Eral KARAYAZICI Inveo Portföy - Fon Yönetim Müdürü Tüm yazıları

Borsada Yeni Aşırılaşma Adresleri

Ocak ayı piyasalarda pozitif bir seyre sahne olurken aslan payını yüzde 12 değer artışı ile Borsa İstanbul aldı.

Bigpara Haber

Dolar ve Euro yatay sayılabilecek bir performans ortaya koyarken döviz tabanlı enstrümanlar içinde Sterlin yüzde 4 yükselerek bu kategorinin lideri oldu.

Bugün Pusulada ağırlığı borsaya vereceğim. 2018 yılında yatırımcısını üzen Borsa İstanbul Ocak ayında kaybın bir bölümünü geri almayı başardıysa da henüz sabreden derviş muradına ermiş diyebileceğimiz bir tabela yok.

Bir sene önce bugün BIST 100 endeksi 120.845 puandaydı. Aradan geçen bir yılın enflasyonu ile bu değerin bugünkü karşılığı 145.000 yapar.

Tam bir yıl öncesini referans almak yanlış olur, tüm borsa endeksleri için o seviyeler zirveydi 2017 yılının ortalama değerini alalım derseniz ki bu daha rasyonel BIST 2017 yılını ortalama 110,000 puanda geçirdi.

110,000 referans alınır ve aradan geçen ortalama 18 ayın enflasyonu hesaba katılırsa karşımıza yine benzer bir değer olan 132.000 çıkar. Bunlar referans değer hesaplamaları.

TUFE bazında bakmak dolar veya TL bazında bakmaya kıyasla daha gerçekçi. Çünkü gecikerek de olsa kar eden şirketlerin öz-sermayeleri uzun vadede enflasyon oranı kadar yükseliyor.

Başka bir deyişle ortak olduğunuz kasadaki para artıyor. O kasaya ortak olmanın bedelinin de gecikme ile de olsa yükselmesi gerekiyor.

Buna rağmen endeks hangi seviyeye yükselirse 2017 ortalamasına döner veya bir yıl öncesini yakaları bırakalım ve gelin ne olabileceğine kafa yoralım.

Var olan iskonto yok yere oluşmadı.

Türkiye ekonomisi 2018 ikinci yarısında hasar aldı. Halen ekonomik aktivite zayıf seyrediyor. Pek çok şirket 2017 karlılığını özlemle anıyor.

Varlığını koruyan belirsizlikler değerlemelerde etkili olmaya devam edecek.

Borsadaki yükseliş ne o zaman hayal mi diyebilir bazı okurlar. Bence hayal değil.

Şartların en kötü olduğu zamanlar fiyatların en iyi olduğu perdelerdir.

BIST şimdi 2019 ikinci yarısını satın alıyor.

Londra Türkiye ekonomisinin 5-6 ay sonra ılımlı da olsa büyümeye dönmesini beklemese bu kadar iştahla alıcı cenahta saf tutmaz.

Kuşkusuz dünya genelinde hemen her borsanın yükselmesi bu hareketin ana besin kaynağı.

Ancak Türkiye özelinde senaryo nedir derseniz yabancı yatırımcılar yılın ikinci yarısında enflasyon ve faiz ikilisinin aşağı geleceği ekonomik aktivitenin görece toparlanacağı görüşünde.

Olağan dışı bir faktör değişikliği ile karşılaşılmadıkça bende bu görüşteyim.

Grafiklerden fal tutarak sürecin devamına kafa yoralım derseniz sizlerle iki hafta önce paylaştığım 100,000 – 105,000 aralığı içinde bir noktada ( kırmızı bant direnci ) BIST frene basar ve bir süre ( belki iki belki sekiz hafta ) yatay seyreder değerlendirmem halen geçerli.

Dün 102.800 puanı test edip 101,300 puana gerileyen endeksin geride bıraktığımız üç haftanın coşkusu ile yakın vadede yoluna devam etmesi kolay değil.

Aşağı yönlü salınımlarda hangi seviyenin altı sürpriz olur derseniz içsel veya dışsal güçlü bir faktör değişikliği yaşanmadıkça ben 97.000 civarını yeni alıcıları oyuna çekme potansiyeli yüksek güçlü bir destek olarak görüyorum.

Ancak bu endeks 97.000 puana geriler tahmini olarak görülmemeli. Pekala mümkün ama olur mu veya daha üst bir yerden mi ibre yukarı döner 100,00 altı hiç mi test edilmez öngörmek güç.

Hisse taşıyan & alan biri için olağan şartlarda potansiyel risk nedir sorusuna yanıt olması adına paylaşıyorum.

ABD-Çin mutlu son beklentisi varlığını koruduğu sürece borsa endekslerinde kalıcı kayda değer bir bozulma yaşanması güç ki ben pazarlık masasının gereği bazı keskin açıklamalar gelse de iki tarafı da bir ay içinde el sıkışmaya mahkum buluyorum.

Şubat-Mart perdesinde BIST’in hangi seviyeyi aşması zor sence derseniz ( ABD-Çin mutlu son haberi ile pekala test edilebilir ) 112,000 civarını ( yukarıdaki grafikte görebileceğiniz yeşil bollinger bandı üst zarfı ) kayda değer bir düzeltmeye ev sahipliği yapabilecek bir aşırılaşma adresi olmaya aday buluyorum.

Bu seviye stabil yani sene boyu geçerli olacak bir potansiyel tepe adresi olarak görülmemeli. Bandın ilerde bulunduğu yere göre bizim de direnç adresimizi revize etmemiz gerekebilir.

2018 son çeyreği boyunca hemen her Pusulada öne çıkarttığım 115,000 civarının 2019 içinde test edilme ihtimalini halen yüksek buluyorum.

Ancak bu en erken Nisan-Mayıs aylarında söz konusu olabileceğe benziyor.

130.000 -135,000 hayal mi ? Önceki yazılarda da paylaştığım üzere ikinci yarıyıl içinde pekala bu bölge de test edilebilir.

Ancak bunun gerçeklemesi için Avrupa ekonomisinin yeniden canlanması ve bu eğilimin yılın ikinci yarısında da sürmesi gerekiyor. Mümkün ama favori senaryo değil. 

Teknik analizde eski okurların bildiği üzere sayısal romantizme karşıyım.

Şu seviyeyi kırarsa cehennem bu seviyeyi kırarsa uçar tadında yorumlar takip eden iki üç gün kahramanlık türküleri ile hatırlansa da aradan 1-2 ay geçtiğinde bir anlamı olmadığı daha iyi anlaşılıyor.

Temel analiz ve takvim analiz ile desteklenmeyen teknik çalışmaları kişisel olarak kahve falı tadında görüyorum.

Yararlı mı ? Kesinlikle evet.

Tek başına bir anlam ifade ediyor mu ? Bana etmiyor.

BORSA İSTANBUL STRATEJİ

Bir insanın fikrinden daha önemli olan eylemidir cümlesinden hareket ile sizinle kişisel Şubat stratejimi paylaşmak istiyorum.

Yönettiğim yatırım fonu olan GPG’de döviz altın ve hisse senedi cephesinin her birinde en fazla yüzde 35 ağırlık ile pozisyon alabiliyorum.

Şu anda döviz-altın ikilisinde pozisyonum yok. Oluşabilecek fırsatları gözlüyorum.

Hisse tarafında da bu haftaya kadar ortalama yüzde 27 ağırlık ile net ( hedge edilmemiş ) hisse senedi pozisyonu taşımıştım.

Dün bu ağırlığı yüzde 21’e indirdim.

Düşüş beklediğim için mi ?  Hayır bunu yazsam yanlış olur ama yakın vadede iki yönde hareketin şansı eşit görününce taşıdığım riski azaltmak istedim.

Net hisse senedi pozisyonunu bir daha yüzde 27 hatta yüzde 30’a yükseltmez miyim ?

Çok beğendiğim şirketlerde % 2-3 fiyat iskontosu oluşursa hisse senedi ağırlığımı yeniden arttırırım.

Şubat stratejim fonun yüzde 10’u ile düşüşlerde alıcı yükselişlerde satıcı olup yatay piyasa şartlarına göre konumlanmak olacak.

Yüzde 20-22 kadar bir ağırlık ile de Ocak ayında fazla değer kazanmayan şirketlerdeki yatırımımı sürdüreceğim.

GPG’nin geride kalan üç ayda getiri oranı yüzde 35 oldu. Pay değeri yüzde 8,6 yükseldi.

Amacım aylık hatta haftalık bazda piyasa şartlarına göre hisse senedi ağırlığımı revize ederek önümüzdeki aylarda da mevduat üzerinde getiri sağlamak olacak.

Siz değerli okurlara önerim de tek bir senaryoya şartlanmadan inandığınız ağırlık ile ve bir hisse senedinin ağırlığının tüm hisselerinizin ağırlığının yüzde 25’ini aşmadığı dengeli bir portföy ile yatırımlarınızı sürdürmeniz olur.

GPG Varlık Dağılımı : https://www.tefas.gov.tr/FonAnaliz.aspx?FonKod=GPG

Bir sonraki Pusula’da buluşmak dileği ile...

Yazarın Diğer Yazıları