Adnan Bali: 2017 için öne çıkan risk...

19.12.2016 - 12:31 | Son Güncelleme :

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Bali, "TL'deki değer kaybının ivme kazanmasının bazı firmaların mali yapılarında bozulmaya ve geri ödeme güçlüğü çekmelerine neden olabilmesi de 2017 yılına ilişkin öne çıkan riskler arasında yer alıyor" dedi.

https://i.bigpara.com/i/55big/adnan_bali_650.jpg

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, İş Bankası'nın 2016 gerçekleşmeleri ve gelecek yıla ilişkin beklentilerini AA muhabirine değerlendirirken, yılın son çeyreğinde, iktisadi faaliyetin, makroihtiyati tedbirlerin gevşetilmesi yönünde alınan kararlar ve kamu harcamalarının desteğiyle bir miktar hareketlendiğini ancak iç ve dış kaynaklı süregelen belirsizliklerin yarattığı dalgalanmaların ekonomik aktiviteyi baskı altında tutmaya devam ettiğinin gözlendiğini ifade etti. 

PİYASALARDAKİ SON DURUM İÇİN TIKLAYIN... 

Haberin Devamı

Gelecek yıl ekonomik büyümenin bir miktar hızlanabileceğini ancak potansiyelinin altında kalmaya devam edeceğini tahmin ettiklerini belirten Bali, "Mevcut riskler dikkate alındığında mali disiplinden taviz verilmemesiyle kamu maliyesi tarafında uzun bir zamandır sergilenen olumlu performansın önümüzdeki dönemde kamu harcamalarının artırılması suretiyle ekonomik aktivitenin desteklenmesi açısından yeterli hareket alanı sağlayacağını öngörüyoruz." dedi. 

KARAMSARLIĞA KAPILMAYA GEREK YOK

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, ABD'de Donald Trump'ın başkanlığa seçilmesinin ardından Fed'in izleyeceği para politikasına ilişkin belirsizliklerin arttığını, Avrupa ile Japonya’da ise gevşek para politikalarının kısa vadede sona ermesinin beklenmediğini ifade ederek, Fed'in hamlelerinin öngörülenden daha hızlı olması halinde bu durumun uluslararası finansal piyasalarda oynaklığın artmasına ve özellikle dış finansman ihtiyacı yüksek, gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına yol açabileceğine dikkati çekti.

Böyle bir ortamda, gelişmekte olan ülke ekonomilerinde büyümenin aşağı yönlü baskı altında kalmasının söz konusu olabileceğine işaret eden Bali, dünya genelinde para politikalarının etkinliğinin ve sınırlarının sorgulandığı bir süreçte kamu harcamalarının artış eğiliminde olacağı yönündeki beklentiler dikkate alındığında, 2017 yılında dünya ekonomisinde kısmi bir toparlanma yaşanmasının muhtemel görüldüğünü ifade etti.

Haberin Devamı

ABD’nin yanı sıra AB’de meydana gelebilecek siyasi gelişmelerin, halihazırda toparlanmamış küresel ticaret hacmini baskılayabilecek ilave risk unsurları olarak karşılarına çıktığını, bu durumun, iş dünyası açısından öngörülebilirliğin ve yatırım iştahının azalmasına neden olduğunu belirten Bali, şunları kaydetti:

Haberin Devamı

"Bununla birlikte Türkiye, hem büyüme açısından göreceli olarak bu ülkelerden çok farklı bir noktada hem de disiplinli mali politikalar sayesinde ekonomiye ivme kazandırabilecek hareket alanına sahip. Avantajlarımızın da farkında olmamız lazım. Ülke olarak bu bakımdan bir karamsarlığa kapılmaya da gerek yok, yol açmaya da gerek yok. Aslında belli başlı ekonomik göstergelerimize bakıldığında olumlu yönde ayrışma imkanımız var iken, maalesef önümüze çıkan öngörülür, öngörülmez badireler nedeniyle bu olumlu yöndeki ayrışmayı yaşayamıyoruz, yaşayamadık. Böyle bir yılda bile Türkiye’nin yüzde 3’e yakın büyüme gerçekleştireceği öngörülüyor. 2005 yılından bu yana bizim büyümemiz 7 milyon kişi ile birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla yeni iş kapasitesi yaratmıştır. Büyümenin iş gücü, iş hacmi ve istihdam yaratacak şekilde oluşması da aslında son dönemlerin kapsayıcı büyüme modelleri açısından da önemli ipuçları veriyor diye düşünüyorum. Mali disiplinden de ödün verilmeksizin gerçekleştirilmiş durumda bunlar...

Bankacılık sistemine baktığınızda sermaye yeterlilik oranlarının yüzde 15-16 gibi seviyelerde olduğunu görüyorsunuz. Sorunlu kredilerde de oran, bankacılık sektörü için yüzde 3’ün biraz üzerinde. En büyük kreditör özel banka olarak bizim bunun da bir puan kadar altında. Özetle, bugün tartışılan, karşı karşıya kaldığımız sorunların yanında avantajlarımızın, farklarımızın da bilincinde olmamız gerekiyor." 

MEGA PROJELERE KAYNAK AKTARACAĞIZ

Adnan Bali, reel sektöre olan desteklerini aralıksız şekilde sürdürürken ekonominin lokomotif sektörleri arasında yer alan ve son dönemde mega projeler ile ön plana çıkan inşaat-taahhüt sektörüne de kaynak aktarmaya devam ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:

"İş Bankası, köprü-otoyol, kamu-özel sektör ortaklığında geliştirilen sağlık tesisleri, liman ve benzer altyapı/üst yapı yatırımları için sağlanan proje finansmanlarındaki lider konumu, anılan finansmanların kurgulanması ve hayata geçirilmesi aşamasında üstlendiği belirleyici rol ve deneyimi ile ekonomik kalkınma temelinin oluşturulmasında geçmişten bugüne kilit rol oynamıştır. Gebze-İzmir Otoyolu Projesi, üçüncü Boğaz Köprüsü’nü de içeren Kuzey Marmara Otoyolu Projesi, Avrasya Tüneli Projesi ve Galataport Projesi son dönemde bankamızın da içerisinde yer aldığı konsorsiyumlarca finansman sağlanan önemli altyapı projelerinden... Ayrıca, kamu-özel sektör ortaklığı ile geliştirilen entegre sağlık kampüsü ve şehir hastanesi projeleri de son dönemde kredilendirdiğimiz projeler arasında yer alıyor. Bu projelerden en yüksek yatırım bütçelerine sahip olan Ankara Etlik ve Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü projeleri ile Isparta ve Eskişehir Şehir Hastanesi projelerine yaklaşık 800 milyon dolar tutarında kaynak sağladık.

90 yılı aşkın süredir olduğu gibi, bundan sonra da öncü ve lider rolümüzün sorumluluğuyla Çanakkale Köprüsü ve Kanal İstanbul projeleri de dahil olmak üzere ülke ekonomisine katma değer yaratacak ve tüm yönleriyle ülkemize uzun vadede fayda sağlayacak, kredilendirme prensiplerimize uygun, sosyal ve çevresel açıdan sorunsuz projelerin hayata geçirilmesi için finansman çözümleri üretmeye devam edeceğiz."

 

Hisse Başarıyla eklendi