`Muhtıra değil, açıklama`

Ankara 5`inci İdare Mahkemesi, kamuoyunda ``e-muhtıra`` olarak değerlendirilen Genelkurmay Başkanlığı`nın 27 Nisan açıklamasını idari işlem niteliğinde bir açıklama olarak tanımladı.

CNNTURK

Ankara 5`inci İdare Mahkemesi, bu kararı, Ankara Barosu avukatlarından Kemal Vuraldoğan`ın açtığı dava üzerine verdi.
 
Avukat Vuraldoğan, 27 Nisan`da gece yarısı yapılan açıklamanın kendisini paniğe sevk ettiğini belirterek, Milli Savunma Bakanlığı`ndan 1 YTL`lik tazminat talep etmişti. Dava dilekçesinde, bildiri için muhtıra ifadesi kullanılmıştı.
 
Mahkeme, bildiriyi idari işlem olarak kabul etti ve 1 YTL`nin öncelikle Milli Savunma Bakanlığı`ndan talep edilmesi gerektiğine karar verdi.
 
Mahkeme, bakanlıktan bir ödeme yapılmazsa dava açma hakkı doğacağına hükmetti.
Avukat Kemal Vuraldoğan, davayı açıktan sonra Ankara Barosu tarafından baro avukatlığı görevinden azledilmişti.
 
GENELKURMAY`DAN SERT UYARI
 
Genelkurmay Başkanlığı, 27 Nisan`da internet sitesi aracılığıyla sert bir açıklama yapmıştı.
 
Açıklamada, son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorunun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumda olduğu belirtilerek, ``Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur” denilmişti.
 
Genelkurmay’ın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir ifadesi yer almıştı.
 
Genelkurmay Başkanlığı`nın internet sitesinde yer alan basın açıklamasında, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıklarının müşahade edildiği ifade edilmişti.
 
Açıklamada, “Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar” denilmişti.