Tüketici kredi faizleri tekrar düşüşe geçti

Bigpara Haber
Mali piyasalarda geçen yılın sonlarına doğru yaşanan çalkantı bankaların bireysel bankacılık alanındaki beklenti ve planlarını da alt üst etti. Geçen yıl uygulanan istikrar programı nedeniyle faizlerde yaşanan genel düşüş bireysel kredi faizlerine de yansımış ve tüketici kredilerinde ciddi bir artış yaşanmıştı. Özellikle kredi faizlerinin yüzde 2’lere gerilemesiyle taşıt kredilerine yönelik talep, bankacıların deyimiyle “patlamıştı.”

Bu talep artışı ve düşük enflasyon ortamında bireylere yönelik hizmet ve ürünlerin öne çıkacağı varsayımıyla hareket eden bankalar, bireysel bankacılık alanındaki yatırımlarını artırdılar. Birçok banka bireysel bankacılık teknolojisini yenileyip yeniden yatırım yaparken, birçok banka da organizasyon ve insan kaynaklarını bu beklentilere göre yeniden yapılandırdı.

Likidite ihtiyacı

Ancak, yılın sonlarına doğru yaşanan mali kriz bireysel bankacılık alanındaki bu beklentileri boşa çıkardı. Krizle birlikte artan maliyetler bireysel kredilere de yansıdı. Kriz sırasında bireysel krediler durduruldu. Krizden önce yüzde 3-5 arasında olan bireysel kredi faizleri krizle birlikte yüzde 15’e kadar yükseldi.

Aslında bankalar bireysel kredi faizlerini bu kadar yükselterek müşteriye “kredi istemeyin” mesajı veriyordu. Bankaların kredi kullandırmak istemeyişinin ise birçok nedeni vardı. Bunlardan ilk ve acil olanı bankaların likidite ihtiyacıydı.

Zaten bu ihtiyacın yarattığı sıkışıklık nedeniyle patlak veren kriz sırasında kredi kullandırmak yerine likit olmayı tercih ettiler. Birçok banka ticari kredilerini geri çağırdı. Hatta bu ortamda bazı bankaların bireysel kredileri kapatmaları için müşterilerine baskı yaptığı da gündeme geldi.

Belirsizlik

Bireysel kredi faizlerinin yükselmesinin bir nedeni de belirsizlik ortamından kaynaklandı. Likidite sorunu olmayan bankalar da krizin ne zaman ve nasıl sona ereceğini kestiremediği için yeni faiz belirlemekte güçlük çekti.

Bireysel kredilerde faizleri geriye dönük olarak değiştirme imkanı bulamayan bankalar maliyet hesabını yapamadı. Maliyet belirlenemediği için de yeni faiz oranları tayip edilemedi ve çare krediyi kullandırmamakta bulundu.

Bu dönemde bireysel kredi talepi de bıçak gibi kesildi. Bankacılar krizle birlikte çok acil ve zorunlu durumlar dışında bireysel kredi talebinin olmadığını belirtiyorlar.

Talep yok

Mali piyasalarda yaşanan dalgalanma IMF’in yardımlarının açıklanmasının ardından yeni yılla birlikte yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Kısa vadeli TL faizleri yüzde 30-40 aralığına gerileyerek kriz öncesi seviyelere indi. Uzun vadeli faizler ise kriz öncesine göre yaklaşık iki katı seviyeye oturmuş görünüyor. Son günlerde bir düşüşle birlikte bono bileşik faizleri kriz öncesine göre yüksek olmasına rağmen yüzde 70’lerden yüzde 50’lere geriledi.

Aynı durum bireysel bankacılık faizlerinde de yaşanıyor. Krizden önce yüzde 3-5 arasında olan, otomobilde yüzde 2’lere kadar gerileyen bireysel kredi faizleri şu anda yüzde 3.5 ile yüzde 9 arasında değişiyor. Genel ortalama ise yüzde 4 ile 6 arasında yoğunlaşıyor. Piyasadaki Pazar payını artırmak isteyen bankalar daha düşük faiz uyguluyor. Otomobil şirketlerinin kendi finans kuruluşlarında ise çok daha cazip olanakları bulmak mümkün. 4 milyara altı ay sıfır faiz uygulayan şirketler olduğu gibi yüzde 2’nin altında kredi kullandıran şirketler de var.

Kriz sırasında bireysel kredileri durduran bankalar şu anda gelen talepleri karşılıyor. Ancak faizler kriz öncesinin oldukça üzerinde olduğu için ciddi bir talep yok. Bankacılar, kriz nedeniyle tüketim ihtiyaçlarının ertelendiğini ve krizin etkileri geçene kadar talepte bir artış olmasını da beklemediklerini söylüyor.

Faizlerin düşüşü yavaş olacak

Bireysel kredi talebinin tekrar canlanması için faizlerin kriz öncesi seviyelerine inmesi ve vadelerin de uzaması gerekiyor. Bunun için ise bankaların maliyetlerinin azalması ve banka kaynaklarının vade yapısının uzaması şart.

Kriz öncesinde yüzde 2-3 gibi oranlarla kredi kullandıran bankalar, kriz sırasında yüzde 2000’lere yükselen faizlerle bu kredileri fonlamak zorunda kaldı. Bu da bankaların maliyetini artırdı. Bu nedenle bankalar bireysel kredileri düşürürken hem kaynakların vade yapısını hem de maliyetini dikkate alacak. Krizden önce piyasadaki Pazar payını artırmak için maliyet unsurunu gözardı eden bankaların bundan sonra daha dikkatli olmaları bekleniyor.

Bankaların bireysel bankacılık kredilerine ilişkin beklentileri genel olarak yılın ikinci yarısına ertelenmiş durumda.

Umut ikinci yarıda

Yılın ilk çeyreğinde yoğun bir talep beklemiyorlar. Bu dönemde bankalar mali piyasaların yavaş yavaş oturmasıyla birlikte maliyet hesaplarını yapacak. Müşteriler ise piyasalardaki özellikle faizlerdeki gelişmeleri izleyip tercihlerini yeniden gözden geçirecek. Bu nedenle zorunlu ihtiyaçların dışında kredi talebi oluşması beklenmiyor. Yılın ikinci çeyreğinde piyasada biraz kıpırdama bekleniyor. Özellikle Fon’daki bankaların satışı, özelleştirme, yapısal reformlar konusunda gelişmeler genel olarak faizlerin seyrini belirleyecek. Bu da bireysel kredi faizlerine yansıyacak.

Bu konudaki olumlu gelişmelerin, bireysel kredi faizlerine de yansıyarak krizden önceki seviyelere dönüşü sağlayabileceği söyleniyor. Asıl hareketin ise yılın ikinci yarısında olacağı tahmin ediliyor. Ancak bireysel kredilerdeki artışın geçen yılki gibi bir “patlama”ya dönüşmesi bekleniyor.

Diğer Ekonomi Haberleri