Bugün yaşanan krizin tohumları, 1970`lerin başında, OPEC ülkeleri petrol fiyatlarını büyük ölçüde artırıp ek kazançlarını batı bankalarına yatırdıklarında atıldı. Bu paraya faiz ödeme durumunda olan Batı bankaları da, hiç gecikmeden gözlerini gelişmekte olan ülkelere çevirip faizle borç verecekleri ülke aramaya başladı. Gelişmekte olan ülkeler, genellikle enflasyon hızının altında seyreden düşük faiz oranlarına bakıp dış borca yönelme gibi yanlış bir eğilim içine girdi. Alınan borçların büyük bir bölümü, silahlanma, hatta dış bankalarda özel hesap açtırma gibi kalkınmaya katkısı olmayan alanlarda kullanıldı. Sonra, ihraç ürünlerinin fiyatları hızla düşerken faiz oranları yükseldi ve 1979 yılında petrol fiyatları bir kez daha arttı. İhracat gelirleri azalan, buna karşılık dış borçla ilgili yükümlülükleri ağırlaşan ülkeler, bu yükümlülükleri yerine getirmek ve felaketi erteleyebilmek için can havliyle daha fazla borçlanmaya başladı. Ne var ki, 80`li yıllarda faiz oranlarında meydana gelen bir puanlık her artış, borçlu ülkelerin her yıl yapmak zorunda oldukları dış borç ödemelerini en az 5 milyar daha artırıyordu. Böylece, altından kalkılmaz bir borç yükü ortaya çıktı. (RADİKAL)
Borç Krizi Nasıl Başladı?
04.12.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :Bugün yaşanan krizin tohumları, 1970`lerin başında, OPEC ülkeleri petrol fiyatlarını büyük ölçüde artırıp ek kazançlarını batı bankalarına yatırdıklarında atıldı. Bu paraya faiz ödeme durumunda olan Batı bankaları da, hiç gecikmeden gözlerini gelişmekte olan ülkelere çevirip faizle borç verecekleri ülke aramaya başladı. Gelişmekte olan ülkeler, genellikle enflasyon hızının altında seyreden düşük faiz oranlarına bakıp dış borca yönelme gibi yanlış bir eğilim içine girdi. Alınan borçların büyük bir bölümü, silahlanma, hatta dış bankalarda özel hesap açtırma gibi kalkınmaya katkısı olmayan alanlarda kullanıldı. Sonra, ihraç ürünlerinin fiyatları hızla düşerken faiz oranları yükseldi ve 1979 yılında petrol fiyatları bir kez daha arttı. İhracat gelirleri azalan, buna karşılık dış borçla ilgili yükümlülükleri ağırlaşan ülkeler, bu yükümlülükleri yerine getirmek ve felaketi erteleyebilmek için can havliyle daha fazla borçlanmaya başladı. Ne var ki, 80`li yıllarda faiz oranlarında meydana gelen bir puanlık her artış, borçlu ülkelerin her yıl yapmak zorunda oldukları dış borç ödemelerini en az 5 milyar daha artırıyordu. Böylece, altından kalkılmaz bir borç yükü ortaya çıktı. (RADİKAL)