Standard and Poor`s Reformları Bekliyor
Bigpara Haber
S&P Türkiye Masası Şefi Al Yusuf mali sisteme yönelik politikaların yoğunluk kazanması gerektiğini söyledi.
Standard and Poor`s Türkiye Masası Şefi Al Yusuf, alınan önlemlerin uygulanmasının hayati önem taşıdığını söyledi. Al Yusuf, yapısal reformların hızlandırılması ve mali sisteme yönelik politikaların yoğunluk kazanması gerektiğini ifade etti. Başbakan Bülent Ecevit, ekonomi bürokratları ve IMF yetkilileri tarafından yapılan açıklamaları değerlendiren S&P Türkiye Sorumlusu Al Yusuf, IMF`nin acil yardımının ne zaman geleceği, Türk Telekom ve THY`nin özelleştirilmesi ve kamu maliyesiyle ilgili önlemler konusunda daha ayrıntılı açıklamalar beklediklerini ancak bunları uygulamanın hayati önem taşıdığını ifade etti.Al Yusuf, Demirbank`ın Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) kapsamına alınmasının doğru yolda atılan bir adım olduğunu da dile getirdi. NTVMSNBC`ye açıklama yapan Al Yusuf, Türkiye`nin içinde bulunduğu ortamdan çıkması için iki unsurun gerekli olduğunu, bunlardan birincisinin yapısal reformların ayrıntılı olarak açıklanması ve uygulanması, ikincisinin ise, mali sisteme yönelik politikaların sıkılaştırılması olduğunu söyledi. Al Yusuf sözlerini şöyle sürdürdü: Piyasalar uygulamaları görmek isteyecektir. Ayrıca, bu önlemleri alırken ve uygularken koalisyon hükümetinde uyum gerekmektedir. Bunu tehdit edecek herşey hükümeti zayıflatacaktır.
Dolayısıyla önlemleri ve programın geleceğini de. Alınması ve acilen uygulanması gereken önlemleri ayrıntılandıracak olursak: Bütçede harcamaların kesilmesi, bütçedeki fonların kapatılması, kamu kuruluşlarının güçlendirilmesi, vergi tahsilatının güçlendirilmesi ve hayati önem taşıyan bankacılık sektörünün güçlendirilerek, mali bünyesi zayıf bankaların BDDK`ya devredilmesi.
REFORMUN MALİYETİ YÜKSEK;
Hükümetin bankacılık sektöründeki sorunları çözmekte tercih edeceği yolun, ülke ekonomisinin geleceği için büyük önem taşıdığını ifade eden Al Yusuf, Bankacılık sisteminde hangi çözüm tercih edilirse edilsin, bütçede yüklü bir maliyeti olacaktır.
Bunun sonucu olarak iç borçların da önemli miktarda artması beklenebilir. Ayrıca hükümet önümüzdeki yıllarda 3 büyük kamu bankasını özelleştirmek zorunda. Yıllardır yüklü miktarda zarara neden olan Halk, Ziraat ve Emlak Bankası`nın özelleştirilmesi Dünya Bankası kredisinin koşulu diye konuştu. Piyasalardaki dalgalanmayla artan faiz oranlarının ne kadar kalıcı olacağının henüz netleşmediğini ifade eden Al Yusuf, Ancak, gelecek yılın faiz ortalamasının 2000 yılından yüksek olacak dedi. Al Yusuf, bu durumun yatırımlar ve bütçe dengesinde olumsuz etki yaratacağını belirtti. S&P Türkiye Masası Şefi Al Yusuf, kasım ortasından bu yana yaşanan ve Türkiye`ye 7 milyar dolara yakın sermaye kaçışına mal olan krizin nedeni de, yatırımcının istikrar programına ve kur politikasına olan güvenini kaybetmesine bağladı.
Al Yusuf, güven kaybının nedenlerini de şöyle sıraladı: Bunun birçok nedeni var. Bunlar, özelleştirmenin yavaşlaması, bankacılık sisteminde rehabilitasyonun yavaş olması, KİT`lerde sorunlar, cari açığın büyümesi ve bunun sermaye girişiyle finanse edilmesi olarak sıralanabilir. Ayrıca, bunda Türkiye`nin iradesi dışında gelişen gelişmekte olan piyasalarda ve özellikle Latin Amerika`daki gerginliğin de rolü var. (YENİ BİNYIL)
Standard and Poor`s Türkiye Masası Şefi Al Yusuf, alınan önlemlerin uygulanmasının hayati önem taşıdığını söyledi. Al Yusuf, yapısal reformların hızlandırılması ve mali sisteme yönelik politikaların yoğunluk kazanması gerektiğini ifade etti. Başbakan Bülent Ecevit, ekonomi bürokratları ve IMF yetkilileri tarafından yapılan açıklamaları değerlendiren S&P Türkiye Sorumlusu Al Yusuf, IMF`nin acil yardımının ne zaman geleceği, Türk Telekom ve THY`nin özelleştirilmesi ve kamu maliyesiyle ilgili önlemler konusunda daha ayrıntılı açıklamalar beklediklerini ancak bunları uygulamanın hayati önem taşıdığını ifade etti.Al Yusuf, Demirbank`ın Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) kapsamına alınmasının doğru yolda atılan bir adım olduğunu da dile getirdi. NTVMSNBC`ye açıklama yapan Al Yusuf, Türkiye`nin içinde bulunduğu ortamdan çıkması için iki unsurun gerekli olduğunu, bunlardan birincisinin yapısal reformların ayrıntılı olarak açıklanması ve uygulanması, ikincisinin ise, mali sisteme yönelik politikaların sıkılaştırılması olduğunu söyledi. Al Yusuf sözlerini şöyle sürdürdü: Piyasalar uygulamaları görmek isteyecektir. Ayrıca, bu önlemleri alırken ve uygularken koalisyon hükümetinde uyum gerekmektedir. Bunu tehdit edecek herşey hükümeti zayıflatacaktır.
Dolayısıyla önlemleri ve programın geleceğini de. Alınması ve acilen uygulanması gereken önlemleri ayrıntılandıracak olursak: Bütçede harcamaların kesilmesi, bütçedeki fonların kapatılması, kamu kuruluşlarının güçlendirilmesi, vergi tahsilatının güçlendirilmesi ve hayati önem taşıyan bankacılık sektörünün güçlendirilerek, mali bünyesi zayıf bankaların BDDK`ya devredilmesi.
REFORMUN MALİYETİ YÜKSEK;
Hükümetin bankacılık sektöründeki sorunları çözmekte tercih edeceği yolun, ülke ekonomisinin geleceği için büyük önem taşıdığını ifade eden Al Yusuf, Bankacılık sisteminde hangi çözüm tercih edilirse edilsin, bütçede yüklü bir maliyeti olacaktır.
Bunun sonucu olarak iç borçların da önemli miktarda artması beklenebilir. Ayrıca hükümet önümüzdeki yıllarda 3 büyük kamu bankasını özelleştirmek zorunda. Yıllardır yüklü miktarda zarara neden olan Halk, Ziraat ve Emlak Bankası`nın özelleştirilmesi Dünya Bankası kredisinin koşulu diye konuştu. Piyasalardaki dalgalanmayla artan faiz oranlarının ne kadar kalıcı olacağının henüz netleşmediğini ifade eden Al Yusuf, Ancak, gelecek yılın faiz ortalamasının 2000 yılından yüksek olacak dedi. Al Yusuf, bu durumun yatırımlar ve bütçe dengesinde olumsuz etki yaratacağını belirtti. S&P Türkiye Masası Şefi Al Yusuf, kasım ortasından bu yana yaşanan ve Türkiye`ye 7 milyar dolara yakın sermaye kaçışına mal olan krizin nedeni de, yatırımcının istikrar programına ve kur politikasına olan güvenini kaybetmesine bağladı.
Al Yusuf, güven kaybının nedenlerini de şöyle sıraladı: Bunun birçok nedeni var. Bunlar, özelleştirmenin yavaşlaması, bankacılık sisteminde rehabilitasyonun yavaş olması, KİT`lerde sorunlar, cari açığın büyümesi ve bunun sermaye girişiyle finanse edilmesi olarak sıralanabilir. Ayrıca, bunda Türkiye`nin iradesi dışında gelişen gelişmekte olan piyasalarda ve özellikle Latin Amerika`daki gerginliğin de rolü var. (YENİ BİNYIL)