Yaklaşan Seçim’den ne çıkıyor?

Piyasada dolaşan seçim anketlerine baktığımızda bir takım çarpıcı sonuçlar görüyoruz

Bigpara Haber

                                        İskender Özturanlı yazdı…


Piyasada dolaşan seçim anketlerine baktığımızda bir takım çarpıcı sonuçlar görüyoruz. 1999 ve 2002’deki anketlerle kıyasladığımızda ortaya çıkan bir gerçek var. Daha profesyonel çalışan veri araştırma şirketleri, Seçmenleri demografik yakınlaştırma, bölgesel, kültürel, sosyal ve ekonomik benzerlikler ve farklılıklar üzerine aynı harman içinde bohçalıyorlar.

Bu harmanı sağlıklı yapan şirketler, Türkiye seçim sonuçlarını sıralama itibariyle yakalamışlar.  Mesela 99 seçimlerinde DSP’nin birinci, MHP’nin ikinci olarak çıktığı seçim sonuçları doğru olarak tahmin edilmiş. Ancak DSP yüksek MHP ise düşük olarak tahmin edilmiş. Burada MHP seçmeninin daha muhafazakâr olmasından kaynaklanan bir sapma var. Keza 2002 seçimlerinden önce, AKP’nin birinci CHP’nin ikinci Parti olarak çıkması öngörülmüş ancak,  AKP 28-30’larda CHP ise 22’lerde görünüyor yani oran gene yakalanamamış. Öyle görünüyor ki her seçim öncesi ortada duran kamuoyunda en çok tartışılan parti biraz fazla, sessiz ve derinden gelen sürpriz parti ise olduğundan az görünüyor.

Yapılan araştırmaların bir çoğunda 22 Temmuz sonrası Meclis’e 3 parti giriyor. İki ankette dört parti bir ankette ise kararsızlar dağıtıldıktan sonra beş partinin girdiği görülüyor. Öyle görünüyor ki baraj üç partinin geçmesi kesin gibi

AKP, CHP ve MHP bir dördüncü parti ihtimalinde ise Demokrat Parti ile Genç Parti arasında gidip gelen bir sarkaç var.

Bu durumda partilerin durumuna bir göz atalım

 AKP: Anketlerde %40’lardan 47’lere varan bir oy ortalaması görünüyor. Ancak bunlar son yerel seçimler üzerinden hareketlendiği için çok realist değil. Adalet ve Kalkınma Partisi iki buçuk hatta üç ay önce bu oranları yokladı. Ancak aradan geçen süre içerisinde diğer partilerin neredeyse tamamının Ak Partinin üstüne oynaması ve Cumhurbaşkanlığı seçimi için partinin lider kadrosundan farklı sesler çıkması üç ay önceki oylardan uzakta durduğunu gösteriyor. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki mağduriyeti ilk baştaki etkisi pek kalmamış durumda. Bu sert söylemin oy kaybına neden olacağını hisseden Tayip Erdoğan burada Cumhurbaşkanlığı için uzlaşma söylemiyle hızlı bir dönüş yaptı. Buradan puan yapabilir mi? Bunu artık seçimlerde göreceğiz. Başbakan önce Baykal, ardından Bahçeli ile başlayan sert eleştirilerine Cem Uzan’ı da kattı. Öyle görünüyor ki seçim anketlerini en sık ve ısrarlı takip eden lider olan Erdoğan, Genç Parti oylarında bir yükseliş görüyor. AKP’nin reklam kampanyasında bu sertliğin izleri giderek daha fazla görünmeye başladı. Lider burada kampanyanın önüne geçiyor. 2002 seçimlerine bir mağduriyetle girmişlerdi. Ve daha yumuşak bir kampanya yürütülüyordu. Bu kadar sertleşmenin seçmene olumlu yansıyacağını düşünmüyorum. Burada bir sıkıntı olabilir. AKP tahminimize göre 2002 seçimlerinin ya az üstünde yada az altında bir oy bareminde gezinecektir. Yani tahminimiz 32-35 arası bir banda duruyor.

CHP: İki ay öncenin yükselen partisinin de nedense son iki haftada oy oranlarında bir yerinde sayma görülüyor. Üstelik çok başarılı bir reklam kampanyası yürütülüyor. Geçtiğimiz günlerde gazetelerde gördüğümüz terör için meclisi toplama çağrılarına iktidar partisinin cevap vermemesini konu alan ilan etkileyiciydi. CHP sıralarının dolu AKP sırlarının boş olduğu fotoğraftan söz ediyorum. Bu bir anlamda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rakibi tarafından mecliste kaçtı diye eleştirilen bir partinin kampanyalı cevabı bir rövanş niteliğindeydi. Doğrudan tartışmalardaki Baykal’ın takındığı samimi ve uzlaşmacı tavır da olumlu. Ancak özellikle yeni kuşağa pek sempatik gelmiyor Baykal. Genelde solun dünyada ve Türkiye’de aşamadığı genç kuşaklara ulaşamama ve demode kalma tehlikesi, Baykal ile birleşince CHP birinci parti olarak çıkamama durumunu tescilliyor. En iyi ikinci, anlaşılan bir süre daha böyle gidecek. Bu rakibi Erdoğan tarafından fark edilen ve üstüne oynanan bir boşluk olarak duruyor.

Toplumsal gündem de giderek laiklik tartışmalardan Teror ve Kuzey Irak’a kayınca burada işin sahibi olarak görülen MHP tam da CHP’nin durduğu yerden oylarını arttırıyor. CHP’deki temel sıkıntılardan biri de eski kadroların fazlalığı. Ancak oyu gene de artacaktır. 22-23ler makul gibi görünüyor.

MHP: Tartışmasız bu seçimlerin büyük patlama yapan partisi MHP olacaktır. Liderinin sakin ama kararlı duruşu, polemiğe girmeden sertleşmesi bu dengeyi seçim boyunca çok iyi götürdüğünü gösteriyor. Üstelik geçmiş militan kadrolarından arınmış dengeli bir aday listesi var. Eskiden MHP’nin Ekonomi ve Dışişleri gibi kilit bakanlıklara aday olabilecek milletvekilleri olmazdı. Bu kez Dışişlerinde Hem Gündüz Aktan hem de Osman Bölükbaşı gibi iki iddialı adayla geliyorlar. Bu durum onlara geneldeki oy patlaması kadar olmasa da, kentlerden ve beyaz yakalılardan bir parça oy getirecektir. Ancak bu tasfiyenin biraz daha radikal olması gerekirdi sanki. Daha merkezde ve daha liberal unsurların MHP’den aday olması oylarını daha fazla arttırmalarına neden olacaktı. Nedense bir noktada fren yaptılar. Reklam kampanyaları da daha başarılı olabilirdi.  Öte yandan daha önce kırsal kesimlerde özellikle tarım ağırlıklı işgücünden AKP’ye kayan oyları Orta ve Kuzeydoğu Anadolu’da hatta Karadeniz’de onlara geri dönecektir. Tahminim anketlerin biraz fazlası 17-19 bandında salınacaktır. Üstü ve altı sürpriz olur.
 
DP:
Seçimin en ilginç partisi olma özelliğini sürdürüyor. Eğer hiç birleşme çabalarına girmeyip Doğru Yol Partisi olarak yoluna devam etseydi. Şu anda az bir oyla olsa da barajın üstüne geçmesi kesindi. İki ay boyunca boşuna emek, zahmet ve dikkat yitirdiler. Üstelik birleşme rüzgarı ile yüzde 15’lere çıkan oy oranı hayal kırklığının artmasıyla kendini aldatılmış hisseden seçmen nezdinde ciddi bir bumerang etkisi yarattı. Bu eksenden önce CHP’ye ardından MHP’ye ciddi derecede oy kaydı. Merkez sağ kentte CHP’ye kırda ise MHP’ye kaydı. Ak Partinin de bu eksenden oy alması olası. DYP bir önceki oyu olan 9 küsur oyun altına doğru geri çekildi. Gerçi Ağar zarif eşi ile birlikte oldukça seviyeli bir kampanya yürütüyor.  Ancak efsane ajans ATCW’ bu kez dağınık bir reklam kampanyası yürütüyor. Dün gazetelerde çıkan Mehmet Ağar’ın tam sayfa mektubu uzun, gereksiz ayrıntılarla dolu bir retorik’den ibaretti. ANAP ile birleşememe nedenlerini anlatan bölüm tam bir felaketi. Anlaşılan bazı derinlikli anketlerde birleşememenin ciddi oy kaybı getirdiği sonucuna varmışlar. Kadrolar çok eski ve profesyonel politikaların ağırlığı hissediliyor.  Barajın altında kalacak gibi görünüyor. Bu partinin barajın altında kalması bence Türkiye için ciddi bir istikrar eksikliği getirecek. Merkez sağ iki dönem TBMM’de temsil edilmeme riski ile karşı karşıya… Oysa ciddi bir çalışma, yenilenen kadrolar, dengeli liberal politikalar ile klasik muhafazakarlığın sentezi ile şu durumda bile bir iktidar çıkabilirdi. Yazık oldu. Bu kısmet öyle görünüyor ki Mesut Yılmaz’a kalacak. Şu anda %6- %7 arası bir oy görünüyor. Son anda bir sıçrama olabilir mi? Bilemiyorum.

GP: Bu seçimin de sürpriz partisi. Giderek siyasetten, ekonomik politikalardan muzdarip kitlenin sığındığı bir liman haline geldi. Mesleksiz, işsiz, ümitsiz hatta giderek artan şehirleşme ile sosyal açıdan kökensiz kalmış genç bireyler Cem Uzan radikalliğinden bir çıkış arıyorlar. Öte yandan buraya giden oyların anti AKP oylar olması da dikkat çekici.Hükümetin hakkından gelse gelse o gelir diyen bir kitlenin varlığı da muhakkak. Bu oylar da Uzan’a gidiyor. İlginçtir iş dünyasının haşarı çocuğu radikallik isteyen genç seçmeni gıdıklıyor. Gene başarılı bir seçim kampanyası görüyoruz. Burada ilginç olan nokta şu sadece mağdur olma sonucu açsısından ezilenlere benzeyen Cem Uzan başarılı bir reklam kampanyası ile bu kitlenin ruhunu yakalamışa benziyor. Bu kadar yıpranmış olmasına rağmen Uzan hala gençlerden ilgi görüyorsa bunu diğer partilerin genç ve yeni yüzlere olan ilgisine okumak lazım. Evet artık eskilerden illallah denmiş. Uzan pek uygun olmasa da işte barajı zorluyor. Geçer mi geçmez mi? Son dakikaya kadar bilinmiyor. İki günde büyük bir atak yapması gerekiyor. Başarılı reklam kampanyasının ardı gelmedi çünkü “ Ezilenler İktidar olacak” son yılların en başarılı sloganıydı. 73’lerin CHP sloganını çağrıştırıyor “ Ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen. Ancak uzun zaman ezenler koltuğunda oturan Uzan ezilenler koltuğuna daha fazla nasıl yaklaşacak, burası bir muamma. Babası ve kardeşi hala yurtdışında bu da büyük bir handikap oluşturuyor. Baraja takılması kuvvetle muhtemel. Düşük bir ihtimal de olsa barajı geçerse Meclis işte o zaman gerçekten renklenecek... 

Diğer Genel Haberleri