Cumhurbaşkanı Sezer `den Satırbaşları

02.10.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :


Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer`in konuşmasından satırbaşları şöyle: KARARNAME KRİZİ: Anayasa`nın Bakanlar Kurulu`na belli konularda Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektedir. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin ivedi ve zorunlu olmayan durumlar için verilmesi, hemen her konuda düzenleme yetkisi tanınarak uygulamaya yaygınlık ve süreklilik kazandırılması yasama yetkisinin devri anlamına gelir ve Anayasa ile bağdaşmaz. Bu durum, yasama ve yürütme erkleri arasındaki dengenin bozulmasına, yürütme organının yasamaya karşı üstün konuma gelmesine, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi ayrık ve türevsel bir yetki iken, bu yetkinin asli yetkiye dönüşmesine neden olacaktır. Kanun hükmünde kararnameleri, Anayasa`ya ve hukuka uygunluk yönünden değerlendirirken, yürütmenin organlarından biri olan Bakanlar Kurulu`nu ya da Devlet işleyişini engellemek değil, tam tersine yardımcı olup, Anayasa`ya ve hukuk devletine uygunluğu sağlamak amacını taşıyorum. İDAM CEZASI: İdam cezası konusunda bir Anayasa değişikliğine gereksinim duyulmaktadır. Aynı sonucun Türk Ceza Yasası`nın ölüm cezasını gerektiren suçların, ölüm cezası dışında, örneğin ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ile cezalandırılmasını sağlayacak bir gözden geçirmeye bağlı tutulmasıyla elde edilebileceğini belirtmek isterim. TERÖRİZM: 1984 yılından bu yana toplumsal ve ekonomik yaşam yönünden önemli bir tehdit oluşturan bölücü terör hareketine karşı devletin verdiği savaşım öncelikli bir konu olma özelliğini korumaktadır. Devletin resmi dili, bayrağı, sınırları ve egemenlik hakları, her türlü tartışmanın üzerindedir. Amacı ne olursa olsun, terörizmin hiçbir türünün haklı görülmesi düşünülemez.İRTİCA: Dini esasları temel alan teokratik bir düzen kurulmasını amaçlayan irticanın, devlete sızma özelliği ve silahlı eylem yeteneği ile ulaştığı yüksek tehdit düzeyi, toplumda haklı kaygılar uyandırmaktadır. Anayasa`da belirtilen demokratik, laik, sosyal yapımızı yıkmayı amaçlayan her tehdidi olduğu gibi, irtica tehdidini de önlemek devletin ana görevleri arasındadır. İrtica ile savaşımda gereksinme duyulan ve yüce meclisimize sunulan tasarıların ivedilikle yasalaşması ve etkin biçimde uygulamaya konulması bu konuda başarıya ulaşmamızı sağlayacaktır.İNSAN HAKLARI: İnsan hakları alanında evrensel normlara uyum sağlamak için Anayasa ve yasalarda gerekli değişikliklerin yapılması gerekiyor. Uluslararası alanda gelişme gösteren insan hakları hukuku verilerinin hukukumuza yansıtılması, uluslararası sözleşmeler karşısında Anayasa ve yasa kurallarının gözden geçirilmesi, sözleşmelerde öngörülen evrensel standartların hukukumuza kazandırılması zorunludur.CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİ: Anayasa`ya göre, Cumhurbaşkanı yalnız yürütme organı içinde değil, yargı yönünden de üstün bir konuma ve önemli yetkilere sahip bulunuyor. Kimi yüksek mahkeme üyelerini ve özellikle Anayasa Mahkemesi üyelerini devletin ve bu bağlamda yürütme organının da başı olan Cumhurbaşkanı`nın seçmesi yargı bağımsızlğı ve hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Hukuk Devleti ya da Hukuka bağlı devlet yönetenlerin de yönetilenler gibi hukuk ile bağlı kılınmasını öngörür. Devletin üstün otoritesinin hukuka bağlılığının sağlanmasının ilk koşulu, yargı denetiminin devletin tüm organlarını kapsamasıdır.
EKONOMİ: Ekonomik alanda bugün yaşanılan sıkıntıların ortaya çıkmasına ve çözümünün gecikmesine, sonuç olarak Türk Ulusu`nun gönenç düzeyinin hak etmiş olduğu düzeyin altında kalmasına yol açan nedenlerin başında, 25 yılı aşkın bir süredir yaşanılan yüksek enflasyon ve ekonomik istikrarsızlık gelmektedir. Birkaç yıl dışında son 25 yıldır Türk ekonomisi, yüzde 60`lar ile yüzde 100`ler arasında değişen bir yapısal enflasyon süreci içinde bulunuyor. Bu süreç, bir yandan gelir dağılımını dar gelirliler aleyhine bozarken, diğer yandan da ekonominin üretkenliğini azaltmakta ve uzun erimde daha yüksek büyüme hızlarına ulaşılabilmesini engellemektedir. Uygulanan istikrar programının esas amacı enflasyonu düşürmektir. Fiyat istatistikleri, enflasyonu düşürme amacına ulaşılması için daha çok çaba gösterilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Ancak enflasyonla savaşım yükünün, toplumun değişik kesimlerinin üzerine, bunların ekonomik gücüne göre dengeli dağıtılmasına özen gösterilmelidir. Dar ve sabit gelirliler üzerindeki enflasyon baskısının azaltılması yerinde olacaktır.VERGİ: Vergiler az gelirliden az, çok gelirliden çok oranda alınmalı ekonomik etkinlikleri özendirmeli, etkin ve verimli olmalıdır varlıklı ile yoksul ayırmayan bu nedenle de vergilerin en adaletsiz türü olan dolaylı vergilerin, toplam vergiler içindeki payı yüzde 60`lardadır. Öncelikle bu durumun düzeltilmesi yerinde olacaktır. Diğer olumlu yanları yanında, kayıt dışı ekonomik faaliyetleri kayıt altına alacak olan 1998`de çıkarılan Vergi Yasası`nın tümüyle uygulanmasından vazgeçilmesinin vergi adaletsizliğini daha da ağırlaştırdığı söylenebilir. Vergi yükünün toplumun değiik kesimleri üzerinde onların gelirine göre dengeli dağıldığı da söylenemez. Ücretli ve maaşlıların, toplam ulusal gelirden aldıkları pay, en son verilerle yüzde 25 - 30`lar düzeyindedir. Buna karşılık bu kesimin vergi yükü toplum vergilerin yüzde 60`ı dolayındadır. Bu dengesizliğin de giderilmesi gerekir.2001 BÜTÇESİ: Hükümetimiz, 2001 yılı bütçesini, 2000 yılı bütçesi dolayında tutacağını açıklamıştır. Enflasyonla savaşım bakımından böyle bir yaklaşımın gerekli olduğu öne sürülebilir. Ancak 2001 bütçesinin geçen yılın düzeyinde tutulması, kamu hizmetlerinin gerçek anlamda ya da reel olarak, enflasyon oranında daralması demektir. Enflasyonla savaşım gerekçesiyle de olsa bütçe sınırlamasının, en azından adalet, sağlık ve eğitim gibi temel kamu hizmetlerinde uygulanmaması yerinde olacaktır.ÖZELLEŞTİRME: Türkiye`nin özelleştirme konusunda çok daha açık bir tutum sergilemesi gerekmektedir. 15 yıl boyunca uygulanmakta olan özelleştirmenin yasal ve kurumsal düzenlemelerinde önemli eksiklik ve yetersizlikler bulunmaktadır. Bölgesel gelişim için gerekli girişimlerin kamu işletmesi olarak kalmasında yarar olabilir. Ancak eldeki kamu işletmelerinin ekonominin kurallarına göre ve özerk yönetilmeleri, etkin ve verimli çalışmalarının sağlanması gerekmektedir. Özelleştirme gelirlerinin, bütçe açıklarının kapatılması ya da devlet borçlarının ödenmesi amacıyla kullanılmasından kaçınılması uygun olur. Özelleştirme gelirleri yeni yatırımlara dönüştürülmelidir.TOPYEKÜN GELİŞME: Türkiye`nin ekonomik alanda önündeki öncelikli ereği yatırımları, üretimi, ihracatı ve dolayısıyla ulusal geliri artırmak olmalıdır. Bunu sağlayacak politikalar uygulanmalı, özendirici önlemler alınmalıdır. Gelir dağılımının bozulmasının toplumsal uyum ve istikrarı olumsuz etkilediği, toplumsal kimi patlamanın kaynağı olduğu unutulmamalıdır.YOLSUZLUK: Her ülkenin içinde bulunduğu koşullara göre farklılıklar gösteren yolsuzluk olayı, ülkemizde, üzerinde özenle durulması gereken bir boyut kazanmıştır. Yolsuzluğun olumsuz etkileri, önce demokrasinin temelini oluşturan hukuk devleti ilkesi alanında görülecek, hukuka bağlılık ve güven yok olacaktır.NÜFUS ARTIŞI: Hızlı nüfus artışı ekonomiye büyük sorunlar yüklemektedir. Gelir dağılımının bozulmasında, işsizlikte, kalkınmanın gerçekleştirilememesinde, sağlıksız kentleşmede, eğitim ve sağlık sorunlarının büyümesinde aşırı nüfus artışı önemli bir etmendir.ERMENİ TASARISI: ABD ile Türkiye arasındaki ikili ilişkiler, son yıllarda her alanda gelişerek stratejik ortaklık olarak adlandırılan bir niteliğe kavuşmuştur. Ancak, ne yazık ki , özellikle bu ülkede seçimlerin yapıldığı yıllarda Türkiye`ye düşman lobilerin bu ilişkileri zedeleyecek kimi girişimlere yöneldikleri öteden beri bilinmektedir. Gerçekleri saptırmak yoluyla tarihte gerçekleşmemiş bir olayı, gerçekleşmiş gibi göstermek ve Türk ulusunu karalamaya çalışmak hiç birimizin kabul edebileceği bir durum değildir. Militan Ermeni çevrelerin Amerika Birleşik Devletlerine özgü iç politika dinamiklerini istismar etme çabalarının boşa çıkmasını ve salt oy kaygısıyla ulusal çıkarlarını gözardı eden ABD Temsilciler meclisinin kimi üyelerinin sonunda sağduyunun gereği olan bir tutum almaya yönelmelerini diliyorum.EĞİTİM: Eğitim düzeyinin ve niteliğinin yükseltilmesinde zorunluluk vardır. Nitelikli eğitimle iyi öğretmenler yetiştirilebilir. İyi yetişmiş öğretmenler ise bilgi düzeyi yüksek öğrencilere sahip olmamıza, böylelikle toplumun eğitim ve kültür düzeyinin yükselmesine olanak tanıyacaktır. Öğretmenlerin maddi olanaklarının artırılarak bu mesleğin yeniden çekici duruma getirilmesi gerekmektedir. Kaynak yeterli olmadığı için eğitimin altyapı eksiği giderilememektedir.(FİNANSAL FORUM)
 

Hisse Başarıyla eklendi