Türkiye Sabıkalı Bir Ülke

The Wall Street Journal Türkiye`ye 18. kez kredi verilmesinin kurtarıcı etkisi olmadığını belirtti

Bigpara Haber
Tepkilere bakarsanız sanki 7.5 milyar dolar dünyayı kurtaracak. Türkiye şimdiye dek IMF ile 17 kez `stand by anlaşması imzaladı. 18`incisi niye kurtarıcı olsun ki?


Gazetenin yorumununun geniş bir özetini sunuyoruz...


Adamımız Uluslararası Para Fon`unda (IMF) çalışıyor. IMF`nin merkezinin bulunduğu Washington`da rahat bir yaşantı sürüyor. Sıkça seyahat edip uzak memleketlerin maliye yetkilileri ve merkez bankaları yöneticileriyle buluşuyor. Bu insanların hepsi iyi eğitimli ve nazik; hangi yemekle hangi çatalın kullanılacağın iyi biliyorlar. Ama bazen adamımızın okumuş ve nazik arkadaşlarının başı derde giriyor. Mesela ülkelerinin bankacılık sistemleri yıkılıyor. Sorun değil. Adamımız arkadaşına bir iyi niyet mektubu imzalatıp karşılığında 10 milyar dolar veriyor. Anlaşmanın ardından ülkeye başkalarından da para akmaya başlıyor. Sonuç: IMF, yani dünya finans sahnesinin itfaiyecisi, bir felaketin daha üstesinden gelmiştir. Bu sahne iki yıldır sürekli tekrar ede ede artık bir kısır döngüye dönüştü.Konumuz Türkiye. Türkiye`nin bankacılık sisteminin çöküşünün ardından IMF`nin 7.5 milyar dolar yardım ettiği haberleri birçok kişi tarafından alkışlandı. Tepkilere bakarsanız sanki 7.5 milyar dolar dünyayı kurtaracak. Gerçekteyse 7.5 milyar dolar sadece Türk hükümetine ülkenin ihtiyacı olan mali ve parasal reformları ertelemesine yarayacak. Türkiye şimdiye dek IMF ile 17 kez stand by anlaşması imzaladı. 18`incisi niye kurtarıcı olsun ki?


AHLAKİ RİSK FAKTÖRÜ;

Türkiye`de 1990`lı yılların ortalarından beri, banka mevduatlarının yüzde 100`ü devlet güvencesinde. Bu garip biçimde bir ahlaki risk yaratıyor. Mesela banka sahiplerinin cömert mevduat faizleri vermesine ve mevduatları harcarken dikkatli davranmamasına yol açıyor. Öyle ki özel bankaların batık kredileri toplamı 7 milyar doları buluyor. Kamu bankalarında bu rakam 20 milyar doları, belki de daha fazlasını buluyor. Ahlaki risk burada da bitmiyor. Siyasilerle iyi ilişkileri olanların, entrikalarla dolu planları doğrultusunda banka açması son derece yaygın bir uygulama. Bu planlar başarısız olursa bankaları batıyor ve yardımlarına devlet koşuyor. Son iki yıl hep böyle oldu. Bugün kamu bankalarının toplam bankacılık sistemine oranı yüzde 40-50. Gerçi Türkiye ilerleme kaydetti. Son IMF anlaşması gereğince Türk Telekom ve THY`nin özelleştirilmesi isteği iyi karşılandı. Yeni kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu yolsuzlukla mücadelede başarılı. Ve ülkenin kamu bankaları artık kredi dağıtmakta daha ihtiyatlı davranıyor. Ancak Türkiye`nin sorunları, siyaset sınıfının ekonomiye müdahalesinin yol açtığı ahlaki riskler ortadan kaldırılmadan çözülmeyecektir. Bu sorunlar IMF`nin de katkısıyla yerel bir ahlaki tehlikeden uluslararası bir ahlaki riske dönüşecektir. Türkiye yardımı hak ediyor, ama böylesi bir yardımı değil. (YENİ BİNYIL- THE WALL STREET JOURNAL)

Diğer Ekonomi Haberleri