Adnan ÇEKÇEN Destek Yatırım Menkul Değerler Araştırma Müdür Yar Tüm yazıları

Brexit her iki senaryoda da dolara yarar

Merkez bankalarının kritik kararlar aldığı ve piyasalar açısından hareketli sayılabilecek bir haftaya giriş yaptık. Bilindiği üzere piyasalarda rüzgar bir anda tek bir veri veya açıklamayla beraber değişebiliyor.

Bigpara Haber

Mayıs ayının başından itibaren piyasalarda FED kaynaklı iyimser bir hava varken, bölgesel FED başkanlarının açıklamaları kısa sürede piyasaları ısıtmıştı. Açıklamalar ve değerlendirmeler sonrası piyasalar Haziran veya Temmuz ayında FED’ in faiz artırımına gideceğini bekledi ve fiyatlamaya başladı. Altın 1200 seviyesine kadar gerilerken, doların büyük para birimlerine karşı ortalama değerini gösteren dolar endeksi 95.00 seviyesine kadar çıktı. ABD tahvil faizleri de yükselişe geçerken, gelişmekte olan para birimleri üzerinde baskı arttı. Ancak FED fiyatlaması son açıklanan ABD Tarım Dışı istihdam verisine kadar sürdü.

Kritik bir öneme sahip ve yaklaşık 10 gün önce açıklanan ABD Tarım Dışı istihdam verisi Mayıs ayında hayal kırıklığı yarattı ve 38 binlik bir artış olarak açıklandı. Haziran veya Temmuz ayında faiz artacak diye yükselen dolar bir anda kazancını vermeye başladı. Son FED toplantısında 2016 yıl sonu faiz tahmin aralığı değişmese de tek faiz artırım bekleyen üye sayısının 1’den 6’ye çıkması ve büyüme beklentilerinin aşağı yönlü revize edilmesi piyasalarda FED’in yakın tarihte faiz artırımına gidemeyeceği yönünde bir hava yarattı.

Merkez Bankalarının Gözü İngiltere’de! 

FED’in yarattığı belirsizlik piyasalarında kafasını karıştırıyor. Mayıs başında 1300’ü aşan ons altın mayıs sonunda 1200’e düştü. Yani bir ay içerisinde altında iki ayrı FED fiyatlamasına şahit olduk. Fakat altın tarafını geldiğimiz noktada sadece FED gelişmeleri etkilemiyor. Bu hafta FED dışında, Japonya Merkez Bankası(BOJ), İsviçre Merkez Bankası(SNB) ve İngiltere Merkez Bankası(BOE) faiz kararları izlendi. Merkez bankaları herhangi bir adım atmazken ortak bir kaygı üzerinde vurgu yapıldığını gördük; Brexit. Dolayısıyla sadece piyasaların değil merkez bankalarının da gözü İngiltere’de olacak.

3 yıl önce İngiltere Başbakanı Cameron’ın ilk kez dile getirdiği ve ülkeyi referanduma götürme kararını alması sonrası gözler 23 Haziran tarihine çevrildi. Global ekonomik dengeleri sarsabilecek ve domino etkisi yaratabilecek bir sonuç çıkabilir. Avrupa ekonomisinin altıda birlik kısmını oluşturan İngiltere’nin olası bir çıkış sürecine girmesi iki tarafı da zor duruma sokabilir. OECD son raporuna göre ülkenin ekonomik büyümesi Brexit gerçekleşirse %3 oranında daralması bekleniyor. Avrupa Birliği (AB) içerisinde serbest dolaşım İngiltere için büyük önem taşıyor. Brexit sürecinde bu durumda ciddi bir tartışma haline gelecek. AB tarafından bakıldığında ekonomik ve siyasi boyutu ayrı ayrı değerlendiriliyor. Ekonomik açıdan AB para politikalarının sonuçları ortada ve bölgenin büyümesi yavaş. Bilindiği üzere ortada bir deflasyonist baskı da mevcut. Farklı makro göstergeler ve ekonomik büyüklüklere sahip ülkelerin aynı para politikasını uygulaması her zaman tartışma konusu oldu. Bu durumun ekonomik sonuçları da pek iç açıcı olmayınca işin siyasi boyutu da yeni bir şekil alıyor. İngiltere’nin çıkışı İspanya ve İtalya gibi ülkeleri de peşinden sürükleyebilir. Mülteci konusunda son zamanlardaki fikir ayrılıkları da bu durumu tetikleyebilir. 

Brexit Facia Olur

Ülkede yapılan son anketlere bakıldığında AB üyeliğinden ayrılma taraftarı olanların sayısı daha fazla görünüyor. Bu yeni haftada piyasaları şimdiden tedirgin etmeye başladı. Gelişmiş ülke tahvil faizleri dibe vururken (Almanya 10 yıllık), Sterlin varlıkları zayıflıyor ve güvenli varlık talebiyle beraber altında yükseliş sürüyor. Ancak tüm fiyatlamalara rağmen piyasaların Brexit’e hazır olduğunu düşünmüyorum. Uluslararası derecelendirme kuruluşlar ve kurumlar, ülke merkez bankalarının değerlendirmeleri ve genel beklenti bunun piyasalarda ciddi bir türbülansa sebep olabileceğini söylüyor. Piyasa bu beklentiyi şimdilik kaygıyla fiyatlıyor ancak yeni bir belirsizlik süreci başlayacağından ilk etapta tahviller daha sonrada altın gibi güvenli varlıklarda sert yükselişler görebiliriz.

Fakat bir başka açıdan baktığımızda piyasa fiyatlaması olarak ayrışma da söz konusu olabilir. Çünkü Brexit sonrası ilk değer kaybedecek para birimi Sterlin ve onun ardından Euro geliyor. Dolar endeksi içerisinde ağırlığı yüksek olan Euro’nun sert düşüşü, zayıf Sterlin ile beraber Dolar endeksini yukarı taşıyabilir. Yani piyasalar dolara yönelebilir. Kaldı ki bu hafta bu fiyatlamayı zaten görmüştük. Bu durumun altın tarafını aşağı çekmesi beklenir ancak altın kendi iç dinamiği gereği yine de talep gören bir ürün olur diye düşünüyorum. Yani ara ara denk geldiğimiz dolar ve altının aynı anda yükselişi yine söz konusu olabilir. 

Kritik Referandum FED’i Nasıl Etkiler?

Başka bir senaryo ve olasılığı daha yüksek olan gelişme ise İngiltere’nin AB üyeliği içerisinde kalması olarak görülebilir. Bu durum piyasalardaki olası bir türbülansı engelleyeceği için FED için kritik bir eşik atlatılmış olur. 23 Haziran İngiltere referandumu sürpriz yaratmadan küresel piyasalar lehine atlatılırsa ilk etapta dolar aşağı yönlü hareketlenir ancak piyasa gözünü tekrar FED’e çevirirse dolar düşüşünü kısa tutabilir. Çünkü son FED toplantısında genel olarak güvercin tonda mesajlar verilse de yıl sonu faiz tahmini %0.875 olarak bırakıldı. Bu da FED’in yıl bitmeden en az iki faiz artırımına gideceği anlamına geliyor.

Temmuz ayı ihtimali azalsa da, Brexit gerçekleşmez ise piyasalar rahatlayabilir ve tekrar FED fiyatlaması başlayabilir. Bu durumda en yakın Eylül ayında gerçekleşecek FED toplantısına kadar ABD verilerinin seyri yine önemli olacak. Yellen’ında vurgu yaptığı gibi bir veya iki defa olumsuz gelen istihdam datası çok fazla dikkate alınmamalı. Temmuz başında açıklanacak ABD Tarım Dışı İstihdam verisi 200K’e yakın bir oranda açıklanırsa, Haziran başında açıklanan verinin mevsimsellikten kaynaklandığını ve geçici olabileceğini anlarız. ABD seçimleri öncesi FED ikinci faiz artırımını gerçekleştirmek isteyebilir. Bu da yine doların yükselişi anlamına geliyor. Yani kritik referandum sonrası ilk fiyatlamaları bu şekilde dikkate almakta fayda var. 

Yazarın Diğer Yazıları