Faiz indirimine devam

Her an kur artışı olabileceğini dikkate alarak, faiz indirimleri konusunda daha muhafazakâr davranmak gerekiyor

Bigpara Haber
Her an kur artışı olabileceğini dikkate alarak, faiz indirimleri   konusunda daha muhafazakâr davranmak gerekiyor.
 

Baturalp CANDEMİR / REFERANS GAZETESİ
 
Para Politikası Kurulu (PPK), geçen hafta kısa vadeli faiz oranlarını 0,25 puan düşürdü. Piyasadaki oyuncuların büyük bir bölümü de faiz indirimi olacağını tahmin ediyordu.

Biz faiz indirimi olmayacağını düşünen azınlıktandık. Faiz indirimi olmayacağını (aslında olmaması gerektiğini) düşünmemizin temel nedenini şöyle özetleyebiliriz:

Merkez Bankası faiz indirimlerine eylül ayında başlarken bankanın 2008 sonu enflasyon tahmini yüzde 3.2 idi. Yani banka hedefin yakalanacağını düşünüyordu ve faiz indirimlerine başladı. Ekim ayı sonunda, 2008 enflasyon tahmini yüzde 4.1`e yükseltildi, faiz indirimleri devam etti. Burada da bir problem yok; zira enflasyon hedefi yüzde 4 iken, bankanın tahmininin hedefin sadece 0,1 puan üzerinde olması, faiz indirimine engel değil. Ancak ocak ayı sonunda yayımlanan Enflasyon Raporu`nda, Merkez Bankası, 2008 sonunda enflasyonun büyük bir olasılıkla hedefin üzerinde gerçekleşeceğini ifade ediyor ve yeni tahmin yüzde 5,5 olarak açıklanıyor.
 
Makul düzeye mi çekiliyor

Geçen hafta faizin indirilmesi, enflasyon hedefi yüzde 4 değil de yüzde 6 olsaydı makuldü ancak hedeften bu kadar çok sapılacağının 11 ay önceden öngörülmesine rağmen (yani enflasyonu etkileme şansı varken) faiz indirimine gidilmesi akla şu soruları getiriyor:

1. Para otoritesi her ne kadar yüzde 4`ü hedeflediğini ifade etse de acaba gerçek hedefi yüzde 5.5`in de üzerinde olabilir mi?

2. Daha önce, piyasa beklentileri düşmediği halde, kendi tahminlerini öne çıkaran ve faizleri indirmeye başlayan Merkez Bankası, yüzde 5,5`lik tahminine rağmen faiz indiriyorsa kendi tahminlerine güvenmekten vazgeçmiş olabilir mi?

3. Merkez Bankası, faiz indirimlerinin sinyal etkisini göz ardı edip, faizleri makul bir düzeye mi çekmeye çalışıyor? Enflasyon hedeflemesinde en önemli şey, piyasadaki karar alıcıları, enflasyon hedefinin tutturulacağı konusunda ikna etmek ve enflasyonun hedefi aşabileceği yönünde beklentiler oluştuğunda faizleri yükselterek, bu beklentileri törpülemeye çalışmaksa geçen haftaki faiz indirimini bu bakış açısına nasıl oturtacağız bilemiyoruz.
 
Enflasyon hedefe çekilmeli

Merkez Bankası`nın PPK toplantısı sonrasında yayımladığı notta şöyle deniyor: İşlenmemiş gıda fiyatlarından kaynaklanabilecek dalgalanmalar enflasyonu geçici olarak etkileyebilecekse de gıda ve enerji kalemleri dışlanarak hesaplanan enflasyon yüzde 4 seviyesine yaklaşmaktadır.

Merkez bankaları, etkileyebildikleri kalemlerden oluşan bir grup göstergeyi çekirdek enflasyon olarak tanımlayıp, ana hedef olan TÜFE`nin yanı sıra bu göstergeyi de takip edebilir. Ancak hedef TÜFE`ye konuyorsa ve TÜFE hedeften uzaklaşıyorsa Merkez Bankası kendi etkileyebildikleri kalemler üzerindeki baskısını daha da artırarak enflasyonu hedefe doğru çekebilmeli. 
 
Çekirdeğin düşmesi iyi

Sonuçta, çekirdek enflasyon yüzde 4, TÜFE enflasyonu yüzde 8 olursa, Merkez Bankası başarılı olarak nitelenmeyecektir, çünkü hedef TÜFE`dir. Enerji ve gıda fiyatlarındaki sorunlar varken 2008 hedefinin yüzde 4 olarak belirlenmiş olması, Merkez Bankası`nın çekirdek enflasyonu aslında yüzde 2,5-3 civarında tutması gerektiğini ima eder. Çünkü ancak çekirdek enflasyon yüzde 2,5-3 dolayında kalırsa, gıda fiyatlarının olumsuz etkisi ortadan kaldırılabilir. Çekirdeğin yüzde 4`e düşüyor olması iyi haberdir ancak faiz indirimi için yetersizdir. 

Kur etkisi göz ardı edilemez

Son olarak, şimdi yüzde 4`e indiği için sevindiğimiz çekirdek enflasyonun kur değişimlerinden etkilendiğini de unutmamak gerek. Dünya piyasalarındaki çalkantının sadece talebi aşağıya çekmesinden dolayı enflasyon üzerindeki olumlu etkisinden söz edip, kur etkisinin göz ardı edilmesi, aşırı iyimserlik gibi geliyor. Kimse yarın kurun nereye gideceğini bilmiyor. Ancak, 2008`de 70-80 milyar dolar civarında dış kaynağa ihtiyaç duyan Türkiye`de, kurlarla ilgili bir varsayım yapılacaksa, bugünkü koşullarda en makul gözüken; global piyasalardaki likiditedeki ve risk alma iştahındaki kalıcı düşüşü dikkate alan bir senaryo çerçevesinde düşünmek.

Kurlardan enflasyona geçiş yüksek ve piyasaya her an yüzde 2-3`lük kur artışını tetikleyecek haber geleceği bilinmiyor. Bu nedenle her an kur artışı olabileceğini dikkate alarak faiz indirimleri konusunda daha muhafazakâr davranmak gerekir diye düşünüyoruz. Gelecek ayki toplantıya kadar geçen sürede, herhangi bir ABD veya Avrupa Birliği kaynaklı veriye ya da habere bağlı olarak kurlar ve bono faizleri yükselirse, bu bir dış şok mudur, yoksa öngörü hatası mı?

Diğer Genel Haberleri