Çevre Bakanlığı`nın görev, yetki ve sorumluluk alanının belirsizliği nedeniyle,
Avrupa Birliği`ne teknik uyumun sağlanması neredeyse olanaksız görünüyor.
AB Müktesebatının 3`üncü önemli ayağını oluşturan çevre konusunda idari, teknik, mali sorunlar nedeniyle 2000 yılı sonuna kadar teknik uyumun sağlanmasının
`imkansız` olduğu bildirildi. Çevre Bakanlığı`nca yapılan bir çalışmada tehlikeli maddeler ve çevre koruması konularında koordinasyon görevinin Çevre Bakanlığı`na verildiği anımsatılarak, `Ancak bu konulardaki yaklaşık 20 direktifin yarısına yakını diğer bakanlıkların görev yetki ve sorumluluk alanına girmektedir. Koordinasyonda sorunlar yaşanmaktadır` denildi. Mevzuat uyum çalışmalarının önemli bir bölümünün tamamlandığı anlatılan çalışmada, `Bunların yıl sonuna kadar sonuçlandırılması şüphelidir` denildi. Çalışmada bu alanda AB`den teknik ve mali destek alınmasının zorunlu olduğuna da dikkat çekildi.
FARK AÇILIYOR;
Çevre Bakanlığı 4`ncü Çevre Şurası kapsamında oluşturulacak `Adaylık Sürecinde Türkiye - AB İlişkileri` Komisyonu ön çalışma raporu hazırladı. Raporda yapılan mukayeseli incelemeler sonucunda AB çevre mevzuatı ile Türk çevre mevzuatı arasında pek çok anlamda genel bir uyum olduğu belirtilerek, ancak AB mevzuatında Türk mevzuatına oranla daha sıkı standartların bulunduğu, bazı konuların ise Türk mevzuatında yer almadığı, ayrıca mevzuatlar arasında teknik düzey farklılıklarının uyumsuzluklara neden olduğu anlatıldı. AB çevre mevzuatının son 5 yıllık gelişimi gözönüne alındığında politikalar açısından daha önce tespit edilen uyumun dahi zayıfladığı anlatılan raporda, `Uygulamalar açısından bakıldığında fark daha da açılmaktadır` denildi. Raporda, tam üyeliğin gerçekleşmesinde yasalarda ve diğer düzenlemelerde sağlanacak uyumun ötesinde ürün standartları, üretim yöntemleri, bilinç ve katılım gibi genel olarak yaşam kalitesinde sağlanacak uyuma bağlı olduğu vurgulanarak, `Bu ise tüm sektörlerde çevresel uyumu ve sürdürülebilirliği hedeflememiz gerektiğini göstermektedir` denildi. (FİNANSAL FORUM)