2014`te borsada neler olacak?

19.12.2013 - 16:16 | Son Güncelleme :

2014 yılı için tahminde bulunan uzmanların çoğu maalesef karamsar bir tablo çiziyor...

https://i.bigpara.com/i/55big/bist_6_dusus.jpg

<ımg hspace="10" vspace="5" src="http://i.bigpara.com/i/55big/bist_15_birikim_fon.jpg" align="right">2013 yılı içerisinde Borsa İstanbul’da; gerek içerdeki gerek dışarıdaki etkenlerle bir taraftan tarihi rekorlara imza atılırken, diğer taraftan ciddi düşüşler de yaşadı.

Şenay Erdem
bigpara.hurriyet.com.tr


2014 yılı için tahminde bulunan uzmanların çoğu maalesef karamsar bir tablo çiziyor. Yani yatırımcıların daha temkinli davranması gereken bir yıla girmek üzereyiz.

Portföyünde hisse senedi olan veya portföyüne hisse senedi almak isteyen birçok yatırımcı hisse senedi piyasalarında 2014 yılının nasıl geçeceğini merak ediyor. Bigpara Borsa Uzmanı Adem Özen 2014 beklentilerini yorumladı…

İşte Özen’in 2014’e dair beklentileri…

2014 yılı özellikle gelişmekte olan ülkeler içerisinde likidite ihtiyacı yüksek, yeni ekonomik dengelere / normallere karşı önlemlerini alamamış ülkeler açısından çok iyi bir yıl olmayacak gibi görünüyor. ABD, Avrupa ve Japonya’nın 2008 krizi sonrasında piyasalara sunduğu likiditenin, yüksek büyüme cazibesiyle aktığı bu ülkeler her ne kadar hala belli ölçüde cazip görünüyor olsa da, Fed’in varlık alımlarını azaltmaya başlayacağı 2014 yılında bu destekten mahrum kalmaya başlayacak olması nedeniyle bir takım sıkıntılarla karşılaşılacaktır.

CANLI BORSA İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN...

Varlık alımlarının azalışının ilk sinyalleri 2013 yılı Mayıs ayında verilmiş olmasına karşılık, pek çok ülkenin hala yapısal reformlar anlamında yaklaşmakta olan yeni düzene yönelik hazırlıklı olmadığını düşünüyoruz. Bu küresel değişim sürecinde Türkiye finansal istikrara ilişkin bir takım adımlar atmış olsa da, yüksek cari açığı sebebiyle, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika ve Brezilya’dan oluşan kırılgan beşli içerisinde görülüyor ve bu doğrultuda gelişmekte olan ülkelerde rüzgarın terse dönmesi halinde olası bir çalkantıdan etkilenmesine de muhtemel gözüyle bakılıyor.

Bu kapsamda, Kasım ayı itibarıyla TÜFE’nin %7,3’e gerilediği Türkiye’de, cari açığın daraltılmasına yönelik bir süredir sektörel ve yapısal önlemler alınmaya çalışılıyor. 2014 yılında ABD 10 yıllık faizlerinin %3’ü aşma beklentisinin emtia fiyatları üzerinde kuracağını düşündüğümüz baskı, net enerji ithalatçısı olan ve yıllık 50 milyar doların üzerinde enerji ithalatı olan Türkiye’nin enerji maliyetlerinin göreceli düşmesi üzerinden cari açıkta da bir miktar iyileşme sağlayacaktır görüşündeyiz. Bu kapsamda, orta vadeli planda 2013 yılı için öngörülen %7,1 oranındaki cari açık / gsyh’ın 2014 yılında %6,5 seviyesine gerilemesi söz konusu olabilecektir. Enflasyonda ise, kurlarda devam eden yükselişe karşılık 2014 yılında %7’nin altını olası görüyoruz (2013 beklentimiz %7,5). 2013 yılı Mayıs ayı itibarıyla yükselişe geçen kurlar %50-50 euro-dolar sepetinin 2012 yılına göre %7,4 oranında artmasına ve bunun enflasyonist baskıya neden olmasına karşılık diğer yandan global ekonominin içinde bulunduğu zorlu koşullarda, pozitif anlamda ihracata destek vermektedir. Görüldüğü üzere, gelişmelerin negatif yanı olduğu kadar pozitif yanı da yer almakta olup, 2013 yılında olumsuzlukların belli bir kısmının özellikle gelişmekte olan ülke borsalarında fiyatlara yansıması nedeniyle, 2014 yılı için aşırı iyimser ya da pesimist olunmaması gerekmektedir.

Tüm bunlar çerçevesinde, 2014 yılında Borsa İstanbul’a yön verecek iki ana gelişme olduğunu düşünüyoruz.

Bunlar; i) Fed’in adımlarına bağlı olarak global likiditenin seyri, ii) yurt içinde yapılacak seçimler ve artan riskler.

i) Fed’in adımlarına bağlı olarak global likiditenin seyri:

Fed dün akşam faiz kararını açıkladı ve ekonomiye ilişkin öngörülerini duyurdu. Banka, aylık tahvil alım programını 85 milyar dolardan 75 milyar dolara düşürürken, bunun 5 milyar dolarını hazine tahvillerinden, 5 milyar dolarını ise mortgage’e dayalı varlıklardan yaptı. Fed ayrıca, faiz oranlarının işsizlik %6,5`e düşmedikçe ve enflasyon %2,5`e ulaşmadıkça sıfıra yakın tutulacağı görüşünü değiştirmedi. Fed Başkanı Bernanke, bankanın ilerleyen toplantılarda, ekonominin performansına bağlı olarak, varlık alım hızını azaltmaya devam edebileceğini, %2`nin altındaki enflasyonun toparlanmaya zarar vereceğini söyledi.

Tüm bu açıklamalar esasında şu anlama geliyor:

- Mortgage’e dayalı varlıklardan azaltıma gitmesi, konut sektörünün beklendiğinden daha iyi olduğunu gösteriyor ve bu azaltımın faizleri yukarı iterek konut sektörünü yavaşlatmayacağı öngörülüyor,

- Varlık alımlarındaki azaltımın ekonomik performansa bağlı olduğunun söylenmesine karşılık zamanlama ve ne şekilde olacağının açıkça ifade edilmemesi, 2014 yılı için yeni bir belirsizlik noktası olarak değerlendirilmeli,

- Açıklamaların ardından 10 yıllık faizler bir miktar yukarı gitse de aşırı tepki vermemesi, piyasa katılımcılarının varlık alımlarının azaltılması ile parasal sıkılaştırma arasındaki farkı anlayarak tepki verdiğini ve korkulduğu üzere faizlerin kısa sürede %4’lere gitmeyeceğini gösteriyor,

- 2014 yılı için enflasyon tahminleri bir miktar aşağı çekilmiş olsa da, enflasyonda beklendiği ölçüde yukarı yönlü bir ilerleme sağlanamazsa, parasal sıkılaştırma çok daha geç başlayacağı gibi varlık alımlarının azaltılma süreci de daha uzun vadeye yayılabilir.

Dünkü Fed açıklamalarının ardından özetle şunlar söylenebilir. Goldman Sachs’ın tahminlerine göre 2014 yılında ABD 10 yıllık faizlerinin %3,25’e, Merrill Lynch’in tahminlerine göre %4’e ulaşmasının beklenmesi, paranın maliyetinin bu dönemde artacağını, bunun fon ihtiyacı olan gelişmekte olan ülke piyasaları açısından zayıflık yaratacağını, kur ve faizleri yukarı itebileceğini, dolaylı olarak da şirket değerlemelerinde kullanılan indirgeme oranları üzerinden hedef fiyatların aşağı revize edilebileceğini ortaya koyuyor. Artan fonlama maliyetinin bankaların karlılığı üzerinde baskı yaratması beklenirken, diğer yandan yurtiçinde kredi kartlarına ve kredilere yönelik yapılmakta olan düzenlemeler de bankaların cazibesini baskı altında tutacaktır düşüncesindeyiz. ABD 10 yıllıklarındaki yükselişin diğer bir etkisi ise, paranın yatırım yerine beklemeye geçmesi olacaktır ki, bu durum diğer unsurlarla birleşerek aynı zamanda ülke ekonomisindeki büyümenin %3’e doğru yavaşlayacağına da işaret ediyor.

ii) Yurt içinde yapılacak seçimler ve artan riskler: ii) Yurt içinde yapılacak seçimler ve artan riskler:

2014 ve 2015 yıllarında yapılacak belediye, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri, global likiditenin yavaşlayacağı ve/veya Merkez Bankalarının faizleri yükseltme söylemlerinin daha fazla dile getirileceği 2014 yılı sonrasında, sanayicilerin ve tüketicilerin önünü görebilmesi açısından önem kazanacaktır. Bu kapsamda, şayet 2014 yılı içerisinde dış kaynaklı bir dalgalanma yaşanırsa, bu durum yurtiçindeki seçimlerle birleşerek Türkiye üzerinde ayrıca bir baskı unsuru olarak kullanılabilir.

Yurtiçinde önceki gün başlatılan rüşvet vs operasyonunun hükümetten bazı Bakanlara kadar adının geçmesi ve bu işin cemaate bağlanarak konunun bununla sınırlı kalmayacağı spekülasyonları, Mart ayındaki seçimlere kadar siyasi risk priminin yükselmesine neden olacaktır. Bu kapsamda, yabancı yatırımcıların bu gelişmeye yönelik henüz önemli bir pozisyon değişikliğine girmemesine karşılık bu operasyonun dallanıp budaklanması halinde bunun bir güven bunalımına dönüşerek ekonomik istikrarı tehdit eder boyuta gelmesi Mart ayındaki seçimlere kadar BİST üzerinde baskı kurabilecektir görüşündeyim.

Tüm bunlar çerçevesinde, 2014 yılında yukarı yönlü hareketin sınırlı olduğunu düşünüyor ve Borsa İstanbul’un 18.12.2013 tarihli 71.417 seviyesinden kapanışa göre, 85.000’deki gap’in kapatılmasına yönelik maksimum %19 getiri olduğunu tahmin ediyorum. Buna karşılık, olası aşağı yönlü hareketlerin haber akışı ve düşüşün gücüne bağlı olarak 64.000 ve 58.000’e kadar ulaşması muhtemeldir. Ayrıca, gösterge endeksin son dönemde yaşadığı değer kaybı ve şirket karlarındaki artış, endeksin tekrar cazip hale gelmeye başlayacağını gösterdiği gibi, 64.000’e doğru olası sarkmalarda kurumsal yatırımcıların uzun vadeli pozisyonlarını artmasını muhtemel kılacaktır. Bu kapsamda özetle, 2014 yılında Borsa İstanbul’da daha volatil hareketler, risk artışı, sınırlı getiri potansiyeli ve aşağı yönlü eğilim bekliyorum. Bu nedenle, yıl içerisinde 80.000’e doğru olabilecek yükselişlerin satış fırsatı olarak değerlendirilmesini tavsiye ediyor, yeni pozisyon açmaktansa mevcut pozisyonların uygun seviyelerden azaltılmasını uygun görüyorum.

Herkese sağlık, mutluluk ve bol kazançlı bir yıl dilerim…

 

Hisse Başarıyla eklendi