Emre ÖZGÜVEN Destek Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Tüm yazıları

A’dan Z’ye bakır

Günümüzde bakır, demir ve alüminyumun ardından en fazla tüketilen üçüncü metaldir. Bakır, elektrik ve ısı iletkenliği son derece yüksek olduğu için endüstride pek çok uygulama alanı bulmaktadır.

Bigpara Haber

Bakırın yaygın kullanım alanlarından biri de diğer metallerle yaptığı pirinç, bronz, vb. gibi alaşımlardır. Uluslararası Bakır Çalışma Grubu (ICSG) verilerine göre, dünya bakır üretiminin %30’u ekipman üretimi amacıyla, %30’u inşaat amacıyla, %15’i altyapı uygulamalarında, %13’ü ulaştırma alanında ve %12’si endüstriyel amaçlarla kullanılmaktadır. USGS verilerine göre, 2014 yılı itibarıyla dünyanın en büyük bakır rezervleri Şili’de bulunmakta (%29,9), onu sırasıyla Avustralya, Peru, Meksika ve ABD izlemekte ve bu beş ülke dünya bakır rezervlerinin yaklaşık %63,3’ünü barındırmaktadır. Maden üretimi açısından bakıldığında ise, dünyanın en büyük beş bakır madeni üreticisi sırasıyla Şili, Çin, Peru, ABD ve Kongo’dur. Şili, 2013’de yıllık 5,8 milyon tonluk maden üretimiyle, dünya bakır üretiminin yaklaşık %31’ini tek başına gerçekleştirmiştir. Rafine bakır üretiminde ise, ilk beş ülke sırasıyla Çin, Şili, Japonya, ABD ve Rusya olmuştur.

Ancak önümüzdeki dönemde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte fiber kablolara olan talebin artması bakıra olan talebi zaman içerisinde ciddi sekteye uğratması beklenmektedir.

Bakır ticareti; the London Metal Exchange (LME), the Commodity Exchange Division of the New York Mercantile Exchange (COMEX/NYMEX) ve Shangai Futures Exchange (SHFE)’de yapılıyor. Burada alış ve satış fiyatı talep ve arza bağlı olarak belirleniyor. LME’de lot’lar 25 ton’dan ve ton cinsinden Dolar cinsinden belirleniyor. COMEX’te 25000 pound ve pound başına Cent cinsinden; SHFE’e ise 5 tonluk lotlar Renminbi cinsinden fiyatlanıyor. Bazen daha küçük hacimlerde mini kontratlarda açılabiliyor ve ayrıca future ve opsiyon cinsinden de trade edilebiliyor. Bu ise yatırımcılara; gelecekte bir fiyattan işlemi sabitleme ve fiyat dalgalanmalarından korunma imkanı veriyor.

Bakır tamamen Çin’le beraber hareket etmeye başlayınca; Çin enflasyonundaki artışlar; Çin Merkez Bankası’nın sıkılaştırıcı para politikası uygulamasına geçmesi ve talebinde azalacağı endişesi; bakır başta olmak üzere zaman zaman metal grubunu geriletti. Bakırın arkasından Çin çekilince; ABD desteği FED’in o dönemde büyüme tahminlerini arttırmasıyla bakıra destek oldu. Sonrasında 2011 yılında enflasyonla mücadele etmek için zorunlu karşılıklarını arttırmasıyla yeniden düşüşe geçti. Bununla başlayan düşüş hikayesi FED’in 600 milyar dolarlık tahvil alımını sonlandırabileceğine dair spekülasyonun çıkmasıyla gerilemeye başladı.

Bu gelişmeler dışında bakır ile ilgili bazı endeksleri de irdelemek gerekiyor. Yıllık bazda ele alındığında, metal ve mineraller endeksindeki düşüş son üç yıldır kesintisiz olarak devam etmiş ve sırasıyla %15,3, %5,5 ve %6,6 azalarak 2014 yılında ortalama 84,8’e kadar gerilemiştir. Bu ise, 2009 yılından bu yana metal ve mineraller endeksinde görülen en düşük seviyeye işaret etmektedir.

Uzun vadede ele alındığında, metal ve mineraller endeksinin 2025 yılında, 2014’e göre %7 artarak 91’e ulaşacağı, diğer bir ifadeyle 2011 yılında görülen tarihi zirvenin %24 gerisinde kalacağı tahmin edilmektedir.

Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere, 2014 yılında çinko, nikel ve alüminyum dışında kalan metallerin fiyatlarında ortalama %10 civarında düşüşler yaşanmış, fiyatı en çok düşen metaller demir cevheri ve gümüş, fiyatı en çok artan metaller çinko ve nikel olmuştur. Bakır fiyatlarında son yıllarda görülen düşüşte Çin’in talebindeki zayıflamanın etkili olduğunu belirtmek gerekiyor.

Dünya Bankası verilerine göre, son on yıllık döneme baktığımızda bakır fiyatları, küresel ekonomideki büyümeye paralel şekilde, küresel krize kadar yükselen bir trend takip etmiş ve 2008 yılı Nisan ayında 8.685 $/ton seviyesine kadar çıkmıştır. Krizden sonra sert bir düşüşün yaşandığı bakır fiyatları, 2008 yılı Aralık ayında 3.072 $/ton düzeyine kadar gerilemiştir. Bu tarihten sonra, dalgalı da olsa yeniden yükselişe geçen fiyatlar, küresel ekonomideki toparlanmaya paralel olarak yükselmiş ve 2011 yılı Şubat ayında kaydedilen 9.868 $/ton ile tarihi zirvesine ulaşmıştır. Bu tarihten sonra bakır fiyatları dalgalı bir düşüş eğilimine girmiş, 2013 yılında 7.332 $/ton olan yıllık ortalama fiyat yıllık bazda %6,4 değer kaybederek 6.863 $/ton seviyesine gerilemiştir.

Metaller Fiyat Endeksi

Metaller üzerindeki hakim rüzgarın son yıllarda değiştiğine dair hiç şüphe yok. 2011 yılından bu yana fiyatların düzenli bir şekilde düşüş eğilimde olduğunu grafikte de görebiliyoruz. Aşağı yönlü baskıda son dönemdeki yüksek fiyatlardan bol miktarda üretim yapılarak arz fazlası sorunu yaratılırken, dünyanın en büyük emtia ithalatçısı Çin’de yaşanan durağanlığı da buraya ekleyebiliriz.

2002-2014 Arası Ortalama Tüketim Büyümesi

2000’lerin başında metallere olan talep batıdaki gelişmiş ülkelerden doğudaki gelişmekte olan ülkelere doğru kaymıştır. Çin bu noktada ilk olarak akıllara gelmektedir, tabloda da görüldüğü üzere metal bazlı tüketimin yarısından fazlası Çin’in omuzlarında yürümektedir.
Bu nedenle metal fiyatlarının ağırlıklı olarak talep tarafından etkilenmesi de sürpriz sayılmamalı. Hindistan, Rusya ve Güney Kore metal tüketimlerini son dönemde artırsalar da, Çin’in epeyce uzağında kalmış durumdalar. Çin’in yatırımlarında son yıllarda yaşanan düşük büyüme hızı, buna ek olarak bu yaz uygulanan devalüasyon hamlesi de gelecekteki talebin düşeceği endişelerini alevlendirdi ve metal fiyatlarındaki aşağı yönlü baskı artmış durumda.

Dünya Metal Üretimi

Talep tarafına yoğun bir şekilde odaklanmışken, metallerdeki küresel üretimin arttığını da yukarıdaki grafikten görebiliyoruz. 2000’li yılların başından itibaren kapasite yatırımlarında hızlı bir yükseliş olduğu göze çarpmaktadır. Çin gibi büyük bir emtia ithalatçısında yaşanan sıkıntılara bağlı olarak artan fiyat dalgalanmaları gelişmekte olan ülkelerdeki kırılganlığı bir kat daha arttırmaktadır.

Bakır, Çinli sanayi şirketlerinde karların Ekim 2011’den bu yana en büyük düşüşü kaydetmesinin ardından geçtiğimiz günlerde 1 ayın en düşük seviyesine indi. Dünyanın en büyük İngiliz-İsviçreli emtia ticareti ve madencilik şirketi Glencore Plc'nin hisseleri yüzde 30'a kadar genişleyen bir kayıp gösterdi ve şirketin değerimde bu ay 13 milyar dolar erime yaratan satış dalgası biraz daha genişledi.

Yazarın Diğer Yazıları