`Merkez marjinal karar alabilir`

Büyümenin kırılganlaştığı ve belirsizliklerin ön planda olduğu bir dönemde bizi neler bekliyor?

Bigpara Haber

Büyümenin kırılganlaştığı ve belirsizliklerin ön planda olduğu bir dönemde bizi neler bekliyor?

ING Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren, Türkiye ve dünyada ekonomi gündemine ilişkin beklentileri ve gerçekleşmeleri yorumladı:

Büyümenin kırılganlığı ön planda, belirsizliklerin yüksek olması da piyasalardaki dalga boyunu yüksek tutuyor. Kurum olarak ikinci dip vurgusunu baz senaryomuza girecek yüksek bir olasılık olarak görmesek de, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilere dair büyüme beklentilerimizi bu ay genel olarak aşağı yönde revize ettik.

DÜNYA BORSALARINDAKİ SON DURUMU GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN...

2013 yılına kadar FED’in faiz artırımı yapmayacağı daha önce beklentilere yansımıştı. Ancak bu ay ona Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası da eklendi. Bu ortamda Kasım ayında FED’in yeni bir parasal genişlemeye gitme olasılığının güçlü olduğu da dikkate alındığında, 2013 yılına kadar Türkiye’de de bir faiz artırımına ihtiyaç duyulması olasılığı zayıfladı. Kısa vadede gördüğümüz enflasyon artışı bu bağlamda biraz sıkıntı yaratabilecek gibi görünse de, enflasyonun hedef belirsizlik aralığında kalmaya devam ettiği bir ortamda mevcut para politikasının kredibilitesinin güçlü kalması mevcut koşullarda olası görünüyor. Sonuç olarak tüm dünyada 2009 gibi bir sürece yeniden girilmemesine odaklanılmış durumda. Kur cephesinde de daha net bir Merkez Bankası duruşu ve TL’nin halihazırda tarihsel olarak aşırı değer kaybetmiş durumda olması baskıları önümüzdeki dönemde sınırlandıracaktır ama TL’de değerlenme sürecinin yakın dönemde başlaması da beklenmemeli.

Sonuç olarak Merkez Bankası’nın 6 Eylül’deki toplantıda yaptığı açıklamalar para politikasının ekonomik döngüyü dengeleyici şekilde uygulanacağına işaret ediyor. Yakında uygulamaya giren TL zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tutulma esnekliğinin sağlanmasına yönelik yeni politika da bu anlamda TL piyasalarında, döviz rezervlerinde son dönemdeki erimeyi de gözeten bir gevşeme anlamına gelecek. Dolayısıyla bu uygulama faizlerin mevcut düzeylerinin korunmasına destek olabilir ama TL’nin yakın dönemde değerlenme potansiyelinin sınırlı olduğu dikkate alınırsa, yüksek enflasyonun faizdeki düşüşü desteklemeyeceği de unutulmamalı.

Risk primi ve Türkiye’nin büyümedeki dalgalanmaları kontrol altında tutabilmesi için ise Ekim ayında açıklanacak Orta Vadeli Program’da (OVP) maliye politikalarında makul bir sıkılaştırma ve yapısal önlemler paketi sunabilmesi önemli olacak. Nitekim Türkiye uzun süredir üç kredi derecelendirme kuruluşundan da pozitif not görünümüne sahip ve yıl sonundan önce bazı açıklamaların gelme olasılığı yüksek görünüyor. Yapısal tasarruf açığı, yani cari açık açısından en güven verici adımların da ancak maliye politikaları ve yapısal reformlarla ilişkili olacağı düşünülürse, OVP’deki şeffaflık ve doğru adımlar aslında durgunluk riskini para politikasından daha fazla azaltma potansiyeli taşıyor.

Eylül ayının kalan döneminde kanımca piyasalarda dalga boyu yüksek bir seyir bizi bekliyor. Merkez Banka’larından beklendiği kadar net değil ama marjinal yeni adımlar görebiliriz. Net olan bir şey ise faizlerdeki yükseliş baskısının şu an itibarıyla ciddi anlamda azalmış olması. Yurtiçinde kısa dönemde devam edecek enflasyon baskısı da bu resmi değiştirmeyecek gibi görünüyor.   

Diğer Genel Haberleri