Büyükşehir ve kent vergisi geliyor

23.07.2003 - 10:43 | Son Güncelleme :

Vergi Konseyi`nce Maliye Bakanı Unakıtan`a sunulan reform taslağında, kentlerde oturanlara yeni vergiler öneriliyor


Türkiye´nin vergiyle ilgili sorunlarının çözümü için oluşturulan Vergi Konseyi´nce hazırlanan reform taslağında, belediyelere yeni kaynak yaratılması adı altında kentlerde yaşayanlara yeni yükler getiriliyor.

Konseyin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan´a sunduğu taslakta, mahalli idareler teşkilatının ve buna bağlı gelir yasalarının çok eski, hatta çağ dışı kaldığı görüşü savunuldu. Mahalli idarelerde ´´partizanlık yapıldığı, göreve gelen her siyasi kadronun kendi yandaşlarına görev verdiği, eskileri ise işten çıkaramadığı´´ belirtilen taslakta, mahalli idarelerde ´´yolsuzluk, rüşvet, keyfi idare ve kent rantlarının peşkeş çekilmesinin´´ bilinen bir gerçek olduğu vurgulandı. Bunun sonucunda oluşan çarpık ve kötü kentleşmenin ülke ekonomisine de zarar verdiği kaydedilen taslakta, yerel yönetimler reformunun vakit geçirilmeden hayata geçirilmesi gereğinin altı çizildi. Yeni bir tasarı çalışması yerine İçişleri Bakanlığı tasarısı üzerinde çalışma yapılarak, bunun güçlendirilmesi yoluna gidilmesi istenen taslakta, yerel yönetimleri güçlendirecek çözüm önerileri de şöyle sıralandı:

YENİ VERGİLER UYGULAMAYA KONULMALI
-Büyükşehir vergisi: Kanuni ya da iş merkezleri büyük şehirlerde bulunan sınai ve ticari işletmeler ile büyük şehirlerde faaliyet gösteren serbest meslek erbabı ve büyük şehirlerde kira geliri elde edenlerin Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu ile tespit edilen vergi tarifeleri yüzde 3-5 puan arası yükseltilerek vergilenmeli. Bu oranlar, şehirler itibariyle farklı bir şekilde uygulanabilir.

-Konaklama vergisi: Büyük şehirlerin konaklama tesislerinde kalanlardan konaklama bedelinin yüzde 3-5´i oranında konaklama vergisi alınmalı. Söz konusu vergi, vergiyi kesen tesis işletmecileri tarafından her ay belediyelere ödenmeli. Turizm bölgelerinde bu tür bir verginin uygulanması düşünülürse 1 yıl sonra uygulamaya girecek şekilde düzenlenmeli. Aksi halde yapılmış olan yıllık satışlar nedeniyle bu vergi yansıtılamaz ve tesis işletmecilerinin karlarından alınan bir ciro vergisi durumuna dönüşebilir.

-Değer artış vergisi: Hızlı, plansız ve çarpık kentleşme sonucu kent rantlarının doğduğu bir gerçektir. Burada vergilenecek şey değer artışıdır. Bunun için öncelikle arazilerin ve arsaların kayda alınması, tapu ve kadastro çalışmalarının sonuçlandırılması, yani değerlenecek kıymetlerin sağlıklı bir envanterinin çıkarılması zorunludur. Kentsel rantın vergilenmesinde belediyelere ciddi bir pay verilmelidir. Daha önceki bir çalışmada belediyelere yüzde 75, büyükşehirlere yüzde 15, merkezi hükümete yüzde 10 pay verilmesi önerilmiştir. Kent rantları elden çıkarma sırasında ve enflasyondan arındırma yapılarak vergilendirilmelidir. Vergi yüzde 5 olarak uygulanmalıdır.

KULLANAN ÖDEMELİ
-Sebze, meyve, su ürünleri, canlı hayvan ve kesik et gibi günlük tüketilen tarımsal ürünlerin alım-satım ve değerlendirilmesinin borsa ortamı içinde gerçekleştirilmesi: Bu amacı gerçekleştirmek üzere büyük şehirler dışında büyük üretim merkezlerinde borsalar inşa edilmeli ve buralarda son derece etkin bir bilgi işlem alt yapısı oluşturulmalıdır. Borsa düzeni içinde kaydı temin bakımından ilk yıllarda mevcut düzen dışında bir vergileme olmamalı. Düzen tam işler vaziyete geldikten sonra, borsada işlem gören malların alım-satım değeri üzerinden yüzde 2-3 seviyelerinde işlem vergisi alınmalıdır.

-´´Kullanana ödet´´ felsefesi gereği düzenlemeler yapılmalıdır. Belediye bütçelerinde asfalt yapımı ve tamirleri çok önemli paya sahiptir. Öncelikle asfalt yapımı ve tamir bedellerinin ağır yük taşıyan kamyon ve tırlara, otogar yapımlarının da şehirlerarası yolcu taşıyan otobüs şirketlerine finanse ettirilmesini sağlayacak şekilde vergileme yoluna gidilmelidir. Okul ve fabrika servisleri ile kargo şirket araçları da, özel bir kent vergisine tabi tutulmalıdır. Bir yüklü kamyonun, 50 bin küçük otomobilin yaptığı tahribat kadar tahribat yaptığı unutulmamalıdır. Yine toplu konut ve site yapımı izni alanlar, ağaçlandırma ve çevre düzenleme anlamında imar görevleri üstlenmelidir.

ZOLU KASKO
-İtfaiye giderlerine karşı zorunlu yangın sigortası yaptırılması ve yangın sigorta vergisi. Türkiye çapında yasal zorunluluk bulunmadığı için yangın sigortası onda bir civarında yaptırılmaktadır. Zorunluluk olsaydı 2002 yılında yaklaşık 600 trilyon lira olan prim üretimi, 6 katrilyon lira yani 4 milyar dolar olacaktı. Bunun yüzde 10´u olan 400 milyon dolarkadar yangın sigorta vergisi alınacak, söz konusu tutarın da 240 milyon doları İstanbul´da elde edilecekti. 240 milyon dolar gelir, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütçesinin dörtte birine tekabül etmektedir. İlave gelirden belediyelere yüzde 15 pay aktarılsa böylece belediyelere 590 milyon dolar ek kaynak aktarılmış olur. -Zorunlu kasko uygulaması: Türkiye´de trafik sigortası zorunlu olduğu halde kaskoda zorunluluk bulunmamaktadır. Kasko sigortalı araç oranı yüzde 20´ler civarındadır. 2002 yılında kasko prim üretimi 850 milyon dolar kadardır. Ödenen BSMV ise 42 milyon 500 bin dolardır. Eğer kasko zorunlu hale getirilir ve takip edilirse, kasko üretimi 4 milyar 250 milyon dolara, BSMV ise 212 milyon 500 bin dolara çıkacaktır. Yaratılan 3.4 milyar dolarlık primin yüzde 15´i olan 1.1 milyar doların belediyelere aktarılması ciddi bir gelir kaynağı olacaktır. -Yap-işlet, yap-işlet devret ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları ile yapılabilecek yatırımlar: Belediyelerin yolcu ve yük terminalleri, açık kapalı otoparklar, konut yapımı, arsa üretimi, okul, kütüphane, kültür merkezleri ve müzeler, spor tesisleri, balıkçı barınağı, yat limanı, hal, mezbahane tesisleri, sanayi fuarları ve kongre merkezleri yapımında bu modellerden yararlanılabilir. -Çöp vergisi toplanmasında güçlükler vardır. Bu vergi su faturalarına eklenerek tahsil edilebilir.
 

Hisse Başarıyla eklendi