Gizmen NALBANTLI Gedik Yatırım Algoritmik işlemler Müdür Yardımcısı Tüm yazıları

2017 doların yılı olabilir!

Yeni yıla az bir süre kala herkes dikkatle doları takip ediyor.

Bigpara Haber

2017 yılına iç ve dış belirsizlikler ile başlayacağız. İçeride siyasi ve jeopolitik riskler devam ederken, ekonomik aktivite zayıflıyor. Dışarıda ise FED’in faiz artırımı sonrası güçlenen dolar endeksi, 2017 yılında 3 faiz artışı öngörüsü ile 2003 yılından bu yana en yüksek seviyesi olan 103.50’yi gördü.

TL ÜZERİNDEKİ RİSKLER

15 Temmuz sonrası ekonomik aktivitenin ciddi şekilde zayıfladığını görüyoruz. Uzun vadeli sürdürülebilir büyümenin kaynağı olan üretkenlik artışları son yıllarda yerinde sarmaya devam ediyor. Sanayi ve hizmet sektöründe daralma görülüyor. Özel tüketim, kamu harcamaları, özel yatırım ve ihracat birleşiminde, sadece özel tüketim ve kamu harcamalarının dikkati çekiyor. Bu yapı sağlıklı değil. Üretime dayalı üretim modeline geçmeliyiz.

Son dönemde büyümeyi götüren hanehalkı harcamaları 2016 yılının 3.çeyreğinde yüzde 3.2 azaldı. Hanehalklarında güvenin zayıfladığı bir döneme girmiş bulunmaktayız. Kamu harcamalarındaki artış ise yüzde 23.8 ile önceki dönemlere göre daha da artmış durumda. Kamu harcamaları olmasa daha zayıf bir büyüme görebilirdik. 2017 yılında gelecek teşvikler devlete daha büyük bir yük getirebilir.

Petrol ve kur yükseliyor. Bu artış önümüzdeki sene enflasyon oranına yansıyacak. Enflasyon önümüzdeki yıl  yüzde 9 civarına gelebilir.  Cari açık ise 34 milyar dolar civarında, GSYH’ye oranla ise %5 ile yüksek bir oranda. Hükümetin sektörleri ve iş ortamını geliştirmek için yapısal reformları yerine getirmeli.  Sürdürülebilir ihracat en az yüzde 4 büyüme yakalamalıyız.

2016 yılında bütün olaylar üst üste geldi. Millet olarak çok üzüldük. 2017 yılında OHAL’in devamlılığı, Başkanlık sistemi, referandum tartışmaları ve AB ile gerilen ilişkileri takip edeceğiz. Diğer tarafta da sınırda yaşananlar piyasalarda etkili olacak. Bu gelişmelerin kredi notuna etkisini Moody’s ve S&P’de gördük. Önümüzdeki sürede Fitch’den gelecek bir not indirimi iç dengeleri daha çok bozabilir.

FED 2017’E 3 FAİZ ARTIŞI HEDEFİ İLE BAŞLIYOR

FED Aralık toplantısında 25 baz puan artırırken, nokta tahminlerde 2017 yılında 3 faiz artışı yapabileceğini öngördüğünü açıkladı. Toplantı sonrası açıklamalarda genel olarak ekonomiye dair olumlu bir tablo çizildi. Ancak büyüme ve enflasyon tahminlerinde ise revize oldukça düşük. Trump’ın teşvik paketinin büyüme ve enflasyona yapacağı etki tahminlerde gözükmüyor. FED’in net bir şekilde önünü görmeden faiz patikasında daha agresif bir politika izlemeyeceği görülüyor. Trump’ın 20 Ocak’ta koltuğa oturmasıyla birlikte daha net bir görüntü ortaya çıkacak. Önümüzdeki yılın ilk iki çeyreğinin ekonomik aktivitesi, Trump’ın ekonomi politikalarının sonuçlarını görmek için yeterli olacaktır.

FED 2016 yılına 4 faiz artışı hedefi ile başlamıştı. Ancak sadece Aralık toplantısında faiz artırdı. Brexit sonrası küresel risklerin artması, petrol fiyatlarındaki düşüşün enflasyonu negatif etkilemesi, ilk iki çeyrek aktivitesinin zayıf olması gibi etkiler faiz artışını engellemişti. 2017 yılında 3 faiz artışı beklentisi mevcut. Ekonomik aktivite 3 ve 4. çeyrekte belirgin bir şekilde güçlendi. Trump’ın politikalarının enflasyon ve büyümeyi güçlendirmesi bekleniyor. Enflasyon beklentileri 2015 yılından bu yana en yüksek seviyede. Tam istihdama doğru giden bir ABD ekonomisini düşündüğümüzde bu yıl FED hedefe ulaşabilir.

FED’in hedefine ulaşması durumunda dolar 2017’ye damga vurabilir.

AVRUPA’DA SEÇİMLER ETKİLİ OLABİLİR

İlk önce ekonomiye bakacak olursak, son dönemde belirgin bir toparlanma görüyoruz. 2017 sonuna kadar devam edecek parasal genişlemenin ekonomik aktiviteyi hedefe ulaştıracağı konusunda şüpheler var. Parasal genişlemenin devam etmesi euronun zayıf kalmaya devam edeceği anlamına geliyor.

Borç sorunu ciddi bir hal almış durumda. Kamu borcunun GSYH’ye oranı %100’ün üzerinde 6 ülke bulunuyor. Özellikle kronik Yunanistan dışında, İtalya, Portekiz, İrlanda, İspanya ve Belçika’da da problemler ciddi durumda.

Geri ödenmeyen kredilerdeki artış diğer bir problem olarak karşımıza çıkıyor. İtalyan Bankaları ülkedeki yavaş büyüme ve yüksek işsizlik oranından oldukça olumsuz etkileniyor. Bankaların verdikleri kredilerin %16.9’u geri ödenemez halde. Toplam tutar ise yaklaşık 360 milyar euro. Bu miktar Euro Bölgesi’ndeki batık kredilerin yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Geri ödenmeyen kredilerin oranı Portekiz’de %18.5’ken  İrlanda’da %20.6 ile risk oluşturmaya devam ediyor.

Bu sene Avrupa’da ekonomiden çok siyaset ön plana çıkabilir. İtalya’da hala hükümet kurulamadı. Erken seçim riski azda olsa devam ediyor. 12 Şubat’ta Almanya’da Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. 15 Mart Hollanda seçimleri, 11 Haziran ve 18 Haziran’da ise Fransa seçimlerini takip edeceğiz. 17 Eylül’de ise Almanya’daki genel seçimler önemli olacak. Bunların haricinde İrlanda ve Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak.

Seçimlerin önemli olmasının sebebi son dönemde sağ görüşlü partilerin ön plana çıkması. İçe dönük politikaları savunan partiler, eurodan çıkıp kendi yağında kavrulmayı düşünebilirler. Bu euro için en olumsuz senaryo olur.

DOLAR/TL 4 GÖREBİLİR

Genel olarak 2017 yılına bakacak olursak doların dünyada güçlenmeye devam edeceğini düşünüyorum. Kurda iç ve dış gelişmelerin etkisiyle yükseliş devam edebilir. 3.60 seviyesinin üzerinde göreceğimiz kapanışlar ile önümüzdeki sene 3.75, 3.8250 sonrasında ise en olumsuz senaryoda psikolojik 4 ve fibonacci seviyesi 4.10- 4.15 bölgesini görebiliriz. Kısa vadede önemli destek bölgemiz ise 3.30-3.35. Gelişmelerin TL lehine olması durumunda ise kurun 3.10-3.20 bölgesine kadar geri çekilmesini sağlayabilir. 

EURO/DOLAR 1 VE ALTINI GÖREBİLİR

Bir tarafta normalleşen FED, diğer tarafta ise parasal genişleme yapan ECB. Paritede 1.02 seviyesi uzun vadeli trend desteği. Bu seviyenin altında göreceğimiz kapanışlar bizi önce 1 sonrada 0.93-0.96 bölgesine doğru götürebilir. Paritede yükselişlerde kısa vadede 1.0530 ve 1.0680 seviyeleri önemli dirençler. Euro’nun dolara karşı değer kazanma zayıf olsa da işlerin euro lehine gitmesi durumunda paritede 1.1050 seviyesi kuvvetli direnç olarak göze çarpıyor.

SON OLARAK BORSA İSTANBUL’A BAKARSAK;

BİST Mayıs 2013’ten bu yana yeni zirve yapamıyor. Mayıs 2013’te 93 bin ile zirve yapan BİST100, Ocak 2015’te 91 bin 800, Nisan 2014’te ise 86 bin 900 seviyelerini gördü. Temmuz ayından bu yana ise 80 binin üzerinde kalıcılık sağlanamıyor.

2008 krizi sonrası başlayan yükseliş trendinin destek seviyesi olan 73-74 bin bölgesinin altında 1 haftalık kapanış yapan BİST buradan gelen alımlarla 77 bin 890 seviyesine kadar yükseldi. 

Endekste ise 78 bin 400 seviyesinin altında kaldığımız sürece satış baskısı devam edebilir. Dolar bazında 2.3 cent 2008 krizi sonrası başlayan yükseliş trendinin destek seviyesiydi. Şuanda bu seviyenin altındayız. Üzerinde haftalık kapanışlar görmediğimiz sürece yeni bir satış dalgası gelebilir. Aynı yükseliş trendi BİST100’de 73-74 bin bölgesine denk geliyor. Bu bölgenin altında haftalık kapanış olması durumunda satış baskısı sertleşebilir. Dolar bazındaki 7.5 senelik dip noktası olan 2.07 seviyesi, endekste ise 66-68 bin bölgesi görülebilir. 

Borsada yükseliş trendine girebilmemiz için 78 bin 400 ve 80 bin seviyelerinin geçilmesi gerektiğini, bu seviyelerin altında kaldığımız sürece endekste 2017 yılında 60 bin seviyesine doğru geri çekilme olabileceğini düşünüyorum. 

Yazarın Diğer Yazıları