Enflasyon FED`in beynini kemiriyor

ABD Merkez Bankası`nın (FED) Açık Piyasa Komitesi`nden (FOMC) de önceki gece 0.50 puanlık bir indirim çıktı

Bigpara Haber
Ocak toplantısını beklemeden gösterge ve iskonto faizlerini şok bir kararla 0.75 puan indiren ABD Merkez Bankası`nın (FED) Açık Piyasa Komitesi`nden (FOMC) de önceki gece 0.50 puanlık bir indirim çıktı.


REFERANS GAZETESİ

Mortgage krizinin teşhisi ilk kez ağustos ayındaki borsa düşüşleri ile koyulmaştu. O dönemden beri faiz indirmemekte direnen FED, böylece eylül ayından bu yana faizleri 5,25 seviyesinden yüzde 3`e kadar çekmiş ve son indirimiyle artık iyice piyasaların emrine girdiğini kabullendiğini göstermiş oldu. Ancak emlak piyasasının yarattığı enkazı faiz indirimleri ile kaldırmaya çalışan FED`in bu yaz sona ermeden yeniden faiz artırımına başlayabileceği iddia ediliyor. Çünkü FED ekonomideki durgunluk karşısında üzerinde artan baskıların da etkisiyle faizlerde hızlı indirimlere gidiyor gibi görünse de aslında enflasyon meselesi hala beynini kemirip duruyor. Uzmanlara göre bu indirim süreci yüzde 4,2 seviyelerinde bulunan enflasyona ilişkin endişelerin kaybolmaması nedeniyle çok da uzun sürmeyecek. Bloomberg`de yer alan bir habere göre FED mart ayı gibi, ABD`nin aslında yatırımcıların korktuğu kadar kötü bir durumda olmadığının ortaya çıkması halinde, faiz indirimlerine son verebilir ve mart ayından sonra yeniden faiz artırmaya başlayabilir. Hafta başında Referans`a konuşan Finansbank ekonomisti İnan Demir de, FED`in bir süre sonra bir çok merkez bankasından çok daha hızlı bir faiz artırımına başlayabileceğini iddia etmişti.
 
1987`deki faiz telaşı ile şimdiki benziyor

Uzmanlar şimdi 1987 ekonomik krizi sonrası yaşananların tekrar edebileceğini iddia ediyor. 1970`lerden 1987`ye kadar FED`in başkanlığını yürüten Paul Volcker, 1980`lerde yüzde 10`a kadar çıkan enflasyonu dizginlemek için faiz artırımında gaza basmıştı. Fiyat artışları kontrol altına alınmıştı ancak yüksek faizler ekonominin kökünü kurutmuş, resesyon sürecini de beraberinde getirmişti. 1987`de hem ABD borsalarında hem de yabancı borsalarda yaşanan Kara Pazartesi çöküşünün ardından ise o dönemde görevi devralan efsanevi başkan Alan Greenspan, merkez bankasının gerekli her türlü müdahaleyi yapacağını söyleyerek piyasaları rahatlatmıştı. ABD`nin şu anda yaşadığına en yakın olarak gösterilen 1987 krizi sonrasında FED yavaşlayan ekonomiyi toparlamak için hızlı faiz indirimlerine başlamış, bu süreçte enflasyon hortlayınca politikasını ters yüz ederek faiz artırımına geçmişti. Hızlı faiz artırımları ile 1988 yılı sonunda yüzde 4,12 seviyesine kadar çıkan enflasyonu kontrol altına almaya çalışmıştı.
 
Emlak toparlanınca FED düğmeye basar

Ancak enflasyon şu an için FED`in istemeden geri plana attığı en büyük korkusu. Aralık ayında yıllık enflasyon oranı enerji maliyetlerindeki artış nedeniyle yüzde 4,1`e kadar çıkmıştı. Gıda ve enerji fiyatlarının dışında hesaplanan çekirdek enflasyon oranı ise yüzde 2,4 olmuştu. Son dönemde ise FED`in faiz oranlarını düşürerek aslında bir balonun enkazından kurtulmaya çalışırken başka varlık sınıflarında yeni balonlar şişirdiği yönünde tartışmalar gündeme gelmişti. Buna karşılık ABD ekonomisinin bu denli bir yavaşlama sürecine girdiği bir dönemde herhangi bir varlık sınıfının aşırı derecede değerlenmesinin çok uzun zaman alacağı yönünde karşıt görüşler de mevcut. Bu nedenle de emlak sektöründeki kriz son bulur bulmaz FED`in kendini yeniden enflasyona odaklayacağı ve faiz politikasını da buna göre şekillendireceği düşünülüyor. Ekonomik büyümenin emlak balonunun sönmesiyle yavaşladığını belirten Bloomberg buna rağmen diğer pek çok sektörün kötü gitmediğinin, hatta finans sektörü dışındaki şirket kârlarının oldukça iyi durumda olduğunun da altını çiziyor.
 
Enflasyon için ortalama ifadesi kullanıldı

Önceki gün ABD`de Gayrisafi Yurtiçi Hasıla`nın (GSYİH) ekim ile aralık ayları arasında yıllık yüzde 0,6 artması beklentilerin oldukça aşağısında kaldı. Konut sektöründe daralma yaşanmadan önceki üç ay için ABD ekonomisinin büyüme oranı yıllık yüzde 4,9`du. Uluslararası Para Fonu`nun (IMF) beklentileri ise daha da kötümser. IMF`ye göre ABD ekonomisi 2008`in sonuna doğru yaklaşık yüzde 0,8 oranında bir büyüme sergileyelecek. Üstelik IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn`ın hafta başında yaptığı dikkat çeken açıklamalarına göre merkez bankalarının sadece faiz indirimine gitmeleri de küresel resesyonun önüne geçemeyecek. Resesyon endişelerini haklı çıkaran bu verinin ardından FED`in indirimiyle beraber gelen açıklamasında ise enflasyonun önümüzdeki çeyrek dönemlerde ortalama bir seyir izleyeceği belirtildi. Bu açıklama ile FED bir anlamda enflasyon savaşçısı rolünden aniden vazgeçerek yaptığı agresif indirimleri uygun bir çerçeveye oturtmaya çalışıyor.
 
Subprime zararı 265 milyar doları geçer

Şu ana kadar toplamı 140 milyar dolar civarında çıkan mortgage piyasasına dayalı zararların büyüyeceği endişeleri yeniden alevlendi. Geçen ay Subprime krizinin yarattığı zarar 500 milyar doları geçmez şeklindeki açıklaması ile FED Başkanı Ben Bernanke zarar beklentilerini daha da artırmıştı. Son olarak ise dün kredi ve derecelendirme kuruluşu Standard&Poor`s (S&P) subprime piyasasına dayalı yatırımlardan kaynaklaan zararın 265 milyar doları geçebileceği yönünde bir tahminde bulundu. Önceki gün subprime kredilerine dayalı 534 milyar dolarlık CDO`nun notunu yeniden gözden geçireceğini açıklayan S&P, böylece elindeki CDO`ların yüzde 35`ini yeniden değerlendirmeye tabi tutuyor olacak. S&P, en son yaz ortasında bir diğer kredi ve derecelendirme kuruluşu olan Moody`s ile subprime bağlantılı CDO`larda not indirimlerine gitmişti. Büyüklüğü 1 trilyon doları bulan CDO piyasasının yaklaşık 250 milyar doları subprime piyasasına dayalı. Krizin ortaya çıktığı ilk aylarda kredi ve derecelendirme şirketleri bu tahvillerin notlarını hakettiklerinin üzerinde tuttukları gerekçesi ile ciddi biçimde eleştiri almıştı. S&P bu tahvillerin notlarını yeniden gözden geçirerek bir anlamda mortgage piyasasına dayalı yatırım araçlarının gerçek değerlerine düşmesi için de yolu açmış oluyor. Çünkü S&P`nin not indirimine gitmesi halinde diğer kredi derecelendirme kuruluşlarının da indirim yapması olası. Bu da notu düşen araçların fiyatlarının da düşmesi anlamına gelecek.

Diğer Genel Haberleri