Balkanlar yeniden yapılanıyor

Bigpara Haber
Her şey 1980`li yılların sonuna doğru eski Sovyetler Birliği`nin bir başka deyişle Doğu Bloku`nun dağılmasıyla başladı. Gerçi bu dönem pek çok ülkenin ve bölgenin kaderinin değiştiği dönemdir ancak, hiçbirindeki değişim Balkanlar`da olduğu gibi trajik olmadı. Sovyetler Birliği bünyesindeki ülkeler birer birer bağımsızlığını ilan ederken, Ermenistan - Azerbaycan hariç kan dökülmedi. Baltık ülkerinin durumları ha keza... Hele Çek Cumhuriyeti ile Slovakya`nın ayrılışı neredeyse düğün bayram olurken, Balkanlar bir kan gölüne döndü.


Önce Sırbistan, Bosna - Hersek ve Hırvatistan Savaşı patlak verdi. Onbinlerce insan hayatını kaybetti. Gözü dönmüş Sırp milliyetçiliği daha sonra ise Kosova`da kan dökmeye devam etti. Sonunda uluslararası camia bu katliamları durdurdu.
Ancak, Yugoslavya kendi içinde bir türlü milliyetçilik sorununu çözemiyordu. Ta ki, geçtiğimiz aylarda yapılan seçimlerde Devlet Başkanı Miloşeviç`in seçimleri kaybetmesine kadar... Her ne kadar halkın işbaşına getirdiği Koştunitsa da milliyetçi bir kimlik taşıyorsa da Batı`nın temasa geçebileceği bir isim olarak ortaya çıktı. Batı dünyası temkinli olmakla birlikte uluslararası camia içine çekebileceğini ve burada `hizaya getirebileceğini` düşündüğü yeni yönetime destek olarak ambargoları kaldırdı. Şimdi Balkanlar`ın özellikle ekonomik açıdan yeniden yapılandırılması için birçok platformda çaba harcanıyor. Biz bu yazımızda öncelikle Balkanlar`daki son duruma bir göz atacağız. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Araştırma Departmanı tarafından hazırlanan `Balkanlar`da Yeni Oluşumlar ve Ekonomik Görünüş` çalışmanın ilk bölümünde, bölgedeki siyasal değişimin tarihçesi ele alınıyor:


BAKLAKNLAR`DA DEĞİŞİM;

Birinci Dünya savaşı sonrası Osmanlı ve Avusturya - Macaristan İmparatorluğu yıkılmış, bu iki imparatorluğun kalıntıları üzerine Balkanlarda etnik temele dayanan küçük ulus devletler kendini göstermeye başlamıştır. Ekonomik açıdan zayıf olarak ve içlerinde önemli ölçüde azınlıkları da barındırarak kurulan bu devletlerin oluşturduğu yapılaşma, uluslararası literatüre negatif bir anlam taşıyan `balkanlaşma` terimi olarak girmiştir. Hırvatistan`daki Sırp, Makedonya`daki Arnavut, Romanya`daki Macar ve Bulgaristan`daki Türk azınlıklar bu heterojen bölünmenin mirası olarak Balkanlar`da halen varlıklarını sürdürmektedir. Bu niteliği itibarıyla, tüm benzerliklerine rağmen, Balkan ülkeleri zaman zaman bölgesel çatışmalara neden olan ve bölgesel işbirliğini zorlaştıran azınlıklar mozağine sahiptir.


Balkan Devletleri arasında gerginlik yaratan bu heterojen yapı, İkinci Dünya Savaşı savaşı sonrası bölgede hakim olan komünist rejimler tarafından dondurulmuş, fakat `soğuk savaşın` sona ermesiyle tekrar kendini göstermiştir. Bölge devletlerinin sahip olduğu ekonomik güçlükler de mevcut etnik ayrımcılığı perçinlemiş ve Balkanlar bu iki tehlikenin kurbanı olmuştur. Balkanlar`da tüm bu yaşananlardan sonra batılı devletlerin bölgeye yönelik faaliyetleri hızlanmışlardır. Bu çerçevede, İkinci Dünya Savaşı sonrası `Batı Avrupa`nın kalkınması için ABD tarafından uygulanan ve liberal ekonomik modele dayanan Marshall Planı benzeri bir uygulama, Balkanların kalkındırılması amacıyla uygulmaya konulmuştur. Balkanlar için öngörülen İkinci Marshall Planı serbest piyasa ekonomisi ve insan haklarına saygı ilkelerine dayanan demokrasinin bölgede tesisini amaçlamaktadır. İkinci Marshall Planı, bölgede kurulan İstikrar Paktı ile somut bir nitelik kazanmıştır`.


BARIŞ İÇİN GEREKEN EKONOMİK BAĞIMLILIK;

Raporun devam eden bölümünde, ekonomik açıdan kalkınmanın, bölgelere kalıcı barış ve istikrarı tek başına getiremediğinin bilindiği kaydedilerek, bölgesel barış için gerekli olan şeyin kişilerin, sermayenin ve ürünlerin serbest dolaşımıyla yaratılan `karşılıklı ekonomik bağımlılık` ve ortak değerler sayesinde edinilen `ortak kimlik` olduğu vurgulanıyor.


Raporda karşılıklı ekonomik bağımlılığın yoğun olduğu bölgelerde devletlerin birbirlerine silahlı güç kullanması ihtimalinin zayıflığına dikkat çekilerek, `bölgesel güvenlik için en iyi reçete, karşılıklı sahip olunan hassasiyettir` deniliyor. Balkan ülkelerinin çoğunun `yeni dünya düzeninin` uluslararası ilişkilere kazandırdığı ivmeye paralel olarak, demokrasi ve serbest pazar ekonomisinden yana tercih kullanarak dünya ile bütünleşme yoluna gittikleri kaydedilen raporda, bu ülkelerin girmiş oldukları bu değişim sürecinde, devletin ekonomik alanda etkisini azaltan `serbestleşme`, `özelleştirme` ve `serbest pazar` kavramları ile tanıştıkları ve bu kavramları tam olarak gerçekleştirme çabasına girdikleri ifade ediliyor.
Raporda, `Bu bağlamda, Balkan ülkeleri için bölgesel istikrar, barış ve refahın sağlanabilmesi üç aşamada gerçekleştirilecek reform ve girişimlerin başarıya ulaşmasıyla yakından ilgilidir. İlk ve belki de en zor aşama ülkelerin kendi içlerinde gerçekleştirecekleri reformlar ve önceliklerdir. İkinci aşamada bölge içi bütünleşmeyi ve işbirliğini geliştirici girişimler yer almaktadır. Üçüncü olarak ise Avrupa ile bütünleşme ve küreselleşme yönünde gerçekleştirilecek girişimler mevcuttur` deniliyor.


Araştırma raporunda balkan ülkelerinin gerçekleştirmesi gereken öncelikli reformlar da ele alınıyor. Rapor bu reformları üç bölümde inceliyor. Birincisi `Ulusal Reform ve Öncelikler`, ikincisi `Bölge İçi İşbirliğini ve Bütünleşmeyi Sağlayıcı Girişimler` üçüncüsü ise `Avrupa Birliği ile Bütünleşme ve Küreselleşme Yönünde Girişimler`. Reform ve öncelikler Rapor ilk maddede ele aldığı `Ulusal Reform ve Öncelikleri` şöyle inceliyor:

KAMU SEKTÖRÜNDEKİ KURUMSAL REFORMLAR:

*Kamu sektörünün hacminin küçültülmesi
*Devlet birimlerinin uzmanlık ve sorumluluk alanlarının belirlenmesi.
*Vergi toplanması ve idaresinin geliştirilmesi yönünde finansal disiplin sağlanması
*Devletin işlevlerinin serbest pazar ekonomisinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tekrar düzenlenmesi.
*Uzun dönem kalkınma planlamasına devletin etkin katılımı.
*Hukuksal yapının güçlendirilmesi.
*Rüşvetin yok edilmesi ve şeffaflık ilkelerinin benimsenmesi


ÖZEL SEKTÖRDEKİ KURUMSAL REFORMLAR:

* Özelleştirmeye hız verilmesi
* Finans ve sermaye piyasalarında yapısal reformların gerçekleştirilmesi
* Ticareti ve diğer ekonomik faliyetleri düzenleyen mevzuatın geliştirilmesi
* KOBİ`lerin vergi yükümlülüklerinin azaltılması ve finansman olanaklarının artırılması
* Portföy yatırımları da dahil olmak üzere yabancı yatırımcıların faaliyetlerinin kolaylaştırılması
* İşgücü pazarının yeterli bir yapıya kavuşturulması
* Tarife dışı engellerin kaldırılması ve korumacılığın azaltılmasıyla ticaretin serbestleştirilmesi
* Finans sektörünün sağlamlığının, güvenilirliğinin ve performans standartlarının geliştirilmesi
* Çevre ve altyapı alanlarındaki reformlar:
* Düşük maliyet yatırımları ile mevcut altyapı sistemlerinin güçlendirilip, verimliliğinin artırılması
* Geliştirilmiş yönetim teknikleri ile altyapı sistemlerindeki kayıpların en aza indirilmesi
* Çevre korunmasına yönelik politikaların benimsenmesi ve bu alanda çalışan kurumların güçlendirilmesi
* İkinci sırada yer alan `Bölge İçi İşbirliğini ve Bütünleşmeyi Sağlayıcı Girişimler` ise şöyle değerlendiriliyor:


`Bölge içi bütünleşmenin ve işbirliğinin başarısı Balkan ülkelerinin ulusal reform ve öncelikleri gerçekleştirmeleri ile yakından ilgilidir. Bunun yanı sıra, uluslararası toplumun bölgenin kalkınması ve bütünleşmesi yönünde destek verdiği bölgesel girişimler de mevcuttur. Bu girişimlerin başlıcaları, Orta Avrupa Girişimi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Güney Doğu Avrupa İşbirliği Girişimi, Güney Doğu Avrupa İşbirliği Süreci, Güney Doğu Avrupa İstikrar Paktı`dır.` Raporda bu girişimlerin ortak amaçları siyasi ve ekonomik olarak iki kategoride değerlendiriliyor.


SİYASİ AMAÇLAR;

BM Anayasası, Helsinki Nihai Senedi ve Paris Şartı`nda belirtilen ilkeler çerçevsinde, bölge ülkeleri arasındaki iyi-komşuluk ilişkilerinin tesisi. Bölgede istikrar ve güvenliğin sağlanması Bölgede insani, sosyal ve kültürel işbirliğinin geliştirilmesi Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile ortak mücadele
Hukuk alanında işbirliği Organize suçlar ve terorizm ile mücadelede işbirliği

EKONOMİK ARAÇLAR;

* Ulaşım, haberleşme ve altyapı programlarının bölgesel bir bütünlük içinde geliştirilmesi.
* Bölgedeki iş ortamının modernleştirilmesi ve geliştirilmesi
* Sınır geçişlerinden ve taşıma koşullarından doğan zorlukların yok edilerek bölgesel ticari faliyetlerin kolaylaştırılması
* İnsanların, sermayenin ve ürünlerin bölge-içi serbest dolaşımının kolaylaştırılması
* Uluslararası Finans Kuruluşları ile yakın işbirliğine gidilerek önemli bölgesel projeler için kaynak bulunması
* Bölgede ortak yatırımların ve iş hacminin artması yönünde bilgi alışverişi konusunda sıkı bir işbirliğine gidilmesi
* KOBİ`lerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için bölgesel işbirliğine gidilmesi
* Ekonomik kalkınmaya katkıda bulunan çevresel gelişim programlarının desteklenmesi

AB İLE BÜTÜNLEŞME;

Raporda üçüncü olarak ele alınan konuyu ise `Avrupa Birliği ile Bütünleşme ve Küreselleşme Yönünde Girişimler` oluşturuyor. Buna göre AB, Balkan ülkelerinde ortak siyasi ve ekonomik hedeflerin ve önceliklerin başarıya ulaşmasına katkıda bulunmak amacıyla `istikrar ve ortaklık süreci` olarak adlandırdığı bölgeye yönelik politikasını Nisan 1997 tarihi itibarıyla yürürlüğe koymuş durumda. Raporda,
`İstikrar ve ortaklık sürecinin`, Balkan ülkeleri ile siyasi diyaloğu, bölgesel işbirliğini, serbest ticaret bölgesi oluşturmayı ve mevzuatın uyumlaştırılmasını içerdiği kaydedilerek, bu itibarla, AB ile bütünleşme yönündeki çabaların, bölge devletlerinin ulusal reformları gerçekleştirme ve bölgesel işbirliğini hızlandırma yönünde bir etki yarattığının altı çiziliyor. (FİNANSAL FORUM)


Diğer Genel Haberleri