Murat ÖZSOY Biz Finansal Danışmanlık Kurucusu Tüm yazıları

2021’de Küresel Büyüme Hızlanacak mı?

Bu haftanın küresel makro veri ajandası içerisinde Euro Bölgesi tarafından açıklanacak 2021 yılı ilk çeyrek büyüme verisi yer alıyor. Henüz kesin olmayan ve üzerinde revizyonlar yapılacak öncü veri niteliğindeki bu büyüme bize yine de birtakım sinyaller verecek nitelikte. Euro Bölgesi tarafından bu veri açıklanacak iken, bir yandan küresel olarak da 2021 küresel büyümesinin hız kazanıp kazanmayacağına kısaca göz atalım.

Bigpara Haber

Eurostat tarafından açıklanan son güncel veriye göre, 2021'in ilk çeyreğinde mevsimsellikten arındırılmış GSYİH’nin, Euro Bölgesinde çeyreklik bazda -%0,6; yıllık bazda ise -%1,8 olarak açıklanması bekleniyor. Bir önceki veriler ile karşılaştıracak olursak durum şöyle: Çeyreklik bazda; 2021 yılının ilk çeyreğine ait beklenen -%0,6 oranındaki küçülme 2020 yılının son çeyreğinde -%0.7 olmuştu. Yıllık bazda ise -%1,8 oranında beklenen küçülmenin karşılığında da 2020 yılının son çeyreğindeki yıllık bazdaki küçülme -%4,9 olmuştu.

Dolayısıyla ortaya çıkan durum şu ki; ekonomik daralmanın devam etmesi ancak önceki dönemlere kıyasla oransal olarak azalması bekleniyor. Yani yılın ilk çeyreğinde Euro Bölgesinde toparlanma yönünde bir ivme bekleniyor.

Euro Bölgesi’nin en güçlü ve önemli ekonomisi Almanya tarafında ise görüntü şu:

Almanya’nın 2021 yılı ilk çeyreğinde çeyreklik bazda -%1,7 oranında daralması bekleniyor. Bu oran 2020 yılının son çeyreğinde +%0,5 oranında büyüme şeklinde gerçekleşmişti. Yıllık bazda bakacak olursak da görünen o ki 2021 yılının ilk çeyreğinde beklenen -%3 oranındaki daralmanın karşılığında da 2020 yılının son çeyreğindeki yıllık -%3,3 daralma var. Almanya 2021 yılı ilk çeyreğinde yıllık bazda daha iyi bir performans sergileyecek görülüyor.

2021 yılı ilk çeyreğinde yıllık bazda en iyi performans sergilemesi beklenen ülke +%1,5 büyüme ile Fransa olurken en kötü performansı sergilemesi beklenen ülke ise -%5,4 oranındaki daralma ile Portekiz olarak öne çıkıyor.

IMF’in bakış açısına göre ise, 2021 ve 2022 yıllarında yaşanacak küresel çaptaki büyümenin başrollerinde ABD ve Çin olacak. 2021 yılında küresel büyümenin %6 oranında olacağını tahmin eden IMF, ABD’nin %6,4 Çin’in ise %8,4 oranında bir büyüme performansı sergileyeceğini öngörüyor. Her ne kadar ABD ve Çin başrolleri paylaşıyor olsalar da Çin bir açıdan ABD’den farklılaşıyor. O da, IMF’in öngörüsüne göre Çin’in 2021 ve 2022 yıllarında sergileyeceği %8,4 ve %5,6 oranındaki büyümeler küresel çapta aynı yıllarda  sağlanması tahmin edilen %6 ve %4,4 oranındaki büyümelerin üzerinde olacak.

Bu arada şu önemli notu da düşmek gerekir ki IMF en son ocak ayında açıklamış olduğu küresel çaptaki %5,5 büyüme öngörüsünü Nisan ayı sonunda %6 olarak yukarı yönlü revize etti. Bu revizyon arkasındaki ana faktör de aşılama çalışmalarının ABD ve Çin tarafında çok hızlı bir şekilde ilerlemesi oldu. Bu da aslına bakılırsa çok sürpriz bir gelişme değil.

Neden mi?

2020 yılında pandemi etkilerinin zirvede olduğu dönemde Dünya Bankası ile birlikte IMF raporlarında da hep şu satırları okuduk “Sosyal mesafe kurallarına uygun hareket eden ve aşılama çalışmalarını hızlı yürüten ülkeler pandemiden en erken çıkacak ülkeler olacak.”

Raporlardaki bu satırlar elbette küresel dünyada yer alan ülkemiz için de geçerli olan iki ön koşul.

Devam edelim…

Büyümenin öncü göstergesi olarak kabul ettiğimiz PMI rakamlarına baktığımızda buradan gelen sinyaller de özellikle üretim tarafında pandemi öncesi dönemlere geri dönüşlerin olması konusunda mesajlar veriyor. Dünya Bankası’nın açıkladığı son rapora göz attığımızda imalat PMI rakamlarının 7 yıllık ortalamaların üzerine çıktığını ve bileşik PMI rakamlarının da dünya genelinde 50 üzerinde seyretmeye başladığına şahit oluyoruz.

Sağlanan bu momentuma baktığımızda artık beklenen yukarı yönlü hareketin hizmetler PMI rakamlarında da istikrarlı bir şekilde ilerlemesinin gerçekleşmesi bekleniyor. Hizmetlerin ülkelerin büyümelerine katkı sağlamasında geride kalması, hiç şüphe yok ki kapanmaların etkisinden ötürü oldu. Eğer 2021 yılında yeni kapanmaların bir daha gelmeyecek olmasına dair güven ortamı oluşursa hizmetler tarafındaki hareketin de üretime eşlik etmeye başlayacağı öngörüsünde bulunabiliriz. Bu da IMF, Dünya Bankası ve önde gelen uluslararası yatırım bankalarının tahminlerini yeniden yukarı yönde revize etmelerini sağlayabilir.

Yazarın Diğer Yazıları