Eral KARAYAZICI Inveo Portföy - Fon Yönetim Müdürü Tüm yazıları

Piyasalarda FED Etkisi...

Geçen haftanın fiyatlamalarında kuşkusuz ana etken FED oldu...

Bigpara Haber

Geçen hafta dünya borsaları karışık bir seyir ortaya koyarken, Borsa İstanbul negatif ayrışmaya devam ederek % 1,2 kayıpla 77.000 puanın hemen altında kapandı. Altın’ın % 1,1 değer kaybederek 1215 dolara gerilediği bu perdede tüm para birimlerine karşı yükselişini sürdüren dolar TL karşısında da 2,2350’ye ulaştı.

Eral Karayazıcı
Gedik Yatırım Yurtiçi Satış Müdürü
ekarayazici@gedik.com


Geçen haftanın fiyatlamalarında kuşkusuz ana etken FED oldu. ABD Merkez Bankası faiz artırım sinyali verir mi vermez mi papatya fallarına konu olan toplantıda alınan kararlar ve başkan Yellen’in açıklamaları önümüzdeki haftaları da etkisi altına alacak bilgiler içeriyor.

Tabloyu büyütmek için tablonun üzerini tıklayın...



FED Etkisi

Temmuz ayından bugüne pusulada okurlara yılın son bölümünde yaşanmasını beklediğimiz olası FED depremi hakkında bilgi vermeye çalışıyor, biçim etki ve zamanlamasına yönelik tahminlerimizi paylaşıyoruz.

Bazı analistler ABD ‘de faizlerin ne zaman artacağı ile ilgilenirken biz haftalardır piyasa etkisi gösterecek faktörün faizlerin ne zaman artacağı değil bunun sinyalinin ne zaman verileceği olduğunu işliyoruz.

Genç analistler faizlerde çok büyük bir artış olmayacağını, bunun yaşanacağının piyasa katılımcıları tarafından bilindiğini bu nedenle önemli bir etki beklenmemesi gerektiğini ifade ederken, biz ısrarla 10 yıl aradan sonra FED’in yeni bir faiz artırım dönemini başlatmasının kısa vadeli sert etkileri itibarı ile hafife alınmaması gerektiğini, FED ‘den faiz artırım sinyali gelmesini takiben piyasalarda 7-8 hafta süreli bir finansal deprem yaşanmasını beklediğimizi bu faktörün Borsa İstanbul’da 70.000 puan civarına, altında 1050-1150 aralığına kadar bir geri çekilmeye, USD/TRL’de 2,35 – 2,40 bandına kadar bir yükselişe neden olabileceğini savunuyoruz.

FED sinyal verdi mi ?

FED geçen hafta gerçekleştirdiği toplantıda faizlerin kayda değer bir süre değişmeyeceği ifadesini koruyarak fitili ateşlemedi ve korkulan sinyali vermedi.

Ancak faiz artırım sürecinin çok da uzaklarda olmadığını ve ekonomik aktivitede beklenmedik bir irtifa kaybı yaşanmazsa 2015 sonuna kadar olan kesitte şu anda 0,25 olan politika faizini 1,37 ‘ye yükseltmeyi planladığını açık bir biçimde ortaya koydu. ( Bir önceki toplantıda bu oran 1,12’idi )



Her toplantıda 25 baz puanlık ( 0,25 puan ) faiz artırımına gidileceğini varsayarsak 0,25 olan cari faizin 2015 sonunda 1,37’ye yükseltilmesi 5 toplantıda gerçekleşir.

Ekonomik aktivitede irtifa kaybı yaşanması bu ivmenin yumuşamasına veya toparlanmanın hız kazanması daha da sertleşmesine neden olabilecekse de FED’in geçen hafta yaptığı açıklamalardan olağan şartlarda faiz artırımlarının en geç Haziran 2015 toplantısında başlayacağı anlaşılıyor.

Peki bu hamlenin sinyali ne zaman gelir ? Geleneksel olarak FED bu tür hamlelerin sinyalini vakadan 6 ay kadar önce veriyor, yani en geç Ocak 2015 toplantısı.

Daha yüksek olasılıkla 28-29 Ekim 2014 tarihli toplantı veya 16-17 Aralık 2014 tarihli toplantıda ( iki toplantı arasında kasım ayı içinde tutanaklar veya bir konuşma vasıtası ile de olabilir ) FED’in faiz artırım sinyalini vermesini beklemeliyiz.

Toparlarsak FED geçen hafta sinyal vermedi ama sinyali ne zaman vereceğini büyük ölçüde ortaya koymuş oldu.

İşte biz bu noktada yanıldık. Eylül ayının güvenli son periyot olduğunu düşünüyor, bu toplantıda sinyal verilmesini de, sinyalin ne zaman geleceğinin açıklanmasını da beklemiyorduk.

Ancak geçen hafta gerçekleşen toplantıdan sonra yapılan açıklamalar ile piyasalar FED depreminin en geç 3 ay sonra başlayacağı yani faiz artırım sinyalinin 2015 ilk çeyreğe kalmadan bu yılın son çeyreği içinde geleceği bilgisine erişmiş oldu.

FED depremi en erken ne zaman başlayabilir ?

İnsan ömrü için de piyasalar için de 3 ay çok kısa bir süre. Artık olağan şartlar altında FED’in net faiz artırım sinyalini ne zaman vereceğini biliyoruz ve bu faktör negatif bir beklenti olarak piyasaların radarına yerleşmiş oldu.

Geleneksel piyasa fiyatlamalarında major kötü haber gerçekleşene kadar baskı, gerçekleştikten sonra rahatlama sağlar.( kötü haber gelene kadar sat, gelince al )

Geçen hafta özelikle altın cephesinde gördüğümüz fiyatlama, cuma günü gelişmiş ülke borsalarında baş gösteren patinaj ve başta BIST bazı gelişen ülke borsalarında belirginleşen kırılmalar bize FED depreminin sinyali beklemeden başlamış olabileceğini düşündürüyor.

Bu tabloyu kısa vadede değiştirebilecek tek panzehir 2 ekim tarihli Avrupa Merkez Bankası toplantısında açıklanacak paket ve öncesinde bu pakete yönelik oluşabilecek motivasyon olabilir. Ancak bu da kalıcı - büyük bir hareket sağlamaya veya trendi değiştirmeye yetmez.

Özetle ABD Merkez Bankası, sinyalle başlamasını beklediğimiz sert finansal depremin zamana yayılarak bölümler halinde bir nevi sindire sindire yaşanacağı bir senaryoya zemin oluşturmuş oldu.

Bu senaryoda faiz artırım sinyali depremin başladığını değil belki de ( piyasalarda önceden fiyatlanırsa ) bittiğini ifade edecek.

Borsa İstanbul

Gelişmiş & gelişen ülke borsalarının büyük kısmı rekor seviyelere yakın değerlerden işlem görüyor. Yukarıda aktardığımız tahmine dayanarak diğer ülke borsalarında pozisyon alacak yatırımcıların ciddi bir hareket alanı var.

Pusula okurları ABD, Almanya, Hindistan, Endonezya, G.Afrika veya Meksika hisse piyasasında yatırım yapıyor olsa rahatlıkla defansif stratejiler önerebilirdik
Her toplantıda 25 baz puanlık ( 0,25 puan ) faiz artırımına gidileceğini varsayarsak 0,25 olan cari faizin 2015 sonunda 1,37’ye yükseltilmesi 5 toplantıda gerçekleşir.

Ekonomik aktivitede irtifa kaybı yaşanması bu ivmenin yumuşamasına veya toparlanmanın hız kazanması daha da sertleşmesine neden olabilecekse de FED’in geçen hafta yaptığı açıklamalardan olağan şartlarda faiz artırımlarının en geç Haziran 2015 toplantısında başlayacağı anlaşılıyor.

Peki bu hamlenin sinyali ne zaman gelir ? Geleneksel olarak FED bu tür hamlelerin sinyalini vakadan 6 ay kadar önce veriyor, yani en geç Ocak 2015 toplantısı.

Daha yüksek olasılıkla 28-29 Ekim 2014 tarihli toplantı veya 16-17 Aralık 2014 tarihli toplantıda ( iki toplantı arasında kasım ayı içinde tutanaklar veya bir konuşma vasıtası ile de olabilir ) FED’in faiz artırım sinyalini vermesini beklemeliyiz.

Toparlarsak FED geçen hafta sinyal vermedi ama sinyali ne zaman vereceğini büyük ölçüde ortaya koymuş oldu.

Grafiği büyütmek için grafiğin üzerini tıklayın...



İşte biz bu noktada yanıldık. Eylül ayının güvenli son periyot olduğunu düşünüyor, bu toplantıda sinyal verilmesini de, sinyalin ne zaman geleceğinin açıklanmasını da beklemiyorduk.

Ancak geçen hafta gerçekleşen toplantıdan sonra yapılan açıklamalar ile piyasalar FED depreminin en geç 3 ay sonra başlayacağı yani faiz artırım sinyalinin 2015 ilk çeyreğe kalmadan bu yılın son çeyreği içinde geleceği bilgisine erişmiş oldu.

FED depremi en erken ne zaman başlayabilir ?

İnsan ömrü için de piyasalar için de 3 ay çok kısa bir süre. Artık olağan şartlar altında FED’in net faiz artırım sinyalini ne zaman vereceğini biliyoruz ve bu faktör negatif bir beklenti olarak piyasaların radarına yerleşmiş oldu.

Geleneksel piyasa fiyatlamalarında major kötü haber gerçekleşene kadar baskı, gerçekleştikten sonra rahatlama sağlar.( kötü haber gelene kadar sat, gelince al )

Geçen hafta özelikle altın cephesinde gördüğümüz fiyatlama, cuma günü gelişmiş ülke borsalarında baş gösteren patinaj ve başta BIST bazı gelişen ülke borsalarında belirginleşen kırılmalar bize FED depreminin sinyali beklemeden başlamış olabileceğini düşündürüyor.

Bu tabloyu kısa vadede değiştirebilecek tek panzehir 2 ekim tarihli Avrupa Merkez Bankası toplantısında açıklanacak paket ve öncesinde bu pakete yönelik oluşabilecek motivasyon olabilir. Ancak bu da kalıcı - büyük bir hareket sağlamaya veya trendi değiştirmeye yetmez.

Özetle ABD Merkez Bankası, sinyalle başlamasını beklediğimiz sert finansal depremin zamana yayılarak bölümler halinde bir nevi sindire sindire yaşanacağı bir senaryoya zemin oluşturmuş oldu.

Bu senaryoda faiz artırım sinyali depremin başladığını değil belki de ( piyasalarda önceden fiyatlanırsa ) bittiğini ifade edecek.

Borsa İstanbul

Gelişmiş & gelişen ülke borsalarının büyük kısmı rekor seviyelere yakın değerlerden işlem görüyor. Yukarıda aktardığımız tahmine dayanarak diğer ülke borsalarında pozisyon alacak yatırımcıların ciddi bir hareket alanı var.

Pusula okurları ABD, Almanya, Hindistan, Endonezya, G.Afrika veya Meksika hisse piyasasında yatırım yapıyor olsa rahatlıkla defansif stratejiler önerebilirdik.

Gelin görün ki Borsa İstanbul son 7 haftada diğer borsalar ortalama % 7 değer kazanırken 84.350 puandan % 9 kayıpla 76.920 puana gerilediği için belki de FED depreminde yaşanabilecek toplam kaybın % 50’sini peşinen gerçekleştirmiş oldu.

Bu negatif ayrışma BIST’i dünya genelinde görece en iskontolu hisse marketlerinden biri konumuna getirmiş olsa da önümüzdeki haftalarda diğer borsalar değer kaybı yaşamaya başlarsa ( bizce olasılığı yüksek ) Borsa İstanbul’un pozitif ayrışarak tek başına yükseliş yaşaması zor.

Bu nedenle dünya genelinde önümüzdeki 2-3 aylık takvim döneminde bölümler halinde yaşanmasını muhtemel bulduğumuz Fed depremi süresince BIST ‘de yukarı yönlü hareket alanının kısıtlı olduğunu, BIST 100 endeksinde yakın vadede 78.000 seviyesinin önem kazanan bir direnç, 79.500 seviyesinin güçlü bir direnç ve 82.000 seviyesinin sürpriz pozitif haber akışı ile test edilebilecek ancak aşılması zor bir kaleye dönüştüğünü düşünüyoruz.

Öte yandan geride kalan 7 haftada oluşan iskontonun dünya borsalarında yaşanabilecek geri çekilmelerde Borsa İstanbul’a daha sınırlı kayıplar yaşamasına yardımcı olacak bir paraşüt özelliği kazandırdığı görüşündeyiz.

Bu bakıma BIST 100 endeksi için 74.500, BIST Banka endeksi için 135.000 puanı en azından ilk denemede aşağı geçilmesi kolay olmayan ve kısa vadeli yukarı yönlü ataklara zemin oluşturabilecek destekler olarak görüyoruz.

Toparlarsak FED ‘in faiz artırım sürecinin başlıyor olmasına yönelik fiyatlama tamamlanana kadar Borsa İstanbul’daki seyrin bir yukarı, iki – üç aşağı ritminde gelişmesini muhtemel buluyor, bu kesitte yükselişlerin daha iskontolu fiyatlardan gerçekleştirilebilecek alımlara kaynak yaratmak üzere satış fırsatı olarak değerlendirilebileceğini düşünüyoruz.

Kısa vadeyi bir yana bırakıp daha geniş bir perspektiften bakınca olası FED depreminin kalıcı bir hasar vermesini beklemiyor, önümüzdeki 2-3 aylık çalkantılı süreci takiben Borsa İstanbul’un diğer borsalar ile birlikte 2015-2016 döneminde yeni zirvelere yelken açmasını bekliyoruz.

Bu nedenle önümüzdeki 2-3 aylık takvim kesitinde yaşanabileceğini öngördüğümüz çalkantılı sürecin  ( BIST 100 yılın son çeyreği içinde 70.000 puan civarına gerileyebilir ) tasarruflarda hisse senedi ağırlığını arttırmak için son derece cazip bir fırsat oluşturacağını düşünüyoruz.

ALTIN & GÜMÜŞ

Değerli madenler FED etkisini en güçlü hisseden cephe olarak öne çıkıyor. Yılın ilk çeyreği içinde 1392 doları test eden altın geçen haftayı bu seviyenin % 12 aşağısında 1216 dolardan tamamlarken, gümüş aynı kesitte % 19 değer kaybederek 17,8 dolara geriledi.

Grafiği büyütmek için grafiğin üzerini tıklayın...



Böylece altında geride kalan 3 yılda yaşanan değer kaybı ( 2011 yılında test edilen tarihi zirve 1921 dolar )  % 36 ‘ya, gümüşte ( 2011 yılında test edilen tarihi zirve 49,8 dolar ) % 65 ‘e ulaştı.

Yeterli mi ? Altın – Gümüş ikilisi Rocky filmlerini çağrıştıracak bir diriliş ortaya koyabilirler ve düştükleri yerden hızla ayağa kalkabilirler mi ?

Yakın vadede kolay değil. Ancak önümüzdeki 2-3 ay içinde fed etkisi ile daha da artabilecek bu iskontonun biz Altın – Gümüş ikilisinde son derece önemli bir alım fırsatı oluşturacağı görüşündeyiz.

Tıpkı borsada olduğu gibi önümüzdeki 4-12 hafta içinde tamamlanmasını beklediğimiz Fed fiyatlamasını takiben 3 yıldır değer kaybeden bu cephede de biz 2015 -2016 dönemini pozitif performansa aday buluyoruz.

Peki altın ve gümüş daha ne kadar düşebilir, bu cephede 3 yıldır süren düşüş trendinde taban adresi neresi olabilir ? Bu soruya iddialı bir yanıt üretmek güç.
Bununla birlikte altın cephesinde 1050 – 1150 dolar aralığının, gümüş cephesinde 15 – 16,5 dolar aralığının kötü beklenti ile herkes satarken biz alalım stratejisine uygun olabilecek ve kademeli alımlara başlanabilecek adresler olduğu görüşündeyiz.

Bu ikili arasında bir tercih yapmak ve birini daha öne çıkarmak gerekirse hem daha iskontolu olması hem de sanayide kullanılması nedeni ile tercihimizi gümüşten yana yaparız.

DOLAR & EURO

Bu cephede hareket doların domine ettiği biçimde sürüyor. FED etkisi ile önümüzdeki 2-3 aylık dönemde döviz kurlarının Türk Lirası karşısında ana rotasının iki yukarı bir aşağı bir ritimle yukarı olacağı yönündeki görüşümüzü koruyoruz.

Yakın vadede USD/TRL de 2,1950 seviyesini yakın 2,17 seviyesini güçlü, EUR/TRL’de 2,83 seviyesini yakın 2,80 seviyesini güçlü destekler olarak görüyoruz.

Grafiği büyütmek için grafiğin üzerini tıklayın...




EUR/USD paritesine ilişkin olarak geride kalan 2 haftada en azından geri çekilmeyi frenleyen ve hareketin yataya dönüşmesini sağlayan 1,2830 desteğinin artık yıprandığını ve ekim sonuna kadar olan kesitte 1,2550 riskinin masaya geldiğini düşünüyoruz.

Anlık – Günlük Değerlendirmelerimiz

Genel stratejiye yönelik görüşlerimizi her pazartesi BIG PARA ‘da yayınlanan köşe yazımız Pusula ile okurlara aktarırken, haber akışına bağlı anlık değerlendirmeleri & günün içindeki seyre yönelik tahminlerimizi twitter adresimizde ( @eralkarayazici ) düzenli olarak paylaşıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları