Türban için hep ‘sabır’ dedik

Başbakan Erdoğan, “5 yıl başörtüsü konusunda hep sabır dedik. Şimdi böyle adım atıldı, parlamentoda destek yüzde 80’i aştı dedi

Bigpara Haber

Başbakan Erdoğan, “5 yıl başörtüsü konusunda hep sabır dedik. Şimdi böyle adım atıldı, parlamentoda destek yüzde 80’i aştı, toplumsal destek yüzde 73. Bunu bir kenara koyamayız`` dedi...



MİLLİYET

Başörtüsünün yasak olmaktan çıkması konusunda farklı tartışmalar var. Bir bölümü olumlu bakarken, ’arkası gelecek’ kaygıları var Bunu zaten yasalar düzenlemiş. Şu anda yasalarda bunların nereye oturduğu belli. Ben olayı sadece kamu olarak görmüyorum, kamu olarak görüyorum, özel sektör olarak görüyorum. Kurumsal mutabakatı yüzde 100 bekleyenler bir defa bir yanlışın içindeler. Yani hiç bir zaman ’mutabakat yüzde yüz olur’ diye söyleyemezsiniz.

10 katını toplarız...

Sinirlendiniz, yıldırımlar yağdırmaya başladınız. Bir anda gerilim oldu...

Bu geçen haftanın gerilimi filan değil. Bulunduğum makam itibariyle benden çok fazla şey beklenebilir. Ama ben önce sessiz duran yığınların bir temsilcisiyim. Onlar da benim vatandaşım. Ve oralarda bazı senaryolar da düzenleniyor. Ben onları da sabırla izliyorum. Ama şu anda böyle bir şeyin karşında eğer gerilim taraftarı olsam, o meydanlara 10 katını biz toplarız. Burada bir parlamento var, ’egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’diyor. Eğer milletin temsilcisi, milletvekilleri, ’411 milletvekilinin eli kaosa kalkıyor’ nitelemesini görürsem, ben milletin vekili olarak bu ifadeye katlanamam. Çünkü bu ifade yenilir, yutulur bir ifade değildir.
     
Bu tansiyonu düşürmenin yolu nedir?

Şu anda atılan bir adım var. Bu atılan adımla birlikte Sayın Cumhurbaşkanımızın bunu nasıl değerlendireceği, değerlendirdikten sonra eğer onaylarsa Anayasa Mahkemesi’ne CHP’nin gidebilme şansı kendi oylarıyla yok ama destek oylar bulursa var. Anayasa Mahkemesi’ne gidebilir.
     
Tersini verirse ne olacak?

Bilemem. Çünkü biz bu ülkede 367 olayı yaşadığımız için söyleyecek bir şey yok. Siyasetçinin görevi, zaten sorun çözmektir. Asla bir gerilimin tarafı olamayız. Bizim ilkelerimiz arasında başı açık, başı örtülü ayrımı asla olamaz. Niçin ülkemizde kendi aralarında gerginlik, sıkıntı yokken, böyle bir sıkıntıyı varmış gibi gösteriyoruz? Buna üzülüyoruz. Gelin, hep beraber aşalım.
     
İktidar, sivil anayasayı, AB’yi, TCK’nın 301. maddesini unuttu mu? Niye başörtüsü bu öncelikli?

Özgürlüklere hiyerarşik bir düzenleme asla getirmedik, bütün olarak baktık. Anayasa’da kapsamlı anayasa değişikliğinde bunları büyük ölçüde gidermeyi hedefledik. Bu yeni bir anayasa yaklaşımı biraz da yanlış oldu. Bu bir kapsamlı anayasa değişikliği. Çünkü mevcut anayasayı bir omurga olarak koruyoruz. Bazı yerlerde değişiklikler, madde sayısı itibariyle kısaltılması... Böyle bir çalışma. Bunun içerisinde bunlar da var. İspanya dönüşü sorulan bir sorudan sonra sürecin hızlanması oldu.

Rejime yönelik endişeler yapılıyor...

Bu yeni bir ifade değil. Bu, yıllar yılı söylenmiştir. Biz partimizi kurarken bir şey söyledik; ’Bizim partimiz bir defa din eksenli bir parti olmayacak’ dedik. Bizler bir din devleti peşinde değiliz, böyle bir gayretimiz yok. Ben belediye başkanlığı yaptım. Aynı şeyleri söylediler; ’İstanbul şöyle olacak, böyle olacak’ dediler. Başbakan oldum, aynı şeyler söylenmeye başlandı. 5 yılımızı doldurduk. Halkımız bizden memnun kaldı ve teveccüh gösterdi, yüzde 47 ile ’buyrun, göreve devam’ dedi. Beş yıl başörtüsü konusunda ses çıkarmadık, hep sabır, sabır sabır dedik. Ama biz hiçbir zaman kalkıp da özgürlükler noktasında senin özgürlüğün iyi, benim özgürlüğüm kötü veya seninki kötü, benimki iyi, böyle bir kıyaslama yapmadık. 5 yıl bu bizden istendiği halde dedik ki, ’Toplumsal mutabakat var, ama biz kurumsal mutabakatı sağladığımız anda bu adımı atarız.`` Şimdi böyle bir adım atıldı. Bu adıma parlamentodaki destek yüzde 80’i aştı, toplumsal destek yüzde 73. Böyle bir destek var bu konuya. Böyle bir desteği bir kenara koyamayız.

Üzerimde medya baskısı var...

Üzerinizde mahalle baskısı hissediyor musunuz?

Mahalle baskısını hissediyoruz tabii. Asıl mahalle baskısı işini iyi tahlil edecek olursak, medya haberlerinde bu mahalle baskısını hissediyorum. Bu haberlerde son zamanlarda bazı provokatif yaklaşımların ülkede adeta egemenmiş gibi gösterilmesi, geçmişteki senaryolardan. Yok şu merkezde şöyle olmuş... Yok Tarsus’ta şöyle bir olay olmuş. Olayın arkası geldiğinde bir bakıyorsunuz ki tamamen provokatif.

Türkiye nereye gidiyor?

Şu anda Dolmabahçe’deyiz. Yukarı Büyükdere Caddesi’ne girip İstinye’ye doğru gittiğiniz zaman Türkiye’nin nereye gittiği anlaşılır. Özellikle yeni alışveriş merkezleri veya biraz daha gelelim Şişli’ye kadar, o bölgedeki kurulan alışveriş merkezleriyle Türkiye nereye doğru gidiyor, bunlar açık net ortaya koyuyor. Çağdaş bir Türkiye kuruluyor ve bu yalnızca İstanbul’da değil Türkiye’nin birçok büyük şehrinde olan yoğun bir yapılanma.

Kimse kimseyi örtmeye zorlayamaz

Laiklik endişesi konusunda, ’Bu işin güvencesi biziz’diyoruz. Sadece AKP olduğumuz için değil, iktidarda olduğumuz için söylüyorum. Kimse kimseyi bu ülkede örtünmeye zorlayamaz. Bu herkesin kişisel bir tercihidir, hakkıdır, bu hakkını kullanır. Kullanmayana da ’niçin kullanmıyorsun?’kimse diyemez. Biz bu işin de yakın takipçisiyiz. Geldiğimizden beri bir şeyi özellikle söylüyoruz. Laiklik konusundaki hassasiyetimiz ortada. Bütün bunları söylememize rağmen, birileri kabul etmiyor diye biz ne yapalım.

17. madde için mahkeme kararını bekleyeceğiz

Türkİye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti. Bu devlette yüksek öğrenim zaden 42. maddede işleniyor. Ne deniyor orada, ’eğitim-öğretim hakkı engellenemez’. Burada sadece yüksek öğrenim olayını soyuttan somuta çıkaran bir adım var, bu açıklanıyor. Yüksek öğrenimde bunun önünün açılması lazım. Burada sadece belli bir kesime yüksek öğrenim imkanı verip, belli kesimi bundan mahrum ederseniz, bu ayrımcılık olur ki bu da Anayasa’ya aykırıdır. Anayasamız bir ayrımcılık anayasası değil. Bunu, onunla getirmiş oluyoruz. Diğeri (YÖK Kanunu ek 17. madde) ise teknik ayrıntıdır. O teknik ayrıntı üzerinde, Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra çalışmanın çok daha isabetli ve faydalı olacağını düşünüyoruz.

Gül’ün takdiri...

Anayasa Mahkemesi kararı gelmeden, Cumhurbaşkanı Gül’ün parlamentoya iade etme ihtimali var mı?.

Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiri ne olur, ne olmaz bilemem. Kendine göre değerlendirmelerini bu arada yapıyordur, hukuki bir çok istişarelerde bulunuyordur. Ona göre kararını verecektir. Vereceği karar çok çok önemli.
     
Gerilimin arkasındaki isim Sayın Baykal

Bu ülke aslında bu kadar gerilmeyebilirdi. Bu gerilmenin arkasında, sağ olsun, 2002 seçimlerinden önce Sayın Baykal’ın ’Türkiye’de türbanı sorun olmaktan çıkaracağım’diye seçim öncesi halkımıza verdiği söz var. Çok daha enteresan açıklamaları var. Bu açıklamada diyor ki, ’Ben bu sürece katkı yapmak için türbanlılardan oy istiyorum’... Sayın Baykal’ın ifadeleri... Bu şekilde vatandaşa yaklaşan Baykal, olay buraya gelince bir anda patlıyor ve bu olayı tamamen bir rejim meselesi haline getirmek suretiyle asıl gerginlik burada başlıyor.   

Diğer Genel Haberleri