Ali Tigrel; Yabancı sermayenin anatomisi

10.10.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :


Son birkaç yazımda Türkiye`ye yeterli miktarda yabancı sermaye gelmediğini, hatta gelen yabancı sermayenin ülkemizin potansiyelinin çok gerisinde kaldığını belirtmiş, bu durumun ekonominin dış dengesi - bankacılık kesiminin açık pozisyonu ekseninde yatan riskleri artırdığını belirtmiştim. Gerçekten 1980 - 2000 dönemindeki yabancı sermaye hareketlerine bakıldığında Türkiye`nin yabancı sermayeyi cezbetme açısından genelde pek başarılı olmadığı açıkça görülüyor (1). Belli yıllarda siyasi iktidarın yapısına ve yönetimin kalitesine bağlı olarak bir ölçüde başarılı olunsa bile bunun hiçbir zaman süreklibir trend izlemediği, siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın yarattığı olumsuzlukların yabancı sermaye hareketlerine de yansıdığı göze çarpıyor.

1980 - 2000 DönemiDört yıllık dilimler bazında yabancı sermaye
İzin Verilen Fiili Yabancı
Yabancı Sermaye Girişi
Zaman Dilimi Sermaye (Milyon &) (Milyon $)
1980 - 83 686 366
1984 - 1987 1.474 729
1988 - 1991 6.161 3.389
1992 - 1995 8.369 4.215
1996 - 1999 8.850 3.789

(1) : Finansal Forum, 26.09.2000, S.3

(2) : Ali Tigrel, Geçiş Döneminde ODA Ekonomileri

Finansal Forum, 08.09.2000, S.2Ülkemizdeki yabancı sermaye hareketlerinin kısa vadeli dönemsellik özelliği olduğu düşüncesiyle 1980 - 2000 dönemini dörder yıllık dilimler bazında inceledim. Sonuçları okuyucularımın ilgisini çeker ümidiyle özetliyorum.1. 1980 - 1983 dilimi bir yerde 12 eylül 1980 sonrası yaşadığımız ara rejim döneminin özelliklerini yansıtıyor. Yabancı sermaye izinleri tutar olarak oldukça düşük düzeyde. 4 yılda ülkeye giren fiili yabancı sermaye 366 milyon dolar seviyesinde kalıyor.2. 1984 - 1987 diliminde yabancı sermaye izinlerinde ve girişlerinde ciddi bir kıpırdanma göze çarpıyor. 1.ANAP iktidarı döneminde sağlanan ekonomik liberalleşmenin ve yapılan reformların ilk etkileri rakamlara bir ölçüde yansıyor. 4 yılda verilen izinlerin toplamı bir önceki dilimi katlıyor.

Fiili yabancı sermaye girişi yüzde yüz artışla 729 milyon dolara ulaşıyor.3. 1988 - 1991 dilimi yabancı sermayeye kazandırılan ivme açısından son 20 yılın altın dönemi oluyor. DPT bünyesindeki Yabancı Sermaye Başkanlığı üstün bir performans sergiliyor. Verilen izinlerin toplamı bir önceki dilimin dört katını aşıyor ve 6.2 milyar Doları buluyor. Fiili girişler ise bir önceki dilimin neredeyse 5 katına çıkıyor ve 3.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşiyor. Daha da ilginci fiili girişler dilim içinde yılda ortalama yüzde 29 artarak 1998`de 488 milyon dolardan 1991`de 1 milyar doların üstüne çıkıyor.

Yine bu dilim içinde yabancı sermayemevzuatında önemli iyileşmeler sağlanıyor. 1991`in 2. yarısında ise Yabancı Sermaye Başkanlığı diğer uygulama birimleri ile birlikte DPT`den alınıp Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı`na bağlanıyor.4. 1992 - 1995 diliminde yabancı sermaye izinleri artmaya devam ediyor; ancak artış hızı düşüyor. Verilen izinlerin toplamı 8.3 milyar dolara ulaşıyor. Yıllık fiili yabancı sermaye girişi 1992`de 1.242 milyon dolar düzeyini görüyor; ancak daha sonra 1993 - 1994 yıllarında geriliyor; 1995 yılında biraz toparlanmakla birlikte 1992 düzeyini bile yakalayamıyor. Bu nedenle dilim içindeki toplam yabancı sermaye girişi 4.2 milyar dolar düzeyinde kalıyor.5. 1996 - 1999 diliminde yabancı sermaye performansında bir duraklama trendi beliriyor.

Gümrük Birliği`nin ilk yılı olan 1996`da rekor düzeyde (3.8 milyar Dolar) izin verilmekle birlikte daha sonraki yıllarda izinlerin yıllık tutarı 1.7 milyar dolar civarında seyrediyor. Dilim toplamı 8.8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşiyor. Fiili yabancı sermaye girişleri ise bir önceki dilime göre gerileyerek 3.8 milyar dolar seviyesinde kalıyor.Son yirmi yılın bu kaba analizi ülkemizde yabancı sermayenin atılımı bakımından en başarılı zaman diliminin 1988 - 1991 olduğunu gösteriyor. Bu dönemde DPT içindeki esnek yönetim anlayışı Yabancı Sermaye Başkanlığının iyi bir performans göstermesini sağlıyor. Ekonomi bürokrasisi içindeki uyum yabancı yatırımcıların güvenini kazanıyor. Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal`ın orkestra şefliği altında yönetim içinde aşırı çatlak sesler ve uyumsuzluklar göze çarpmıyor.

1991 yılından itibaren ülkemizin siyasi hayatına damgasını vuran koalisyon hükümetleri zamanında ise bu olumlu havanın giderek bozulduğunu, yönetim kalitesinin düştüğünü, uyum ve koordinasyon sorunlarının arttığını görüyoruz. Sonuç ortada: ence bazı yetkili yabancıların ülkemize niye yabancı sermaye gelmediğini sormaları hiç de şaşırtıcı değil.Tekrar hatırlatalım. Son 10 yılda Türkiye`ye giren fert başına fiili yabancı sermaye (net) 155 dolar düzeyinde. Bu rakam Macaristan`da 1.764, Çek Cumhuriyeti`nde 1.447, Polonya`da 518 Dolar (2). (FİNANSAL FORUM)

 

Hisse Başarıyla eklendi