Ortadoğu`da barış perişan

Bigpara Haber
Bu hafta Filistinlilerle İsrail arasındaki çatışmaların gösterildiği televizyon kliplerinin en etkileyicisi, Mohammed Al - Dura ve 12 yaşındaki oğlunun İsrail`in açtığı ateş sonucunda Gaza sokaklarında öldürülmesiydi.Olay Filistinlilere yeni kahramanlar sağladı ve uluslararası kamuoyunun İsrail`e karşı tavır almasına neden oldu. Ancak 6 günden beri Batı Şeria ve Gaza`da yer alan sert çatışmalar ve Mohammed`in ve 50 diğer insanın ölümü, kanlı olayların sona ermesi amacıyla ABD`nin arabuluculuk ettiği Paris görüşmelerinde de yankılanacak. Filistinli lider ve İsrail Başbakanı Ehud Barak ile görüşecek olan ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright`ın görevi liderlerin utanç verici bir durum altında kalmadan geri çekilebilmelerini sağlamak iki gün önce yer alan görüşmelerde bunun sağlanabileceğine ilişkn bazı işaretler vardı: İsrail ile Filistin güvenlik güçleri arasında geçici bir anlaşmaya varıldı, ancak Gaza ve Batı Şeria`da çatışmalar devam etti.Eğer İsrail Filistin kasabalarının dışına yerleştirdiği tanklarını çekerse - İsrailli yetkilileri bunu yapabileceklerini söyledi -, o takdirde Arafat da Filistinli göstericilerin protestolarını sona erdirmesini isteyebilir. Ancak, Washington`ın umudu olarak, bu çatışmaların bir an önce barış anlaşması imzalanması gereğini vurgulayacağına ilişkin inanç boş olabilir. Bunun yerine çatışmaların yoğunluğu nefret ve karşılıklı şüphenin hala egemen olduğuna işaret ediyor.İki ulusun Oslo`da imzalanan barış sürecinin başlatılması anlaşmasından sonra birbirinin güveninin kazanıcı önlemler üzerinde çalışması gerekiyordu. Ancak aradan geçen 7 yıl için iki ulusun birbirinin en kötü düşmanı olduğu noktasından bir adım ileriye gidemediği görülüyor.Geçen perşembeden bu yana Israil ve Filistin`de süren siyasi çatışmalar, Ortadoğu`nun çalkantılı din ve siyaset kombinasyonundan kaynaklanıyor. Bunun özünde ise Kudüs ve kutsal yerlerin denetimine ilişkin sorun yatıyor. Temmuz ayında Camp David`deki görüşmeler sırasında yine bu noktalar gündemin başsırasındaydı ve barış anlaşmasının önündeki en büyük engelleri oluşturmaya deavm ediyor.Her iki taraf da Harem el Şerif`de kendi egemenliğini kabul ettirmek istiyor. Bu mekanda, İslamın üçüncü en kutsal yerleri olan El Aksa Cami ve Kaya Çatısı yer alıyor.Bu mekan aynı zamanda Temple Mount olarak Musevilerin de en kutsal yerleri arasında. Musevilere göre burası, Romalıların yıktığı İkinci Tapınak`ın yeri.Arafat için, çatışmaların aniden tırmanışı insani bir trajedi olduğu kadar siyasi anlamda bir kazanç anlamaında da geliyor. Camp David zirvesinin çöküşünden sorumlu tutulan ve ABD tarafında barış anlaşmasını imzalaması için baskı gören Arafat, bu anlaşmayı kendi insanlarına satamayacağını düşünüyor ve Arap dünyasındaki durumunu güçlendirmeye çalışıyordu.Olaylar onun bu hedefini ve daha fazlasını elde etmesini sağladı: Arafat artık yalnız değil; onun, eksik bir anlaşmanın değerinin olmayacağına ilişkin argümanı haklı çıktı; ve dünya Kudüs`ün Araplar için olan önemini kavradı.Arafat bu durumdan kazançlı çıktı, zira Camp David`de köşeye sıkıştırıldıktan sonra, ne Arapalr ne de ABD ya da Avrupa ona zorla bir barış anlaşması kabul ettirmeye kalkmayacak. İsrail muazzam kayıplara uğradı. Ülke kendisini Arap dünyasıyla barış yapma noktasına henüz gelmemiş bir yer olarak teşhir etti ve güç kullanma fikrinden de henüz vazgeçmediğini gösterdi. Barak, İsrail`in sağ kanat partisi Likud`un lideri Ariel Sharon`un Perşembe söz konusu kutsal yerlere yaptığı ziyaretin olası tehlikelerinden mutlaka haberdardı ve netekim olaylar da böyle patladı. Ancak Barak görünürde bu ziyareti durdurmaya muktedir değildi, zira kutsal yerin hiçbir zaman Filistin denetimine bırakılmayacağı sözünü vermişti.1000 kişilik bir polis gücü tarafından korunan ve 6 Likud millletvekili ile ziyarete giden Sharon böylece, başarılı bir biçimde İsrail`in kutsal yerlerin egemeni olduğunu gösterdi. Bundan sonra patlayan olaylarda Filistin Otoritesi`nin oynadığı rolün ne olduğu belirsiz.Filistinli analistler Arafat`ın küçük gösteriler için izinv erdiğini ancak bunların daha sonra kontrolden çıktığını belirtiyor. İsrail`in yanıtı, gerçek kurşun kullanımı ve tank ve saldırı helikopterlerinin kullanımı şeklinde tezahür etti ve çatışma süratle tırmandı."Bu spontane gösterilerin arkasında siyasi bir irade var, ve her iki tarafında da iradesi barış görüşmelerini etkilemek," diyen Halil Şikaki, Filistin Araştırma ve Çalışmaları Merkezi direktörü. "Barak Sharon`a kutsal yerlere gitme izni verdikten ve güvnelik güçlerini de onunla yolladıktan sonra, Filistinliler İsrail`e bir mesaj göndermek istedi: cami İsrail egemenliği altında olmayacaktı ve Barak da siyasi motif taşıyan şiddet olaylarına izin vermeyeceğini anlatan bir yanıt verdi.Barak`ın durumu çatışmalar başlamadan öncekine göre daha zor.Onun azınlık hükümeti, Knesset`in tatilde olması nedeniyle düşmekten kurtulmuştu. Ancak bir seçim çağrısı da riskli: Barak çatışmaları sona erdirmek adına herhangi bir söz verecek durumda değil.Likud ile bir ulusal beraberlik hükümeti kurulması tek kaçış yolu olabilir. Ancak Likud Barak`ın zayıf olduğunu hissediyor. Arkada bir yerde ise bir öncek Likud lideri Benjamin Netanyahu bekliyor ve onun yeniden siyasete girme planları yaptığı söyleniyor. Kamuoyu araştırmalarına göre, Netanyahu başbakana karşı güçlü bir rakip olabilecek.Barak için işleri daha da karıştıran bir başka etken de, İsrail`in Arap nüfusuyla olan ilişkisinin giderek daha da kötüye gitmesi. 6 milyonluk İsrail`in yüzde 20`si Arap. Çatışmalar Arap kasabalaırna ve kuzey ve orta İsrail`e kadar sıçradı ve Arapların İsrail`deki pozisyonlarına ilişkin rahatsızlığını da ortaya koydu.Siyaset yorumcusu Ofer Shelach İsrail`in en popüler günlük gazetesinde şöyle yazdı:"Bu kadar yıl sonra İsralli Araplar devlete entegre olmadı, buraya ait olduğunu hissetmiyor ve aşırı uçlar dışında kendilerini temsil eden alternatif liderlere de sahip değil."6 gün devam eden çatışmalarından sonra Barak sükunet sağlamak için çaba sarfediyor. Filistinlilerin gözünde kendisini biraz restore eden Arafat da çatışmaları sona erdirmek arzusunda. Eğer ayaklanma tırmanırsa, Arafat caddelerdeki egemenliğini kaybedebilir ve güvenlik güçlerinin müdahalesi daha da artabilir.İsrailliler açısından Arafat, kendi amaçlarına ulaşmak için şiddet kullanmaktan hala çekinmeyen birisi. İsrail kaumoyu en iyi zamanlarda bile Filistinlilerin niyetlerini kuşkuyla karşılıyorken, şimdi Kudüs`ün paylaşılmasına ilişkin olarak Camp David`de önerilen teklif çerçevesinde çok daha şüpheci davranacak. Camp David`deki teklife göre Doğu Kudüs`ün bazı bölümleri Araplara geri verilecek ancak kutsal yerlerde tam egemenlik hakkı tanınmayacaktı."Barış sürecinin yelkenlerindeki havanın çok büyük bir kısmı şiddet olayları tarafından dindirildi," diyen Profesör Geral Steinberg Tel Aviv yakınlarında yerleşik Bar Ilan Üniversitesi`nde siyasal bilgiler fakültesi öğretim üyesi."Barak İsraillilere Kudüs`ün bölünmesinin İsrail`in lehine olduğunu ve yaşam kaybını durduracağını anlatırken çok zorlanacak." (FİNANSAL FORUM - FİNANCİAL TİMES)

Diğer Genel Haberleri