Dövizden TL’ye geçiş sürebilir

Bigpara Haber
Irak savaşından sonra piyasalarda yaşanan tartışmaların en önemli gündem maddesini döviz kurunun geldiği seviye oluşturdu. Savaşla beraber en üst düzeyine çıkan tedirginlikle tasarrufların büyük kısmı dövize yönelmişti. Ancak savaşın kısa sürmesi nedeniyle bu defa döviz piyasalarında arz fazlası ortaya çıktı. Bu durum sonucunda yaklaşık 4 aydır döviz kurlarında gerileme yaşanmakta Türk lirası ise değer kazanmakta.
Türkiye’de pek de alışkın olmadığımız döviz kurlarındaki düşüşe bazı sektörler hazırlıksız yakalandı. Alışkın olunmayan bu durumun alışkın olunan döviz yükselişine çevrilmesi için Merkez Bankası’na değişik çevrelerden kamuoyu önünde sıkça telkinlerde bulunuldu. Telkinler zaman zaman kriz ihtimalini hatırlatma noktasına kadar varırken, 2000 - 2001 yılında yaşanan süreçlere atıfta bulunuldu. Bu görüşü savunanların temel tezi, dövizdeki düşüşün TL faizlerinin yüksekliği nedeniyle Türk lirasının cazibesinden kaynaklandığı ve buna bağlı olarak dövizden TL’ye hızlı bir geçiş yaşandığıdır. Hal böyle iken, TL faizlerinin gerilemesinin dövize talebi tekrar canlandıracağı bu sebeple de Merkez Bankası’nın kısa vadeli borçlanma faizlerini düşürmesi gerekliliği sıklıkla dile getirildi.
Merkez Bankası’nın temel hedefi fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Dolayısıyla yasayla özerklik kazanmış bir kurum olan bankanın ana misyonu yıllardır kronikleşen, toplumun büyük kısmının şikayetlerine neden olan yüksek enflasyonun düşüşüne destek olmak ve düşüşü kalıcı bir biçimde istikrarla korumaktır. 2001 yılından itibaren uygulamaya konulan programla beraber enflasyonla mücadele konusunda çok önemli mesafeler kaydedilmiş uzun yıllar sonra ülkemizde aylık bazda eksi enflasyon yaşanmaya başlamıştır. Mevcut trend önümüzdeki dönemler için de enflasyonla mücadele konusunda umut vermektedir.
Türk lirası faiz oranlarının salt MB tarafından belirlenen kısa vadeli borçlanma oranlarına bağlı olduğuna inanmak, piyasaları ve Türkiye’deki genel konjonktürü göz önüne almamaktan kaynaklanıyor olabilir. Oysa IMF’yle yürütülen ekonomik programdaki gelişmeler, mevcut ve beklenen enflasyon oranları ile piyasalardaki güven katsayıları iç ve dış siyasi - ekonomik istikrar, makroekonomik gelişmeler Hazine bonosu faizlerindeki temel belirleyiciler konumundadır.
2004 vadeli bono ve devlet tahvillerindeki faiz oranları mevcut piyasa koşulları içerisinde % 46 - 47 seviyelerinde. 2001 yılı için YPK tarafından belirlenen enflasyon hedefinin yüzde 12 olduğu varsayımıyla, hedeflenen enflasyona göre 2004 vadeli bono ve tahvillerin reel faiz oranlarının hala % 30’larda olduğu görülüyor. Bu oranlar dünya ölçeğinde kıyaslandığında halen oldukça yüksek seyretmekte. Cari oranlar ve beklenen enflasyona göre Türk lirasına yatırım yapmak hala cazip. Buna bağlı olarak da dövizden TL’ye geçişin önümüzdeki dönemlerde de devamı beklenebilir.

Diğer Genel Haberleri