İşletmelerde yalın kalite

Bigpara Haber
Küreselleşme sürecinin ortaya koyduğu, çokuluslu şirketlerin piyasa stratejilerinden, şirket birleşmelerine, enformasyon teknolojilerindeki gelişmelerden, özellikle finans - kapitalin liberalizasyonuna kadar ortaya çıkan trendler, bölgesel bloklar bünyesinde `iş süreçlerinin` çarpıcı bir şekilde değişimini gerekli kılmaktadır. Küresel rekabetin ortaya çıkarttığı iş organizasyonlarındaki yeniden yapılanmanın boyutları, bu olgu doğrultusunda analiz edildiğinde, `bilgi - yoğun` işletme yapılarının önemi belirginleşmektedir.

Analizimizi bu yönde geliştirecek olursak, `sanayi toplumlarından`, `bilgi toplumlarına` geçildiği günümüz evresinde, öncelikle, rekabet ortamının gerektirdiği `yüksek kalite ve düşük maliyet` ögelerinin, `hız` unsuruyla tamamlanması ve bunun yanı sıra, `etkinlik ve verimliliğin` de, `yaratıcılık` faktörüyle bütünlenmesi için yeni bir yapılanma kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.

`Tarım toplumlarının` erginleşerek `sanayi toplumlarına` dönüştüğü, ekonomik evrede, `hiyerarşik - fonksiyonalist ve dikey (vertical) yönetim yapısı`, özellikle 20. yüzyılın başında, `seri üretim tipi` sanayileşme ve bir paralellik içermiştir. Oysa, değindiğimiz gibi, `sanayi toplumlarının`, `bilgi toplumlarına` dönüştüğü günümüz küreselleşme süreci içinde, bilginin `sahiplenilmesi` değil, `kullanılabilirliğinin` sağlanması önem taşırekn, `klasik tepe yöneticisi` teriminin yerini, `bilgiyi kullanan uzmanlar` kavramı almaya başlamıştır. Bu da, yeni işletme bilimi terminolojisinde yer alan, `bilgi kaynaklı - süreç odaklı ve yatay (horizontal) bir yönetim yapısının` oluşturulması ve buna bağlı bir organizasyonel değişimin sağlanmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Dolayısıyla, işletmelerin `yeniden yapılanma` olgusu ve söz konusu yeniden yapılanmanın, küresel analizi sonucunda stratejik hareket noktasının, klasikleşen ve geleneksel yönetim anlayışları ve yaklaşımları olamayacağını saptayabiliriz. Ayrıca, artan rekabet karşısında, `öğrenme süresi kısaldığı için`, `öğrenen organizasyon` kavramının yerini, `bilginin üretildiği organizasyon` yaklaşımına bıraktığını da belirtebiliriz. Artık, 21.yüzyıl başında, `yalın üretim tipi` sanayileri ile paralel bir `yönetim modelinin` geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.

Bu çerçevede, başta Toplam Kalite Yönetimi olmak üzere, işletme literatüründe yer almaya başlayan `Yalın Organizasyon` kavramı ve buna bağlı teori ve uygulamalar nöem taşımaya başlamıştır. Bu bağlamda, şirketlerin `yeniden yapılanma` süreci, bir tarafta bölgesel ticari bloklaşma eğilimi ve ekonomik entegrasyonların rekabet ortamı ile global konjonktürü, diğer tarafta `müşteri önceliği ve tüketici talepleri`ni, `çalışanların memnuniyeti ve yönetime katılımları`nı ve özellikle de, küresel ekonominin gelişme trendine bağlı olarak, `hissedarların talepleri ve yatırımcı beklentileri`ni içermek durumunda olmaktadır.

Ekonomik sistem ve piyasa ekonomileri içinde, `verimlilik, hız ve yaratıcılık` olgularını baz alan temel analizimiz doğrultusunda, küreselleşme faktörlerine bağlı olarak, bilgi - yoğun işletme yapıları ve şirketler için öncelikle birinci aşamada, Toplam Kalite Yönetimi`nin gerekliliğini vurgulayarak, ikinci aşamada, Yalın Organizasyon uygulamalarının dünyada yeni kuşak bir anlayış olarak geliştiğini tespit edebiliriz. Üçüncü aşamada da, gerek `Toplam Kalite Yönetimi`ne dayanan bir alt yapıdan hareketle ve gerekse, `yalın üretim ve yalın organizasyon` kavramlarının gösterdiği gelişme doğrultusunda, `Yalın Yönetim` kavramına bağlı ve `yeni bir yaklaşım` olarak, `Yalın Kalite` anlayışını ortaya koyabiliriz.

İnterdisipliner analiz
`Yalın Kalite` yaklaşımı, interdisipliner bir analizi gerekli kılmakta olup, doğal olarak uluslararası ilişkiler, iktisat ve işletme bilimlerinin bir arada değerlendirilmesine dayanmaktadır. Mevcut şirket yapısının, daha `etkin, duyarlı ve farklı` olmasını sağlamak açısından, organizasyonel iyileşmeden de öte, organizasyonel gelişmenin, küresel ekonomiye, ekonomik bloklara ve rekabet ortamının değişimine uyum sağlayacak bir anlayışı, şirket örgütlenmesinde hakim kılmayı hedeflemektedir. Bu çerçevede `Yalın Kalite`nin nasıl olması gerektiği ve `toplam kalite` uygulamaları ile `yalın organizasyon` türevleri içinde, salt `yalın üretim tarzı` olarak değil, ama `yalın yönetsel bir yapı` için, ne yapılması gerekeceğini de ele alan, `yatay bir yönetim şemasının` sağlayacağı avantajlar ortaya konulduğunda, bu `yalın ve yatay` yönetsel model üç noktaya ön plana çıkartmaktadır;

1- Öncelikle, işletme sistemi, `Yalın Yönetim` kavramının `yalın` terimi ile Toplam Kalite Yönetimi`nin `kalite` kavramının ortaya koyduğu yeni bir bakış açısıyla ele alınabilmektedir. Bu yapısal açıdan etkinleşmeyi artıracaktır.

2- Buna bağlı olarak, fonksiyonlara dayanan bir yönetim modeli yerine, `süreç yönetimine` dayalı, yalınlaşmış bir yönetsel akış şemasının oluşturulması, küresel ekonomi ve rekabet temeline dayanmaktadır. Bu da piyasalardaki değişimlere daha duyarlı bir örgütsel yapı oluşturacaktır.

3- Bunların kesişme noktası olarak, `müşteri öncelikli` bir metodoloji ve ayrıca, `çalışanların katılımına` dayanan uygulamalar ile, yeni piyasa güçlerinin ve özellikle `yatırımcı - hissedar` yapısının, işletmelerde daha iyi kritize edilmesi gereğini karşımıza çıkartmaktadır. Bu ise farklı bir organizasyonu sağlayacaktır.
Yalın Kalite, yukarıda da değinildiği gibi, küreselleşme faktörlerine bağlı olarak, farklı bir `yalınlaşma`, hatta bir tür `yataylaşma` olgusuyla, `müşteri - çalışan - hissedar` yapısına ve bunların bir bütün olarak ele alınmasına dayanmaktadır. Özellikle, sermaye piyasaları, halka açık şirketler ve menkul kıymet borsalarının, ekonomik sistemin belirleyici bir yapısını oluşturduğu günümüzde ve yakın gelecekte, buna bağlı bir işletme örgütünün temel parametrelerinin, `yatırımcı - hissedar` olgusunun `yataylaştırılması` bazında karşımıza çıkacağını belirtebiliriz. Şirketlerde, `hisse senetleri yönetimi`nin önemi, sadece bir ortaklarla ilişkiler departmanı olarak değil, aynı zamanda `İnsan Kaynakları`nı da destekleyen ve süreci pekiştiren bir yapıya sahip olabilecektir.

Artık, salt `yönetim süreci`nin değil, `sürecin yönetimi`nin de belirleyici olduğu bu noktada, `kalite - rekabet` ilişkisi kadar, `yalınlaşma - yeniden yapılanma` ilişkisinin söz konusu `yataylaşma` olgusuyla ele alınması yerinde olacaktır.

Dolayısıyla, `yalın organizasyonlara` dayaan yeni organizasyonel yapıların ve `örgütsel şemaların` oluşturulması ve değerlendirilmesi, `yalın ve yatay şemasal bir model` bazında ele alınmalıdır. Söz konusu `yataylaşma` ile, reorganizasyonların, bölgesel pazar yapıları ve küreselleşme sürecinin güçlendirdiği etkenler çerçevesinde ele alınması ve, `müşterilerin` aynı zamanda işletmenin bir `yatırımcısı`, `çalışanların` işletmenin bir `hissedarı` ve `yatırımcıların`da işletmenin potansiyel bir `müşterisi` olarak görüldüğü, bir tür `moleküler etkileşimin` ortaya konulabileceğini belirtebiliriz. Buna bağlı olarak, halka açık şirket statüsüyle beraber `şeffaflık ve disiplinin` de sağlanabileceği, bir `küresel şirket modeli` değerlendirildiğinde karşımıza, `Yalın Kalite`nin Yönetimi` çıkacaktır.

Günümüzün `değer ekonomileri` içinde ve `kalkınmanın önem arzettiği` ülkemiz gibi makro ekonomik yapılarda, mikro birimler olarak işletmeler bazında sağlanacak `katma değer` ile ortaya konulabilecek avantajlar ve analizimizle ortaya koyduğumuz etkileşim bu bağlamda önemli bir korelasyon oluşturmaktadır. Ancak bu noktada da, ekonomik kriz dönemlerinde sinerjik yönetim ve türevi uygulamalar ortaya konulmakla beraber, klasik yönetim yaklaşımı, bu tür dönem uygulamalarını kriz sonrası sürdürmeyi düşünmemekte ve çoğu zaman eskiye dönüldüğü saptamaları yapılmaktadır.

Oysa ki, değişim, artık bu tür yönetim modellerinin ortaya konulması kadar, süreklilik içermesini de zorunlu kılmaktadır. Hatta, yapılan bir araştırma kapsamında, Türkiye için yapılan bir S.W.O.T analizinde, güçlü tarafları ve zayıf yönleriyle irdelenen makro yapının, ayrıca fırsat taşıyan ve tehdit içeren olguları irdelendiğinde, pek çok parametre içinde özellikle `fırsat` olarak `İMKB ve Borsa`nın gelişimi` dikkat çekmektedir. Ancak bu durumun belki de en önemli `tehdidi` aynı parametreler içinde, işletme yapılarında `örgütsel değişim ve reformların uygulanamaması` olarak tespit edilmektedir. Bu durumda, `Yalın Kalite`nin Yönetimi` anlayış ve yaklaşımı ile, halka açık şirketlerin yeniden yapılanmalarında, belirginleşen `tehdit` unsurunu, bizzat söz konusu `fırsat` ögesiyle ortadan kaldırmamıza olanak verebilecek bir `yalınlaşma, yataylaşma ve etkinleşme` ortaya konulabilecek ve `müşteri - çalışan - hissedar` tek bir odak nokta olarak karşımıza çıkmış olacaktır.

Sonuç olarak, ekonomik sistem içinde küreselleşme süreci ile beraber, bir taraftan `kitleselliğin ayrışması` ile, öte yandan `uluslarüstü bir tür bloklaşma` karşısında, `pazarlarda yalınlaşarak etkinleşme` olarak ifade edebileceğimiz `Yalın Kalite` yaklaşımı ve `yalın ve yatay` yönetsel işletme modeli, `Yalın Kalite`nin Yönetimi`, olarak betimlenebilir ve irdelenebilir. Ekonomik daralmalarda `down - sizing`, piyasaların yükseldiği dönemlerde `up - sizing` yerine, işletmeler her koşul altında sinerjik bir `lean - sizing` modelini ortaya koyabilmelidir.

`Bilgi toplumu` olma yönünde, gerek ülkemizin küresel ekonomik rekabet içinde makro dengeleri, gerekse Türkiye`nin Avrupa Birliği ile bölgesel pazar ilişkileri içinde, şirketlerimizin mikro çözümünün, `bilgi - yoğun` yapılanma doğrultusunda oluşturulacak açılımlara dayanabileceğini de bu bağlamda ileri sürebiliriz.

Diğer Ekonomi Haberleri