Eral KARAYAZICI Inveo Portföy - Fon Yönetim Müdürü Tüm yazıları

Mart Ayında Piyasalar

Korona virüsünün damga vurduğu baş döndürücü bir Şubat ayını tamamladık. Ocak sonunda dünya gündemine giren yeni tip virüs iki hafta süreli ölçülü bir fiyatlamaya konu edilmiş devamında piyasalar olağan akışlarına dönmüşlerdi. Bu kesitte hakim görüş virüsün ekonomik aktiviteye kısa süreli ve kısıtlı etki göstereceği yönündeydi.

Bigpara Haber

Ancak bu hafta virüsün dünya genelinde hızla yayılması senaryoların yeniden yazılmasına neden oldu.

Artık sadece 2020 ilk çeyreğinin değil yılın ilkyarısının dünya genelinde durgunluk hatta bazı ülkelerde resesyona sahne olması bekleniyor.

G.Kore İtalya ve İran’da virüsün hızla yayılması Avrupa geneli ve ABD’de de önümüzdeki haftaların benzer manşetlere sahne olabileceği kaygısına neden oluyor.

Özetle 1-2 çeyrek süreli de olsa dünya ekonomisinin sert bir ivme kaybı yaşaması tüm marketlerde favori senaryo olarak fiyatlanıyor. 

Bir hafta gibi kısa bir sürede borsa endeksleri lokal para birimleri cinsinden ortalama yüzde 11 değer kaybetti. BIST de dünyaya paralel şekilde 117.000 puandan 106.000 puana savruldu.

Her ne kadar lokal gündemde kaybettiğimiz canlarımız ve İdlib ön planda olsa da BIST’deki kaybın, döviz kurlarındaki yükselişin ana gerekçesi dış akım.

Suriye faktörü etkisiz demek değil bu. Olağan şartlarda petrol fiyatlarının yüzde 13 düştüğü bir haftayı BIST’in de Türk Lirası’nın da görece daha az kayıpla atlatması gerekirdi.

Ancak bu olmadı. Türk varlıkları dünyaya paralel değer kaybı yaşadı. İşte bu yanı ile de kuşkusuz Suriye-Rusya hattı fiyatlamalarda tali etken oldu. 

Mart ayına hatta onunla birlikte Nisan-Mayıs parkuruna senaryo yazmak için önce koronayı mercek altına almamız gerekiyor.

Bir televizyon programında bilim kurulu üyelerimizi izledim. Benim çıkarttığım özet; yeni tip korona virüsünün bir yıl içinde tüm dünyaya yayılması bekleniyor. Hemen her 100 kişiden 40’ı bu virüs ile tanışacak deniyor.

Ancak SARS virüsünde % 10 olan ölüm oranı koronada şu anda yüzde 2,3 ve hızla bu oranın binde 2’ye gerileyeceği düşünülüyor. Az mı diyeceksiniz. Çok değil.  Normal gripte dahi ölüm oranı on binde 2 dediler.

Mart ayından itibaren de mevsim etkisi ile bu yayılım hızında sert bir azalış bekleniyor.

Korku filmlerindeki türde dünyayı esir alması insanlığı yok etmesi falan beklenmiyor.

Her 100 kişiden 40’ının korona ile randevusu muhtemelen önümüzdeki kışın konusu olacak ve o zamana kadar da diğer virüslerdeki gibi tedavisi çoktan hazırlanmış olacak. 

Bu görüşü veri kabul edersek ki izleyince ben ikna oldum; korona etkisi ile dünya ekonomisinde Mart-Nisan-Mayıs aylarında güçlü bir yavaşlama kaçınılmaz. 

Neden derseniz burası da değerli hocamız Erhan Aslanoğlu’ndan alıntıdır; 1- psikoloji/güven kanalı 2- borsaların düşmesi ile servet etkisi 3- Çin kaynaklı tedarik zinciri etkisi. 

Ancak Haziran ayından itibaren ertelenen talebin devreye girmesi ile ekonomik aktivite yeniden kuvvetlenecektir. 

Buradan ilk çıkarım benim adıma borsaların düştükleri hızla bir süre sonra yükselecekleri yönünde.

Resesyon sevimsiz bir parkurdur ancak maksimum iki çeyreklik bir resesyon dikkate değer bir tahribat yaratmaz. Domino etkisi ile maket kuleler misali ekonomik faktörler birbirinin üzerine devrilmez.

Yıkıcı etki gösteren resesyonlar asgari 18 ay sürenlerdir. 

Geçmiş örneklere bakınca resesyon fiyatlamalarının borsa endekslerine yukarıdan aşağı yüzde 30 kadar kayıp getirdiğini görürüz. 

Sonrası bir süre yatay ardından ekonomik canlanma fiyatlanır ve ralli yaşanır. 

Ancak bu neresinden bakarsanız bakın mini bir resesyon ve etkisinin yüzde 20 mertebesinde gerçekleşmesi daha rasyonel. 

Dow Jones iki haftada % 16 Alman DAX endeksi % 15 değer kaybetti.

Stop loss’lar robotlar stop outlar derken bakarsınız önümüzdeki 1-2 hafta içinde Dow Jones endeksinde 23.800 Alman DAX endeksinde 11.300 ( belki 10.800) seviyesini dahi görebiliriz. 

Ancak 1- Bu gerçekleşse de bence kalıcı olması çok zor 2- Çok çekici bir alım fırsatı olmaya aday.

Toparlarsak Cuma kapanışlarına göre bence dünya borsalarında favori senaryo değil ama potansiyel risk olarak aşağı yönde yüzde 6-8 kadar bir alan var. 

Mart ayı içinde bu seviyelere yaklaşarak veya yaklaşmadan ibrenin yukarı dönmesi ve birkaç ay sürecek yeni bir rallinin başlaması benim en olası bulduğum senaryo.

Buraya kadar olan bölüm en kötü ihtimal ile neler olabilir ve sonrası nasıl gelişebilir sorusuna yönelik bir senaryo analiziydi.

Şimdi daha kısa vadeli, grafiklerden-marjlardan bağımsız taban oluşumunun zamanlamasını anlamaya yönelik bir zihin jimnastiği yapalım.

Korona faktörü ile tanıştık tanışalı her kötü haber borsa endekslerine satış getirdi. Henüz kötü habere dayanıklılık görmedik.

Herhangi bir finansal varlık düşmesi gerekirken düşmüyorsa bu örtülü bir trend değişikliği sinyalidir.

Hafta içinde bunun tam tersini altında gördük. Hemen her şey lehine gelişirken altın hafta başında 1690 $ zirvesini gördükten sonra 1650 $ çevresinde patinaj yapmaya başladı.

Yükselmesini gerektiren haberlere kayıtsız kaldı yükselemedi. Ve Cuma günü hızla 1579 $’a kadar geriledi.

Yeni hafta dramatik bir gerçekleşmeye sahne olan Çin PMI verilerinin ve ABD’de ilk ölüm vakasının etkisi ile başlayacak. Gün içinde Avrupa ve ABD PMI verileri de açıklanacak.

Bu veri setinde de gerçekleşmeler beklenti altında kalırsa ki bence olasılığı görece yüksek olağan şartlarda borsaların değer kaybetmesi gerekir.

İşte borsa endeksleri buna direnirse veya hafta içinde vaka yayılımına yönelik negatif haberler gelir ama piyasalar buna kayıtsız kalırsa bence taban oluşumuna yönelik önemli bir ipucu veri tabanımıza eklenmiş olur. 

Diğer sinyal üreticimiz kuşkusuz ABD tahvil faizleri. Bu cephe FED’in yıl sonuna kadar asgari 75 BP faiz indirmek zorunda kalacağını fiyatlıyor.

Tahvil faizleri yükselişe geçerse bu bize aktörlerin durum o kadar da kötü değilmiş görüşüne yöneldiklerini anlatacak.

Borsa İstanbul ile tamamlayalım. Bir tarafta Rusya ile tavana vuran gerilim diğer tarafta filizlenen Avrupa ile gerilim riski. 

Kuşkusuz her ikisi de önemli ve lokalize olarak Türkiye’ye senaryo üretmek güç.

Bence artık yabancı yatırımcılar da fazla senaryo üretemiyor ve BIST lokal unsurlardan sınırlı düzeyde etkilenerek dünyaya paralel seyrediyor.

Yukarıdaki grafik BIST’de zaman zaman gördüğümüz dayanıklılığın en önemli gerekçesi. 

Konu 2020 hatta 2021 ise bu grafik bize bir mesaj üretmez. 

Ama alsam 10 sene unutsam borsa ne kadar kazandırabilir diyen varsa çok şey anlatır.

BIST diğer borsalara kıyasla 2015 sonrası yaşadığı sıra dışı iskontoyu koruyor. Ancak bir türlü eski alana da dönemiyor.

Aşağıda aynı grafiğin yakın çekim halini görüyorsunuz.

Lokal belirsizlikler hemen hemen bir senedir diğer endekslere paralel bir seyri beraberinde getiriyor.

Ben önümüzdeki ayların da farklı olmayacağını yaz aylarında DAX 15.000 Dow Jones 32.000 semalarına yelken açarken BIST’in de 135.000 puana yükselebileceğini düşünüyorum.

Şubat ayında en ağır yarayı alan sektörlerden biri bankacılık oldu.

Ocak ayında 184.000 puana dayanan BIST Banka endeksi geçen ay % 19 kayıpla 140.000 puana savruldu.

Ben bu sektörü risk-getiri penceresinden bakınca birkaç adım önde buluyor yaz aylarında BIST Banka endeksinin 200.000 puana kadar yükselme şansı olduğunu düşünüyorum.

Hisse senedi yatırımlarında kritik bir husus uzun suren veya keskin gelişen değer kayıplarını takiben yatırımcılarda oluşan hele biraz yükselsin de canımı kurtarayım duygusudur.

Hafızalarda yer eden zarar anıları bu ruh hali ile erken satışa yönelimi beraberinde getirir.

Bu pencereden bakınca Mart ayı içinde dünya borsaları & ABD tahvil faizleri birlikte yukarı gitmeye başlarsa belki de bir süre lokal haber akışına gözleri kapatmak ve sabırla beklemek daha doğru olabilir.

Son olarak da nasıl almak daha doğru sorusuna yanıt üreterek noktalayalım; bu kadar değişkenin olduğu sis bulutunun görüş açısını kısıtladığı bir parkurda bence kademeli hamlelerde bulunmak daha doğru.

Bu salt borsa değil hemen her enstrüman için geçerlidir. Bir varlığa ne ölçüde inanıyorsanız hangi düzeyde çekici buluyorsanız o ağırlıkta almalı satarken de benzer şekilde tam tersini uygulamalısınız. 

Tabi bir şartla; beğeniniz üzerinde son aylarda nasıl gittiği belirleyici oluyorsa işiniz zor. Fiyatlara ve şartların en kötüye yakınlığına önem vermelisiniz.

Aksi senaryoda 120.000 olunca en çok borsayı borsayı 1670 $ olunca altını beğenirsiniz ki bu da size fayda değil zarar getirir. Bir sonraki Pusula’da buluşmak dileği ile…

PUSULA – ABONELİK

Pusula Bigpara’da yayınlandığında haberdar olmak ve ücretsiz olarak tüm posta pusula gönderilerine yayınlandığı anda ulaşmak için abone olabilirsiniz http://pusulaninotesi.com/posta-pusula/

Yazarın Diğer Yazıları