Son Beş Yılın Ortalama Reel Faizi Yüzde 35

Bigpara Haber

Hazine`nin son beş yıldaki iç borçlanma için ödediği ortalama reel faiz yüzde 35 olarak hesaplandı. Bu yıl önceki yıllara göre gerçekleşen düşük faizlerinde ortalaması fazla aşağı çekmediği, reel faizlerin bu ölçüde yüksek seyretmesinde Hazine`nin az sayıda alıcı tarafından kontrol edilen oligopolistik bir piyasadan borçlanmamasının etkili olduğu belirtiliyor.

Satıştay, Hazine`nin 1995 yılından bu yana gerçekleştirdiği iç borçlanmalar nedeniyle ödediği reel faiz oranlarını hesapladı ve yüksek reel faizi doğuran nedenleri araştırdı. Sayıştay`ın 2000 Yılı mali raporu`na göre, Hazine iç borçlanma için yüksek reel faizler ödüyor. Son beş yılda dalgalı bir seyir izleyen reel faiz oranı zaman zaman yüzde 75`lere kadar tırmandı. Ancak son beş yılda ortalama yüzde 35 olarak gerçekleşti. Son beş yılda en yüksek reel faizler 1995, 1996, 1998 ve 1999 yıllarında ödendi. En düşük reel faizler ise 1996 ve 1997 yıllarında gerçekleşti. Özellikle seçim dönemlerinde reel faizlerde ciddi artışlar yaşandı.

2000 yılında Hazine`nin iç borçlanma faiz oranlarında önemli düşüşler yaşandı. Ancak bunlar henüz geri ödenmediği için ne ölçüde bir reel faize denk geldiği hesaplanamadı. 2000 yılında ihraç edilen kağıtlar için ödenecek reel faiz ne kadar düşük olursa olsun yüzde 35 olan beş yıllık ortalamayı fazla aşağı çekmeyecek.

Neden yüksek reel faiz?

Sayıştay, Hazine`nin neden çok yütksek reel faizlerle borçlanmak zorunda kaldığını da araştırdı. Bu nedenlerin başında, kamu açıklarının büyüklüğün nedeniyle Hazine`nin büyük ölçüde finansman ihtiyacı içerisinde olması gösterildi. Raporda şu nedenler sıralandı:

-Para piyasası küçük, buna karşılık Hazine`nin finansman ihtiyacı büyüktür. Sonuçta Hazine para piyasasında arzedilen paranın önemli ve giderek artan bir payını talep etmektedir. Hazine`nin iç borçlanma talebini etkileyen önemli bir unsurda iç borçlanma vadelerinin kısalığıdır.

-Hazine oligopolistik yapısı olan bir piyasadan borçlanmaktadır. Piyasaların önemli bir bölümü az sayıda alıcı tarafından kontrol edilmektedir.

-Piyasalardaki faizleri artıran bir diğer faktör, kamu bankalarının yüksek miktardaki nakit açıklarıdır. Bu bankalar nakit açıklarını kapatabilmek için yüksek oranlarda reel faizlere razı olmaktadır.

Sayıştay`a göre kamu bankalarının nakit açıklarının bir kısmı, Hazinenin bankalara olan görev zararı borçlarından kaynaklandığı için ortaya Hazine`nin iki yönlü zarar ettiği garip bir ilişki çıkıyor. kamu bankalarının talebi ile yükselen faizler Hazine`nin borçlanma maliyetlerini artırıyor. Kamu bankalarının açıklarının sorumluluğu da görev zararı borçları nedeniyle Hazine`ye yüklendiği için Hazine bu bankalara olan borçları için piyasa faizlerinin de üzerinde faiz uyguluyor.

Raporda, mevduat sigortasının da yüksek reel faizlerin oluşmasına katkıda bulunduğu savunuldu. Mevduata verilen güvencenin bankaların yüksek faiz oranlarıyla mevduat toplamasına olanak tanıdığı ve bu maliyetin de sonuçta Hazine`nin borçlanmasına yansıdığı ifade edildi.

Ayrıca, kredi, mevduat ve faizler üzerindeki kamusal yükümlülüklerin de devletin borçlanma maliyetlerini artırdığına dikkat çekildi. Yüksek enflasyonun da belirsizlik primini artırdığı vurgulandı.

Faiz dışı fazla yanıltıcı

Son yıllarda en önemli gösterge haline gelen ve bu yılın ilk 10 ayında 8 katrilyon liraya ulaşan faiz dışı fazla da raporda değerlendirildi. Sayıştay`a göre faiz dışı fazla verildiği iddiası yanıltıcı. Çünkü, yüksek reel faiz ödendiğinde ve faiz ödemeleri aşırı bir büyüklüğe ulaştığında faiz dışı fazla anlamsız bir gösterge haline geliyor. Kayıt dışı bütçe harcamaları nedeniyle mevcut bütçe rakamlarına dayanılarak yapılan hesaplamalar yanlış sonuç veriyor.

Sayıştay, faiz dışı fazla verilmesi durumunda borç stokundaki artışın faiz ödemelerinden daha az olması gerektiğinin altını çizdi. Ancak bütçe uygulama sonuçlarına ve borç stokuna bakıldığında bu koşulun yerine gelmediği 1991-1999 yılları arasında borç stoku sürekli faiz ödemelerinden fazla arttığı ifade edildi. Bu nedenle de faiz dışı fazla verildiği görüntüsünün yanıltıcı olduğu, bu görüntünün nedeninin de bütçe kapsamında yapılması gereken kimi harcamaların bütçe dışına kaydırılması olduğu savunuldu.

Faiz fazla artıyorsa faiz dışı fazla da artar

Raporda, faiz harcamalarının aşırı bir şekilde artmasının da faiz dışı fazla verilmesine neden olduğu vurgulandı. Faiz harcamaları arttığı için faiz dışı harcamaların kısılmasının gündeme geldiği belirtilerek, Böyle bir durumda faiz dışı fazla verilmesi borç yükünün azaldığını göstermez. Tam tersine ağırlaşan borç yükü nedeniyle ortaya çıkar. 2000 Ağustos sonu itibariyle failerin bütçe giderlerinin yüzde 53`ünü oluşturması, bu tür bir sonuca gidildiğini göstermektedir denildi.(ANKA)

Diğer Ekonomi Haberleri