzdan fazla olmasıdır.(2) Kısa sürelerde toplam arz, toplam talep seviyesine çıkartılamadığından fiyatlar genel düzeyi sürekli artma eğiliminde olmakta, fiyatlar genel düzeyindeki bu artış trendi, iki ayrı zaman kesiti ile ilgili mukayeseleri de anlamsız kılmaktadır.
Enflasyon baskısı altında bulunan ülkelerde, iktisadi karar birimlerinin bu süreçten bir şekilde etkilendikleri kuşkusuzdur. Bu karar birimlerinden hane halklarının enflasyondan olumsuz yönde etkilendikleri açık ise de; firmaların (olumlu yada olumsuz) etkilenmelerinin yönünü, yönetim stratejileri belirler.


FAİZ;

Dini, hukuki ve ekonomik açıdan, varoluşundan bu yana tartışma konusu olan, ancak günümüzde ticari yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olan faiz, esasen ekonomik bir kavram olup, en basit şekliyle; Likiditeyi tercihten vazgeçmenin bedeli olarak tanımlanmaktadır.(3)

Faizi birçok açıdan incelemek mümkün ise de bu çalışmada faiz, amaca yönelik olarak; sadece hukuki açıdan ve uygulanış biçimi açısından ele alınmıştır.


HUKUKİ AÇIDAN FAİZ;

Hukuki açıdan faiz; mahrum kalınan bir miktar paraya, mahrumiyet süresi ve mahrum kalınan paranın miktarı ile orantılı olarak sağlanan medeni bir semereolarak tanımlanmaktadır.(4)

TTK`nun, 1461.maddesinde faiz; akdi ve kanuni faiz olmak üzere başlıca iki gruba ayrılmış olmakla birlikte; müelliflerce, mahkeme kararlarından doğan üçüncü bir grup faiz daha bulunduğu ileri sürülmektedir. BK`nun, 308. maddesinin 2. fıkrasında; Faizin anaparaya zam edilerek tekrar faiz yürütülmesi evvelden mukavele edilmiş olsa bile batıldır, ayrıca; TTK`nun, 8. maddesinin 2. fıkrasında da; üç aydan aşağı olmamak üzere faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla, borçlu bakımından ticari iş mahiyetini haiz olan karz akitlerinde muteberdir denilmek suretiyle yasal düzenlemelerimizde prensip olarak; bileşik faizin reddolunduğu fakat basit faizin benimsendiği ifade olunmuştur.


UYGULANIŞ AÇISINDAN FAİZ;

Matematik açıdan herhangi bir faiz işleminde üç öge vardır; kapital, süre ve faiz oOranı...(5) Bunlardan kapital faiz karşılığı yatırılan, borç alınan veya borç verilen para; süre paranın yatırıldığı, borcun alındığı ve ödendiği zaman parçası ve faiz oranı da; faiz tutarının kapitale oranıdır. Ayrıca; faizin ödeneceği eşit zaman aralıklarına da; devre denilmektedir. Uygulanış biçimi açısından başlıca iki tür faiz vardır. Başlangıç kapitali üzerinden hesaplanan faize; basit faiz, devresel olarak (devre faizi kapitale eklenmek suretiyle) artan kapital üzerinden hesaplanan faize ise; bileşik faiz denilmektedir. Basit faizde kapital ve faizlerin toplamına tutar, bileşik faizde de; kapitalin biriktirilmiş toplamına baliğ denilmektedir.


Basit ve bileşik faiz uygulaması; enflasyon - faiz ilişkisinin net bir biçimde orataya konulabilmesi için; faiz oranı olarak DİE`nin 1997 yılı TÜFE aylık artış oranları toplamı olan yüzde 71 (yıllık enflasyon oranı değil) ve yine aynı gerekçe ile aylık devreler esas alınmak suretiyle örneklendirilmiştir.

ÖRNEK :1
Kapital: 1.000.000.-, Süre: 1 Yıl, Devre: 12 Ay, Faiz Oranı: yüzde 71

1) Basit Faiz`de:
1.000.000.-x 30x 0,71/ 360 = 59.166,7

Devre Faizi
59.166,7 x 12 = 710.000.- 1.000.000.- + 710.000.- = 1.710.000.- = Tutar
1.710.000.- / 1.000.000.- = 1,7100
Sonuç= yüzde 71
1997 Yılı TÜFE Aylık Artış Oranları Toplamıda; yüzde 71`dir.

2) Bileşik Faiz`de:
0,71/ 12 = yüzde 5,91 Aylık Faiz Oranı
l.000.000.-x (l+0,0591)12 = 1.991.790.- = Baliğ
l.991.790.- / l.000.000.- = l,9918
Sonuç= yüzde 99.1

Yılı TÜFE Yıllık Enflasyon Oranı da; yüzde 99.1`dir.

Örnek 1`deki, Bileşik Faiz hesabında kullanılan ve toplamları; % 71`lik Faiz Oranı`nı oluşturan, 1997 yılı Tüfe aylık fiyat artış oranları aynen alınmak ve aynı örnekteki kapitale (l.000.000.- TL.`na) eşit fiyata, eşit süre ile (ve endeks rakamlarının aylık hesaplanması nedeniyle, aylık devrelerle) uygulandığında ifade etmek istediğimiz husus açıkça görülecektir.


Örnek çözümde; basit faiz formülündeki yüzde 71`lik faiz oranı, doğal olarak TÜFE aylık artış oranları toplamı olan yüzde 7l`e denk düşerken, aynı orandan hareketle bulunan bileşik faiz formülündeki yüzde 99.1`lik faiz oranının ise TÜFE yıllık enflasyon oranı olan, yüzde 99.1`e denk düştüğü görülecektir. Diğer yandan, bilindiği üzere; sürekli değişen fiyatlara, cari fiyat, bunların tashih edilerek mukayese edilebilir hale getirilmesiyle elde edilen fiyatlara da, sabit fiyat denilmektedir. Cari fiyatlardan sabit fiyatlara ulaşılması ise; fiyat endeksleri adı verilen tekniklerle mümkündür. Ülkemizde, Devlet İstatistik Enstitüsü; diğer istatistik veriler yanında; bu yazının esasını oluşturan, tüketici ve toptan fiyat artış oranlarını da gerek aylık, üç aylık, altı aylık ve gerekse yıllık bazda tespit ve ilan etmektedir. Aşağıdaki tabloda yazımız kapsamı gereği sadece, DİE`nin 1997 yılı aylık tüketici fiyat artış oranlarına yer verilmiştir.

Örnek 1`deki, bileşik faiz hesabında kullanılan ve toplamları; yüzde 71`lik faiz oranını oluşturan, 1997 yılı TÜFE aylık fiyat artış oranları aynen alınmak ve aynı örnekteki kapitale (l.000.000.- TL.`na) eşit fiyata, eşit süre ile (ve endeks rakamlarının aylık hesaplanması nedeniyle, aylık devrelerle) uygulandığında, ifade etmek istediğimiz husus açıkça görülecektir.

ÖRNEK: 2

1.000.000.-, Süre: 1 yıl, Devre: 12 ay

Örnek 2`de yer alan; 1.000.000.- TL.`lık fiyata, 1997 yılı TÜFE aylık fiyat artış oranları, basit hesap tekniği ile uygulandığında; (1.710.000.-/1.000.000.-) yüzde 71`lik fiyat artış oranına ulaşılmaktadır ki; bu oran basit faiz hesabında bulunan faiz oranına eşittir.


Yine aynı fiyata aynı aylık fiyat artış oranları fakat bileşik hesap tekniği ile uygulandığında ise; (1.991.483.-/1.000.000.-) yüzde 99.1`lik orana ulaşılmaktadır. DİE tarafından Yıllık Enflasyon Oranı olarak da ilan edilen bu oran bileşik faiz hesabında bulunan faiz oranına eşittir. Bu oranın vergi uygulamalarında birçok değerlemeye esas teşkil ettiğinide unutmamak gerekir. Özetle; 1.000.000.- TL`lık bir birim malın fiyatında sadece kullanılan hesaplama tekniği sonucu, 281.483.- TL`lık ek bir fiyat artışına ulaşılmaktadır ki, bu da bu hesaplama tekniğinin fiyatlar genel düzeyine (ve sonuç olarak enflasyon düzeyine) pozitif katkısından başka bir şey değildir. Ticari işlerde bile kural olarak kullanılamıyan, diğer bir ifadeyle; uygulanması bir istisna olan bileşik faiz; bir hesap tekniği olarak piyasa fiyatlarının belirlenmesinde hüküm sürdürmektedir. Üstelik, DİE`nin tespit ve ilan ettiği fiyat artış oranları bu uygulamaya resmi bir gerekçe oluşturmaktadır. Burada; faiz ve enflasyonun farklı şeyler olduğu, dolayısıyla mukayese edilemiyeceği gibi, hukuki ve iktisadi tanım ve tarifler destekli tartışmalara girilebilirse de kanaatimizce işin özü hesaplama tekniğidir.

Araştırmacı,S.Erdinç KERSÜ (Eski Banka Müfettişi)

NOTLAR;

1) KERSÜ, S.Erdinç; Yasal Mağduriyet, Dünya Gazetesi, 13.12.1999, S.13.

2) ULUATAM, Özhan; Makro İktisat, Ankara, Savaş Yayınları, Sevinç Matbaası,
1984 (5.Baskı), s.287.

3) ÜLGENER, Sabri; Milli Gelir, İstihdam ve İktisadi Büyüme, İstanbul, Der Yayınevi, Sevinç Matbaası, 1980 (6.Baskı) s.355.

4) BOZER, Ali; Bankacılar İçin Ticaret Hukuku Bilgisi, Ankara, T.İş Bankası A.Ş. Banka ve Tic.Huk.Ar.Enst.Yay., Sevinç Matbaası, 1982 (9.Baskı) s.151.
5) SÖNDÜRMEZ, Günay; Finans Matematiği, İzmir, Karınca Matbaacılık, 1988, s.2.
6) AKTAN, Coşkun Can; Çağdaş Liberal Düşüncede Politik İktisat, Ankara, Türkev Matbaası, 1994, s.3-28. (FİNANSAL FORUM)

 

Hisse Başarıyla eklendi