Yücaoğlu: Mali Çok Olmasaydı Çok İyi Olurdu

Bigpara Haber
TÜSİAD Başkanı Yücaoğlu: -Yabancı Sermayeyi Daha Ciddi Bir Şekilde Türkiye`Ye Davet Edecek Koşulların Nasıl Yaratılacağını Konuştuk -Maalesef Bu Konuda Gerekli Normları Yakalayamıyoruz -Mali Şok Olmasaydı Çok İyi Olurdu. Hakikaten Türkiye Ekonomik Programın Birinci Yılını Çok Ciddi Bir Başarıyla Bitirmiş Olacaktı -Türkiye`Deki İş Aleminin Yüzde 90`Inın Hakikaten Namusuyla Ve Ciddiyetiyle Çalıştığını Söyledik, Tantan Da (Buna Katılıyorum) Dedi


ANKARA (A.A) - 15.12.2000 - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Erkut Yücaoğlu, Başbakan Bülent Ecevit ile Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ile görüşmelerinde, yabancı sermayeyi daha ciddi bir şekilde Türkiye`ye davet edecek koşulların nasıl yaratılacağını konuştuklarını belirtti. Yücaoğlu, Türkiye`ye bu proje için kredi verecekler ve yabancı sermaye gelecek diyoruz. Fakat maalesef bu konuda gerekli esnekliği demeyeyim, gerekli normları yakalayamıyoruz dedi. Erkut Yücaoğlu, görüşmelerinden sonra Başbakanlık`tan ayrılırken, basına yaptığı açıklamada, yabancı sermayenin 3-4 sene uğraştığını ve vazgeçip gittiğini, Türkiye`nin bu tabloyu değiştirmek durumunda olduğunu söyledi. Yabancı sermayenin gelmesi konusunda hem bürokrasinin azaltılması, hem de devlette çalışan insanların yatırımcıya karşı daha yardım eden bir konuma girmesi hususlarını Başbakan Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli ile paylaştıklarını ifade eden Yücaoğlu, şunları kaydetti: Çünkü inanıyoruz ki eğer reel ekonomi sağlıklı bir büyümeye dönüşürse istihdam, katma değer sağlanacak.


Ve Türkiye`nin hem üretimde, hem ihracatta, hem de yatırım hamlesinde potansiyelini kullanma imkanı çıkacaktır. Burada ciddi bir çalışma yapılması gerektiğini bir kere daha kendilerine hatırlattık. Onlar da hemfikir olduklarını ifade ettiler. Bunun dışında 2001 yılının bu mali şokla, ondan sonra reel ekonomiye getireceği yükler nedeniyle çok zorlu geçeceğini karşılıklı olarak teyit etme imkanı bulduk. İlk üç ayın sonunda muhtemelen Türkiye`ye dış kaynak akımının devamı ve burada Türkiye`nin, hükümetin yapısal reformlar konusundaki kararlılığı ve takvime bağlı tutumu tekrar Türkiye`de faizlerin düşmesine, faizlerin düşmesiyle birlikte talebin tekrar normal seviyeye çıkmasına ve bu şekilde de sağlıklı büyüme dediğimiz reel sektörün tekrar faaliyetlerinin artmasına yol açacaktır. Yücaoğlu, 2001 yılının toplam değerlendirmesini bugün yapacak durumda olmadıklarını ancak, gelecek 2 ay sonra tekrar tablonun birlikte kurulmak durumunda olduğunu söyledi.


Erkut Yücaoğlu, şöyle devam etti: Yaşanan mali şok olmasaydı çok iyi olurdu. Hakikaten Türkiye ekonomik programın birinci yılını çok ciddi bir başarıyla bitirmiş olacaktı. 11 ay süreyle program hedeflerine yakın bir şekilde olaylar gitti. Hatta bu mali şoka rağmen Maliye Bakanımız ve Ekonomi Bakanımızın açıklamalarından anlıyoruz ki 2000 yılının göstergeleri büyük çapta hedeflere paralel olarak çıkacaktır. 2001 yılının politikalarını çok yakından takip edilmesi gerektiğini belirten Yücaoğlu, bu kapsamda özel sektörün de muhakkak uygulamanın yanında yer alması gerektiğini ve durgunluğa çare olarak da ciddi bir ihracat, yatırım ve yabancı sermayeye açılma hamlesinin gerekli olduğunu kaydetti.


YABANCI SERMAYENİN FIRSAT PENCERESİ: ÖZELLEŞTİRME

Yücaoğlu, yabancı sermayenin gelişinin en büyük fırsat penceresinin özelleştirme olduğunu vurgulayarak, özelleştirmelerin çok ciddi ve kararlı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini söyledi. Yabancı sermayenin Türkiye`ye çekilmesi konusunda birçok idari düzenlemenin olduğunu hatırlatan Yücaoğlu, şöyle devam etti: Çünkü bakıyoruz bizden örnek alıp sonradan yola çıkmış bir çok ülke dünyada yabancı sermaye proje kredileri tarzındaki kaynakları bizden çok daha kolay alabilmekte ve bulabilmekte. Biz hala bazı konularda bürokrasinin derinliklerinde tartışmalar yaşıyoruz. Efendim anlaşma (öyle mi olsun, böyle mi olsun). Kendilerine ifade ediyoruz, bütün dünyadan örnekler getiriyoruz. Böyle bir çalışma çerçevesi olursa Türkiye`ye bu proje için kredi verecekler ve yabancı sermaye gelecek diyoruz. Fakat maalesef bu konuda gerekli esnekliği demeyim, gerekli normları yakalayamıyoruz. Ve öyle olduğu için de yabancı sermaye 3-4 sene uğraşıyor ve vazgeçip gidiyor. Şimdi bu tabloyu Türkiye değiştirmek durumunda. Ben de bunu 2001 yılının bir fırsat penceresi olarak gördüğümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Başbakanımız ve Başbakan Yardımcımız bu konuların üzerinde yeni çalışmaları başlatacak bir gündemi hazırlıyorlar. Yücaoğlu, 2001 yılının bütün zorluklarına rağmen, yeni inisiyatifler ve yeni çalışmalarla Türkiye`nin bütün potansiyelini kullanacağı bir noktaya doğru tekrar yönelebileceğini hissettiğini söyledi.


SORULAR;

Görüşmede bankacılık sektörü ele alındı mı? şeklindeki soruya karşılık Yücaoğlu, şunları söyledi: Bankacılık sektöründe sizin de izlediğiniz gibi ciddi bir çalışma başladı. Biz diyoruz ki bir yandan sağlıksız bankaların üzerine gidilebilir ama bir yandan da belki de ondan daha hızlı olacak şekilde rehabilitasyon programının başlatılması ve bunların özelleştirilmesi gerekir. Özelleştirilmeyenlerin birleştirilmesi gerekli. Zannediyorum bu konularda da ciddi bir inisiyatif başladı. Kabine revizyonunu önerdiniz mi? şeklindeki bir soruya karşılık da, hayır böyle bir konuşma geçmedi yanıtını verdi. Yücaoğlu, İçişleri Bakanı Saadettin Tantan ile görüşmesinin hatırlatılması üzerine de şunları kaydetti: Sayın İçişleri Bakanı ile görüşmemizde iki konuyu ilettik. Bir tanesi Dernekler Yasası konusunu sivil toplum örgütleriyle hazırladıklarını söylediler. Biz de bu çalışmaya katılmak istiyoruz.


Çünkü bu hem demokratikleşme ile ilgili hem de derneklerin etkinliğini artırıcı bir yönü olacağını ifade ettik. Bir başka yönü de yolsuzluklarla uğraşma konusunda gayet iyi bir gayreti var bakanımızın. Onu desteklediğimizi söyledik. Türkiye`deki iş aleminin yüzde 90`ının hakikaten namusuyla ve ciddiyetiyle çalıştığını söyledik. Bakan (ben de buna katılıyorum) dedi. İş aleminden yardım istediğini Türkiye`nin bütün ekonomik yapısında Türk özel sektörünün daha iyi bir söz hakkına sahip olması gerektiğini ifade ettiler. Sabah yapılan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel`in özel sektöre yönelik eleştirilerinin bulunduğunun hatırlatılması üzerine, şu yanıtı verdi: Sadece bir bakana değil, bir kaç bakanla görüşürken gündeme geldi. (Özel sektör de kendisine çeki düzen vermeli mi?) Biz de dedik ki (tabii ki vermeli). Türkiye`de rant ekonomisi veya kurumların karlarının çoğunun repodan oluşması konusu özel sektörün yarattığı bir olgu değildir. Bakın ne oldu? Mali şok yaşandığı anda bir sürü banka faizlerini artırdı. Devlet bankaları da artırdı. Böyle olduğu halde bütün yatırımlar durdu. Parası olanlar bütün mevduatlarını bozdu repoya yatırdılar. Şimdi bu davranışı rant peşinde diye suçlarsanız... Bu insanlar birikimlerini garantiye almak için kullanıyorlar. Yüksek faize gidiyorlar. Kuruluşlar da böyle yapıyorlar. Ama bu ortamı özel sektör yaratmıyor.

Diğer Ekonomi Haberleri